Dark academia ile tanışmam çok basit oldu. Tumblr kullandım, Pinterest'te aradığım şeyin yanına bir de dark academia yazdım ki estetik olsun. Kıyafetleri, renkleri, kitapları, mumları, gizemli ve gotik havası ile tam benlik bir türdü dark academia. O yüzden bir an önce bu türün kitaplarını da okumam gerekiyordu. Yıllarca ertelemelerim sonunda
Nigahdar
Kalın olmasına rağmen gayet akıcı bir kitap olduğunu düşünüyorum. Tasavvuf ile bilimi birleştiren ilginç bir kitaptı. Farklı hayatların anında nasıl kesiştiğini gösteren bu kitap okudukça bünyemde ruhsal bir arınma etkisi oluşturdu. Kesinlikle tavsiye ederim.
Çevirmen Yorumum.
Tercümanı övmekle başlamak istiyorum. Bir kitap için ancak bu kadar emek verilebilirdi. Dipnotlardan tutunda, epik şiir tarzında olup anlam ya da hissiyat kaybı olmadan bir çeviri yapmak her baba yiğidin harcı değil. Bazı küçük kendi yorumları da dipnotlarda bulunmaktadır. Sadece çeviri yapmakla kalmamış iyi bir araştırmada yapılarak bize aktarılmış. (Feridun Beyin başka kitap tercümesinin olmaması ilginç bir detay.)
Hikayeler, hikayeler ve karışan hikayeler
Sevgili Mario beyefendi kendi hayatının bir bölümünü de anlattığı bu romanda aşk, yoksulluk, gençlik, Peru, tuhaf bir yazar, Julia Teyzemiz, dostluk, kötü yönetim gibi birçok şeyi konu ediyor ve bunu kendine has anlatımı ile bize sunuyor. Kitabın ilk bölümü bitince ikinci bölümde bir bakıyorsun ki başka bir hikaye anlatılıyor. Üçüncü bölümde ilk bölümdeki hikaye devam ediyor, lakin dördüncü bölümde gene başka bir hikaye.. İşte böyle araya sokulan birbirinden ilginç ve tuhaf hikayeler okumayı zenginleştiriyor. Zaman zaman hikayeler birbirinin içine giriyor. (Ne ilginç adamsın Mario abi). Bu kitap bir yandan iyi bir roman olmayı hak ederken bir yandan da bizi Peru'nun sokaklarına, bu sokaklarda geçen yaratıcılık dolu , kimi zaman tekinsiz hikayelere götürüyor.
Kitapta Michelangelo’nun yaşam öyküsüne, arka planda ise o dönemin İtalya’sının tarihine şahit oluyoruz. Şehir d vletlerin birbiriyle savaştığı, Rönesans fikirlerinin yeni filizlendiği karışık bir dönem. Yazar iyi bir araştırmacı ve sanatsal detaylara hakim. Ama kitapta Michelangelo’nun sanatı ile ilgili detaylara daha çok yer verileceğini düşünerek kitabı okumaya başladım ama bu açıdan beni doyurmadı. Daha sanat tarihi odaklı bir kitap beklemiştim. Yine de ilginç detaylarla dolu , çok değerli bir kitap.
Çeviri : Kemal Atakay
Akıcı, güzel bir çeviri.
Umudunu yitiriyor ve daha da yalnızlaşıyordu insan...
Güray Süngü sen nasıl bir anlatım tarzı kullanıyorsun? Başlarken zorlanıyorum ama sonra kitap konusuyla, akışıyla o kadar etkiliyor ve şaşırtıyor ki iyi ki okumuşum diyorum. Bu kitap da öyle oldu.
Yabancılaşan bireyin kendine göre bir dünya kurmaya çalıştığı, intihar temasının tersten işlendiği psikolojik bir romanmış Pencere'den.
