Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hayatta epey üniversiteli genç bilim adamı pekçok aktör gördüm. Ne diyeyim? Bir defa olsun bir dahi üstün bir yetenek hatta sadece ilginç bir insana rastlayamadım. Hepsi donuk yeteneksiz küçük dağları kendilerinin yarattığını zanneden insanlar.
Sevgili çocuklar! Şimdi size çok ilginç bir hikaye anlatacağım!.. Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde... Şimdi küçük okuyucularım hemencecik: "Bir kral varmış!" diyecekler... Bu öyle çok farklı, çok düzgün bir odun parçası değilmiş, hani kışın odalarımızı ısıtsın diye sobalara attığımız odunlar vardır ya, işte onlar gibi odunmuş!
Reklam
Bu anlatacaklarimdan aşka meşke bir köprü kurmaya çalıştığımı düşünmeni istemem, sadece biraz konuşmak istedim Osman. Insan her seye alışıyor. Bu iyi mi, kötü mü halen bilmiyorum ama işe yaradığı kesin. Seni görmeden yasayamayacgimi sandığım, kalbimin ağrısından uyuyamadığım gunler coktan geride kaldı. Ama yine de, nadiren de olsa, ilginc seyler oluyor ve eski alışkanlıklarla ilk iş telefona sarılıp sana anlatma ihtiyacı duyuyorum. Ayrılığın en kötü tarafı şahidini kaybetmek sanırım. Birileri bilmeyince, bazi seyler hic yaşanmamış gibi oluyor çünkü. O yuzden izninle biraz anlatmak istiyorum Osman.
kısa bir hikaye
Yaşamımızı önemli ölçüde etkileyen inançların bir diğer ilginç yanı da, akılcı düşünce veya mantık kuralları ile değiştirilmelerinin hemen hemen olanaksız olmasıdır. Bununla ilgili Abraham Maslow tarafından aktarılan oldukça eski bir hikâye vardır. Yatırıldığı akıl hastanesinde ölü olduğuna inanan ve bu nedenle yemek dahil hiçbir yaşamsal aktiviteye katılmayan akıl hastası, tüm uzman psikiyatristlerce girişilen her çabaya rağmen ölü olmadığı konusuna bir türlü ikna edilememiştir. Hastanın bu kararından vazgeçmeyeceğini anlayan ve tedavisini üstlenen psikiyatristlerden biri, sonunda hastaya, ölülerin kanayıp kanamayacağına dair bir soru yöneltir. Hasta bu soruya “Tabii ki kanamaz. Çünkü ölülerin tüm vücut fonksiyonları durmuştur.” diye yanıt verir. Bunun üzerine psikiyatrist, küçük bir iğne alıp hastanın parmağına batırır. Bir müddet şaşkınlıkla parmağına bakan ve kanadığını gören hastanın tepkisi oldukça ilginçtir : “Lanet olsun… Ölüler de kanarmış”
Sayfa 122Kitabı okudu
"'Hafıza ilginç bir şeydir,' diye karşılık verdi Elijah. Buna defalarca şahit olmuştu. Nesiller boyunca unutulmayan kinler ve hemen ertesi gün unutulan iyilikler vardı."
Sayfa 274Kitabı okudu
"Tıynetin na pak ise, hayr umma sen germabeden. Önce tathir-i kalb et, sonra tathir-i beden." Yani (Kötü huylu, kirli karakterli bir kimse isen, hamamdan bir şey bekleme. Temizlik istiyorsan evvela kalbini temizle, sonra da bedenini.) denmektedir.
Sayfa 168Kitabı okudu
Reklam
Söylentiler... (Sevdim bu anlatımı, böylece saklamak istedim.)
Gitgide daha çok benzeriz varlıklarımızın o kadim gözcüsüne, .. .. içlerinden kimilerinin dünyanın çoğunu kaplayan ve başını döndüren, tüm o abartılı jestlerle dünyayı bitap düşüren çığırtkanlardan ve gösteriş meraklılarından çok daha ilginç veya tuhaf, çok daha bireysel, çok daha net hikayeler sakladıklarını veya taşıdıklarını bildiğinden, belki
Sayfa 289 - YKYKitabı okudu
Ne ilginç bir hikâye! Geleceğimiz gerçekten de geçmişimiz de saklı! İyi bakmayı bilebilsek, bakınca görmeyi becerebilsek, bir falcı gibi okurduk kaderimizi.
Sayfa 216Kitabı okudu
Mutluluk nerede saklı?
Yunan mitolojisinde mutluluğu nerede aramak gerektiğini özetleyen çok güzel bir hikâye vardır. Zeus da dahil olmak üzere, 12 baş tanrının evi ve birçok efsanenin merkezi olan Olympos Dağı'nda geçen bir hikâye bu. Tanrılar Olympos Dağı'nda toplanmış, mutluluğun sırrını saklama kararı almışlar. Insanlar bulduğu zaman onu, kıymetini bilsin istemişler. Tanrılardan biri onu yüksek bir dağın tepesine saklayalım demiş. Diğeri yerin yedi kat dibine gömelim ki erişemesinler diye önermiş. Bir diğeri okyanusun en derinini göstermiş. Nihayet bir tanrı en ilginç fikri sunmuş: Mutluluğun sırrını insanların yüreklerine gömelim. Nasıl olsa oraya bakmayı akıl etmezler!
İnsan kendisini birine vermeden ona nasıl sahip olabilir? Her şey buna dayanıyor. Bu akşam P. ile aramda geçen konuşmaya göre, ben sahip olunan biriyim, çünkü bir kadına ait olmak gibi ilginç bir rolü oynamaktan zevk alıyorum. Efendiliğimi bilip hakkımmış gibi telaşsızca bunun tadını çıkarmaya bakmalıyım. O zaman daha çok sevilirim. Ama bundan daha çok hoşlanır mıyım? Ne zaman ben sahip olduysam, bundan hiçbir tat almadım. Aynı hikâye. Öyleyse belli etmeden kendimi vermeliyim. Ama insan böyle hesaplı kitaplı şekilde sevişebilir mi?
Sayfa 470Kitabı okudu
566 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.