Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Okumanızı tavsiye ederim.
John Steinbeck’in sanırım ikinci kitabıydı bu okuduğum. İlki Fareler ve İnsanlardı. Çok değer verdiğim bir dostumun okumam için verdiği bir kitaptı. Kısa bir hikaye fakat çok akıcı ve heyecan verici. İnci avcısı Kızılderili Kino’nun büyük ve değerli bir inci bulmasıyla başlayan ve başına gelen ilginç olayları, insanın hırsını ve doymazlığını anlatan kısa sevimli bir hikaye. Okumanızı tavsiye ederi.
"Tilki aslında hiç konuşmuyor," diye fısıldadı çocuk. "Evet. Ve bizimle olması çok güzel," dedi at. "Doğrusunu söylemek gerekirse, çoğu zaman söyleyecek ilginç bir şeyim olmadığını hissediyorum," dedi tilki. "Dürüst olmak her zaman ilginçtir," dedi at.
Reklam
Kazablanka Filmi - 3
BİRİNCİ DRAMATİK AŞAMA Rick'le tanışırız. Yüksek ideallere sahip olduğundan kuşkulanacağımız bir kişi olmadığı kesindir. İnatçıdır ve bencildir. Bu da onun değişimini incelememizi değerli kılar. Eğer karakteriniz zaten yüksek ideallere sahipse fedakarlık kolaydır. Rick'i ilginç kılansa onun bencil, içine çekilmiş ve sert, ama kolayca
Sayfa 233
«Miguel, anlatının ilginç olmasının ve okurun öyküde her an 'Acaba şimdi ne olacak., ya da 'Acaba hikâye nasıl bitecek?' diye kendi kendine sormasının önemine inanmıyordu. Ayrıca öyle okurlar biliyordu ki, son derece ilginç bir romanı okumaya başlar, son sayfalarında sonucun ne olduğunu görür ve okumayı bırakır. Bu sebepten, iyi bir romanda, genellikle gerçek hayatta olmadığı gibi, sonuç bölümünün olmaması gerektiğine inanıyordu. Ya da iki veya daha fazla sonucun, iki ya da daha fazla paragrafta ortaya konması ve okurun en hoşuna gideni seçmesi gerekir. Son derece keyfi bir durum.»
Sayfa 173
"'Hafıza ilginç bir şeydir,' diye karşılık verdi Elijah. Buna defalarca şahit olmuştu. Nesiller boyunca unutulmayan kinler ve hemen ertesi gün unutulan iyilikler vardı."
Sayfa 274Kitabı okudu
Bilirsin, insan bilmediği bir duyguya uzun süre alışamaz, çok güzel bir şey bile olsa, ona ilginç, hak etmediği bir duygu gibi garip gelir. Bazısı bu yeni ve güzel duygudan kaçar bazısıysa alışmaya çalışır.
Reklam
Churchill ;
«- Senin baban Enver Paşa, benim siyasi hayatımı, tam yirmi yıl geriye attı!» Olay şöyle cereyan eder: ağzından nakleden, Enver Paşanın oğlu Ali Enver, çocukluk ve ilk gençlik yıllarını, diğer Hanedan azası gibi yurt dışında geçirmek zorunda kalmıştır. Fakat sonra yurdunda askeri tahsilini yapar. Askerlik mesleğine girerek, Türk ordusunda Hava
Kitap okumayı bırakmak...
Üzülme.Bil ki,kitaplar yoluyla yeteneklerini geliştirmen mümkündür. Okumayı bırakmak, kitapları incelemeyi ve onlarla baş başa kalmayı terk etmek, dilin tutulması, tabiatın sınırlanması, düşüncenin durgunlaştırılması, aklın işlevsiz bırakılması,tabiatın ölmesi, marifetin solması, fikrin kurumasıdır.Her kitapta ya bir fayda, ya bir örnek, ya bir nükte, ya bir hikâye, ya bir düşünce ya da ilginç bir bilgi vardır.
İnsan hasta olduğunda istiyor ki tüm dünya kendisinin hastalığıyla ilgilensin, kendi derdiyle dertlensin. Öyle olmadığını anlayınca da ilginç bir kırgınlık yaşıyor. ''Ben hastayım ama herkes hayatına devam ediyor'' hissi çok yaşadığımız ama çaresi olmayan bir his. İvan İlyiç'in Ölümü, bu duyguyu anlatıyor.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Yedek Kulübesi
Yedek kulübesi dünyanın en ilginç mağarasıdır. "Hazırlan" emrini duymak için can attığın acayip bir umut sığınağı. Çoğu kişinin hayallerini yok eden ışıltısız bir koltuk. Sahada senden daha iyi ve yetenekli oyuncuların varlığını her geçen maçta kabul etmek zorunda kalmanın çaresizlik sofrası. Sabrın bu çağa özgü en ilginç ikametgahı. Nefretin hiç durmadan kaynayan ocağı. Tabiri caizse futbolcunun bu dünyadaki arafı. Numarası ezbere bilinmeyen topçuların elemesinin yapıldığı harman yeri.
Sayfa 59 - Ötüken Neşriyat
Reklam
Hikâye dinlemek
Bekledi. Bakalım adam bıkacak mı, yoksa ısrarla bakacak mıydı? Adam vazgeçmedi, kadın meraklandı. Şu adamı tanımalı, belki ilginç bir hikâyesi vardır, dinlemeli dedi. Bu hikâyeler onu alışveriş dünyasından çıkarıyor, bir nevi başka bir âleme taşıyor, gerginliğini, sıkıntısını azaltıyordu. Çok hikâye dinlemişti, çok.
Sayfa 141Kitabı okudu
Zihinsel Canlandırma
Bir şeyi zihninizde canlandırmanız, onu gerçekleştirebileceğiniz anlamına gelir. İşte size zihne dair ilginç bir hikaye: Olimpik atletleri karşımıza aldık, onlardan koşmaları gereken mesafeyi zihinlerinin içinde koşmalarını istedik ve onları gelişmiş geribildirim (biofeedback) cihazlarına başladık. Beyinlerinin içindeki yarışta yaptıkları koşu ile yarış pistinde yaptıkları koşuda incelenen kasların aynı sıralamayla tepki vermesi bizi hayrete düşüren bir sonuç oldu. Peki bunun sebebi neydi? Bunun sebebi, beynin yaptığınız şeyin gerçek mi, yoksa gerçeğin bir provası mı olduğunu ayırt edememesidir. Beyninizin içinde var ettiğinizi, bedeninizin içinde de var edersiniz.
Sayfa 89
Fatih’in babasının ölümüyle ilgili başka bir hikâye daha var. Evet, tez değil, buna hikâye demek daha doğru. Kimi vakanüvise göre Fatih’in babasının ölümü kaçınılmaz bir kaderdi. Bu rivayete göre II. Murad son derece dindar bir adamdı. Öyle içkiyle filan arası da yoktu. Ölümüne ilginç bir olay neden olmuştu. Bir gün hem yakın dostu, hem de silah arkadaşı olan Saruca Paşa’yla, İshak Paşa yanında olduğu halde Tunca Adası’nın köprüsünde yürürken bir dervişle karşılaşmış. Derviş hüngür hüngür ağlıyormuş. Bu Allah adamının haline üzülen padişah, “Niye ağlıyorsun?” diye sormuş. Derviş önce derdini söylemek istememiş ama padişah üsteleyince, “Sizin için ağlıyorum hünkârım,” demiş iç geçirerek. Murad şaşırmış. “Niye benim için ağlarsın?” diye sormuş. Derviş yine cevap vermek istememiş, lâkin iyice meraklanan padişahın ısrarı üzerine açıklamak zorunda kalmış: “Rüyamda gördüm hünkârım, yakında Hakk’a yürüyeceksiniz.” Bunu duyan Murad dehşete kapılmış. Çünkü bu sözleri söyleyen derviş, alelade bir din adamı değil Şeyh Buhari’nin müridiymiş. Şeyh Buhari ise otuz yıl önce Murad’m, güçlü rakibi düzmece lakaplı amcası Mustafa’yı yeneceğini bilen ulu kişiymiş. Dervişin kehanetini kaçınılmaz bir kader olarak gören Murad ruhsal bir çöküntüye uğramış, çok geçmeden de ağır bir hastalığa yakalanarak, henüz kırk yedi yaşındayken ölmüş.
Her insan gibi her tarihçi de geçmişe kendi perspektifinden bakar. Bu perspektif kişinin ilginç bulduğu konuları, bilgiye ulaşmak için kullandığı yöntemleri ve bulduklarını anlatan dili biçimlendirir. Bazen bir bakış açısı " önyargı" olarak tanımlanır; ancak bu sözcük çok olumsuz bir anlamla yüklüdür ve sanki "önyargısız" tarih, yani geçmişte meydana gelen gerçekleri olduğu gibi anlatmak mümkünmüş hissini uyandırır. Ancak, bu gerçekler insanlar tarafından toplandığı ve bu gerçekleri ortaya çıkaran kaynaklar da büyük oranda insanlar tarafından oluşturulduğu için, her hikaye taraflıdır.
Sayfa 6
“İlginç bir hikayeymiş,” “Hikaye mi? Hepsi gerçek.” “Diğerleri sana inanmaz.” “Sen inanıyor musun?” “Ben senin annenim.”
Sayfa 451 - Anne ve Oğul..Kitabı okudu
555 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.