Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Heredot

Haçlı Seferleri öncesi Hristiyan Batı dünyası devletlerinde "Orta Çağ" diye tanımlanan bir kimlik hâkimdi. Ne var ki Batı dillerindeki "Orta Çağ" kavramı ile Müslüman Dünyasındaki "Orta Çağ" kavramı birbirinden oldukça farklıdır. Daha doğrusu, 19. yüzyıla kadar zaten Müslümanlar arasında böyle bir kavram da yoktur. Başka bir deyişle, "Müslümanların Orta Çağı" diye bir şey yoktur. Zira Batılıların bir devri kınamak için kullandıkları "Orta Çağ" döneminde, Müslümanlar Batı'ya göre altın çağlarını yaşıyorlardı. Hatta biraz da ileri giderek diyebiliriz ki, "Müslümanların Orta Çağı", 18. Yüzyıldan sonra Batılı olmaya çalışmalarından sonra olmuştu. Batılıların "Orta Çağ" dedikleri dönemde Müslümanların yapmış olduğu ilim ciltlere sığmazken, Batı Dünyasında okuma-yazma oranı neredeyse %2 civarındaydı. Daha doğrusu Kilise görevlileri dışında, kralların çoğunluğunun da dâhil olduğu büyük kitle, okuma ve yazmayı bilmekten mahrumdu.”
Reklam
Kur'an'sız ibadetin mümkün olmamasından dolayı, bütün Müslümanlar Kur'an'ı okur, Kur'an'ı okudukları için de "okur-yazar"dırlar.
mezhep çatışmalarında ölen Müslümanların sayısı, cihâd için yapılan savaşlarda öldürülen gayr-i müslim sayısından çok daha fazladır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sultan Mahmud hayatının büyük bir kısmını savaş meydanlarında geçirmiş, özellikle Hindistan'a yaptığı seferler onu çok yormuş ve hastalanmasına sebeb olmuştu. O doktorların bütün tavsiyelerine rağmen bir türlü istirahat etmiyor, bir hükümdarın yapması gerekli bütün vazifeleri yerine getiriyordu. Onun hastalığı hakkında çeşitli rivayetler vardır. Tarihçiler genellikle Sultan Mahmûd'un verem hastalığından öldüğünü kabul ederler
Sultan Mahmûd Sünni mezhebe bağlı idi. Ayrıca o hadis bilir, huzûrunda Şâfif ve Hanefî hukukçuları arasında tertip ettirdiği münazaraları dikkatle dinler ve onlara sualler sorardı. Sultan Hindistan'daki putperestlere olduğu kadar İslâm ülkelerinde dini yönden kargaşalık çıkaran grublara karşı da mücadele etmiştir. Sultan Mahmûd Bâtıniliğe göz açtırmamasına rağmen, ülkesi içindeki Kerrâmîler'e gösterdiği yakınlık ile de dikkati çekmektedir.
Reklam
Sebüktegin bu derece kuvvetli ve fiilen bağımsız olmasına rağmen Sâmâniler'e tâbi idi. O ülkesini genişletirken Sâmâni Devleti çoktan çökmeye ve dağılmaya yüz tutmuş bulunuyordu. Bu devletin uzak kısımlarındaki vâliler sık sık ayaklanmakta, Türk kumandanlar üstünlüğü ele geçirmeye çalışmakta ve merkez onlara söz geçirememekte idi. İşte bu durumdaki Sâmâni Devleti'nin son dayanağı Gazneliler Devleti idi.
Tarih, yalnızca geçmiş ile gelecek arasında tutarlı bir ilişki kurduğu zaman anlam ve nesnellik kazanır.
Tarih, geleneğin kuşaktan kuşağa aktarılan aktarılmasıyla başlar; gelenek ise geçmiş alışkanlık ve derslerinin geleceğe taşınmasıdır."
Tarihçi geçmişin değil, bugünün insanıdır."
Reklam
Ya şanla şerefle sürdürdüğümüz tarihe devam ederiz yahut ihmal ettiğimiz tarihle birlikte ebediyen kayboluruz."
Lawrence üzerine bizim de efsanelerimiz var, ama hiç şüphesiz ki yanlış kararlar dolayısıyla Arabistan'ı terk etmesi mukadder olan ordumuza verdiği zararlar açıktır. Aslında tarihin sayfaları tekrarlansa Türkler her zaman Lawrence karakteriyle karşılaşabilirler.." Kitabı okudu
İnsanlarımız tarih okumuyor. Aşağı yukarı dünyada her yerde aynıdır: En tarihsever ülkelerde, Almanya, Macaristan, İran, İtalya, İskandinavya, Rusya gibi yerlerde dahi tarih kitaplarını serbest olarak okuyanlar ülke nüfu sunun yüzde 10'unu bulmaz. Ama hiç değilse okullarda doğru bir yöntem, düşünce ve tahlil öğretecek ders kitapları hazırlanır.."
Mesela,2023'te,yani Lozan'ın yüzüncü yılında bazı madenleri çıkarma yasağı kalacakmış.Yok daha neler?Böyle bir şey yok.
624 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.