“Duyuları olan ama duyguları olmayan bir adam, kimseye dokunamıyor, aşk ve nefret duyamıyor, egosu yok ve hayvanlarla konuştuğuna inanıyor. Bu hikâye, cinayetten daha ilginç bir hale geldi.”
Geoffrey Chaucer ve İngiliz Edebiyatı (Başlarken)
Milton ve Shakespeare’le birlikte İngiliz edebiyatının üç devinden biri olan Geoffrey Chaucer tahminen 1340-43 yılları arasında doğmuştur. Babası John Chaucer adında bir şarap tüccarıdır. Chaucer adının geçtiği ilk yazılı belge Ulster kontesi Elizabeth’in 1357 tarihli harcamalar defteridir. Bu defterde, bu isimde bir içoğlanına (page) elbise
Reklam
İlginç
Kolektif gözlemler, gözlemlerin en fazla yanlış olanıdır ve çoğu defa sirayet yoluyla başkalarına telkinde bulunan bireyin sadece vehim ve hayalinden başka bir şey değildir. Mantık kitapları tanıkların görgü birliği durumunda olmasını bir olayın doğruluğuna en sağlam delil diye gösterir. Fakat kitleler psikolojisi hakkındaki bilgimiz, mantık kitaplarının bu noktada hataya düştüğünü ispatlar. En fazla şüpheli olaylar, en çok sayıda kimseler tarafından gözlenen olaylardır. Bir olay aynı zamanda binlerce kişi tarafından görüldü demek, gerçek olayın hikaye olunan olaydan genellikle pek farklı olduğunu söylemek demektir.
Sen Gittin ve Herkes Ölmeye Başladı
önce saniye teyze öldü; sonra dedem, sonra babaannem, sonra yengem, sonra eniştem. sonra eniştemin ölüm haberini bana veren bakkalı bıçakladılar, tam eniştemin yedisinin okunduğu akşam. sonra sedat amca öldü; sonra babam, sonra öbür dedem, bir de büyük deprem. otuzuma basmadan otuz tabut kaldırdım musalladan. babamdan öncekileri babamla beraber
Yaşam imkanların bolluğunun bir so­nucu değildir. Bir anlatı veya hikaye olayların sayılıp dökülme­sinin otomatik sonucu değildir. Anlamını özel bir senteze borçludur. Olayların uzun bir liste oluşturacak şekilde sıralanmasıyla ilginç bir öykü elde edilemez. Ama çok kısa bir anlatı gayet ilgi çekici olabilir.
Mitoloji ile alakalı olanlar bilir. Zeus da dahil olmak üzere, 12 baş tanrının evi ve birçok efsanenin merkezi olan Olympos Dağında geçen bir hikâye bu. Ve hikâye bu ya, tanrılar Olympos Dağında toplanmış, mutluluğun sırrını saklama kararı almışlar. İnsanlar bulduğu zaman onu, kıymetini bilsin istemişler. Tanrılardan biri onu yüksek bir dağın tepesine saklayalım demiş. Diğeri yerin yedi kat dibine gömelim ki erişemesinler diye önermiş. Bir diğeri okyanusun en derinini göstermiş. Nihayet bir tanrı en ilginç fikri sunmuş: Mutluluğun sırrmı insanların yüreklerine gömelim. Nasıl olsa oraya bakmayı akıl etmezler!
Reklam
494 öğeden 341 ile 350 arasındakiler gösteriliyor.