Paul Auster tarafından yazılmış, Archie Ferguson'un çocukluk ve genç yetişkinlik dönemini izleyen ilginç bir kitap. İşin püf noktası, bu 800+ sayfalık kitapta dört paralel hikaye olması. Her hikaye benzer çizgiler izliyor, ancak hikayenin kahramanı Ferguson her hikayede biraz farklı olaylar yaşıyor ve bu nedenle hayatı çok daha farklı bir yöne evriliyor. Hikayelerden birinde babası erken öldürülüyor, diğerinde ise kendisi erken öldürülüyor ve böyle devam ediyor.
Bu garip edebi mekanizmanın gerekliliği ancak kitabın sonunda açıklanıyor, ancak bunu pek ikna edici bulmadım. Hikayeler ilginç sayılır ve 50'ler ve 60'lar civarında New York'ta yaşayan genç bir Yahudi çocuğun hayatını anlatıyor, ancak bu dört hikayeyi birleştiren güçlü bir sebep yok ve kısa sürede bu mekanizma sadece bir edebi hileye dönüşüyor.
Okuyucuya her hikayeyi bağımsız olarak okumasını öneririm, böylece takip etmesi kolay olur; kitabı sıralı olarak okumamakta yarar var. Her bölüm, paralel yol numarası ve o yol için bölüm numarası ile işaretlenmiş, bu nedenle takip etmesi kolay.
Yazarın 20. yüzyıl ABD tarihinin bu heyecan verici ve değişken dönemine dair tasviri kendi başına keyif verici, ancak tüm bu edebi mekanizma ağzımda buruk bir tat bıraktı. Paul Auster’i geçtiğimiz günlerde kaybettik, bu yüzden son kitabı Baumgartner’i okumakta yarar var, önceki kitaplarını da düşünğrsek oldukça yaratıcı bir yazar ve maalesef artık başka kitabı olamayacak