Herkese merhaba sevgili okurlar.Bugün sizlere bir soru cevap postu hazırladım.
Bir kitap seçip o kitap üzerinden aşağıdaki soruları cevaplandıracağım böylece hem kitap hakkında daha fazla bilgi edinmiş olursunuz ve ben de kitap hakkında notlar almış olurum. :)
Soru 1:Öncelikle hangi kitabı seçtiğini yazarıyla birlikte söyler misin?
Seçtiğim kitap
Aydın Çubukçu - Kadın Ressamlar
Bu üç ressam, kadın mücadelesinin başlıca temalarını, kadınların toplumdaki yerlerini sorgulayan ve bundan dolayı ortaya çıkmış sorunlara karşı, hayatları pahasına mücadele etmiş kadınlar.
Cinsel taciz, toplumsal aşağılanma, ikinci sınıf insan olarak görülme, çocuk yaşta çeşitli eziyetlere uğrama, yetişkinliğinde ev kölesi yapılma gibi, kadınların
MUHAMMED HIRSIZLIKLA SUÇLANIYOR.
Kur’an’ın Al-i İmran suresi 161’inci ayetinde şöyle deniliyor: ”Bir peygambere emanete hıyanet etmesi düşünülemez. Kim emanete hıyanet ederse, kıyamet günü, hıyanet ettiği ile birlikte gelir” Muhammed zamanında ve daha sonra artık peygamber yok. Demek ki bu söz onadır. Peki ne olmuştu da gerek görülüp böyle bir ayet inmiş! Bunun ilginç bir
Risâle-i Mahbûb
Üsküdar'a gittim bugün. Hava öylesine güzel, Üsküdar öylesine kalabalık. Kalabalığın uğultusu işitiliyor...Göğün payıma düşen kısmında şu ilginç satırları okudum:
Her uğultunun, her gürültünün kubbesini sükûtun sütunları ayakta tutar. Kulağı işitmez kılan her yüksek ses sükûtun üzerine devrilir.
İç sesime kulak
Gizemli bir bekleyişin içindeyiz; o beni bekliyor, ilginç olan ise ben de onu bekliyorum. Sanırım aramızda uzayan bu bekleyişe bir hikaye lazım, belki de kavuşmamızı daha anlamlı kılacak.
z raporu - ocak `24
İlk kitabım çok sevdiğim bir yazar olan 
Stefan Zweig'den 
Amok Koşucusu oldu bu yıl. Beni muhteşem derecede etkiledi diyemem fakat bir günde bitirilebilir, akıcı, tabii ki yazarın çok güzel psikolojik analizleriyle dolu keyifli bir kitaptı. Nitekim bu ayı yine aynı yazarın 
Geçmişe Yolculuk kitabıyla kapattım ki iki kitabın da ortak noktası, yazarın çok insani bir
Hani bazen birileri size bir şeyler anlatır. Hikaye ettiği konunun daha renkli olması için çeşitli hayret verici sözcükler, şaşırtıcı olması içinse abartılı jestler ve mimikler yapar. Misal; Anlattığı içeriğin dehşetini size geçirmek için, "İnanılmaz korkunç bir andı", ya da mübalağası yüksek bir mucize misali gözlerini belerterek "dehşet derecede acı vericiydi", veya "Çok üzülmüştüm" "Gülmekten altıma yaptım"...
Hâlbuki çoğu zaman anın yaşandığı, yaşandığı iddia edildiği zaman ne korkmuş, ne acı duymuş, ne üzülmüş, ne de altına işemiş bir hali vardır. Mübalağa mugalata ile karışmış ilginç ve eğlenceli olduğunu ispat için kişide gereksiz bir yalancılık hâsıl olmuştur.
Başından geçen alelade, hatta belkide sadece denk geldiği bir olayı anlatarak bunu kristalize bir anıya dönüştürmeye çabalayanları gördüğümde çok gülüyorum. Tabi içimden 😉
Yaşadığınız yerde insanların oturup eyleştiği bir yer seçip şöyle bir etrafınızı dinleyin, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız 🤷♂️ İlginç bir kişi olma deneyimini hepimiz yaşamış veya yaşayacağızdır. Lâkin bence asıl mesele olduğu gibi sıradan olabilmektir.
Daha öncede yazıp podcast olarak da anlatmaya çalışmıştım. "Günümüzde sıradan olmak en marjinal şeydir", diye. Dolayısıyla bu abartıya kaçış hali yaşantımızdaki entresan kişilerin artmasından çok oksimoron detayların çoğalmasına neden oluyor gibi, ne dersiniz? İçaforiz
.
.
.
#oksimoron
#detay
#mübalağa
#mugalata