Benim ödüle ihtiyacım yok.
Şu kadar sayfa, Şu kadar kitap okudum diye ödüle gerek duyuyorsan taklidi iman seviyesindeki bebek ya da çocuklardan bir ne farkın kalır ki senin? Tahkiki imana sahipsen eğer; kitap okumanın, ilim öğrenmenin senin imanını ve amellerini korumana destek olacak bir dayanak olduğunu ve tek amacın ve gayen olan imanla yaşayıp imanla ölebilme hayalini gerçekleştirme yolunda inşaAllah destekçin olduğunu da bilirsin. Kendini küçük hediyelerle ödüllerle kandırmaya çalışma. Amacını hayallerini ve istikametini hatırla. Elbet sorunlar yaşayacaksın. Elbet sıkıntılar seni bulacak. Elbet vakit yetmeyecek bir şeylere. Elbet eğlenmek isteyeceksin. Elbet yeri gelince yalnız hissedeceksin. Üzülme. Çünkü Allah bizimle. Benimle. Beni duyar, görür, işitir. Allah büyüktür. Dualara muhakkak ki icabet eder. Seni de karanlıklardan aydınlığa çıkaran Rabbin tekrar karanlığa koymaz inşaAllah. Sen yeter ki çabala. Yeter ki elinden geleni yapmaya çalış, kendini kandırmadan. İradeni nefsinden ve şeytandan güçlü hale getir. Bunu da okuyarak, ilim öğrenerek, amel ederek, imanını güçlendirerek yapabilirsin. Allah'a emanetsin nurRecâ.
Karahindibalar ...
Kara hindiba çiçeği hemen hemen her yerde gördüğümüz tohumlarının uçuşunu seyrettiğimiz ama mucizesine dikkat etmediğimiz bir çiçektir. Aklı, şuuru ve bilinci olmayan, dış dünyayı bilmesi imkansız olan bu çiçek neslini devam ettirmesi gerektiğini, bunun için rüzgarı kullanması gerektiğini çok iyi biliyor. Rüzgardan tohumlarının zarar görmemesi ve
Reklam
Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile beraberdik. Gözünü semaya dikti. Sonra: "Şu anlar, ilmin insanlardan kapıp kaçırıldığı anlardır. Öyle ki, bu hususta insanlar hiçbir şeye muktedir olamazlar!" buyurdular.Ziyad İbnu Lebîd el-Ensârî araya girip: "Bizler Kur'an'ı okuyup dururken ilim bizlerden nasıl kapıp kaçırılır? Vallahi biz onun hem okuyacağız, hem de çocuklarımıza, kadınlarımıza okutacağız!" dedi. Resulullah da: "Anasız kalasın, ey Ziyad, ben seni Medine fakihlerinden sayıyordum. (Bak) işte Tevrat ve İncil, yahudilerin ve nasranilerin elinde, onların ne işine yarıyor (sanki onunla amel mi ediyorlar)?" buyurdu.
Zühd’de aldananlar
Bunların diğer bir kısmı da mal konusunda zühd gösterir. Yiyecek ve giyecek nâmina az ile yetinir, mesken olarak mescidlere kanâat eder. Böylece zâhidlerin mertebelerine ulaştıklarını zannederler. Bununla birlikte başkanlık ve makam arzusundadırlar. Bu ise şunlardan birisiyle elde edilir: İlim, vaaz ve zühd. Onlar iki şeyden en önemsiz olanı terk
İlim maalesef ameli müstelzim değildir. İnsan, mesela sigara ve içkinin sıhhat için ne kadar zararlı şeyler olduğunu bilir de bilgisi ile amel edip bu iptilalardan kolayca vazgeçemez... Zira ilmin kaynağı zeka , amelinki ise iradedir. İrade terbiyesinin hakkıyla mahsul verebilmesi için ona erken başlamak lazımdır. İtiyatlar kökleştikten ve huylar iyice yerleştikten sonra bu terbiye gayet güçleşmekte ve mahsul vermek için bir Eyüp sabrı istemektedir.
Muâz b. Cebel radıyallahu anh şöyle demiştir: “İlim öğrenin. Çünkü ilmin Allah için öğrenilmesi haşyeti (Allah’tan korkmayı) sağlar. İlim tahsil etmek ibadettir. İlim öğrenmek tesbih gibidir. Onun peşinde koşmak cihaddır. Bilmeyene ilim öğretmek sadakadır. Onu sahibine vermek Allah’a yaklaşmaktır. İlim, helal ve haramı öğreten işaretlerdir. Cennetliklere ışıktır. Yalnızken arkadaştır. Gurbette tanıdıktır, yalnızken sohbet arkadaşıdır. Bolluk ve darlıkta rehberdir. Düşmanlara karşı silahtır. Dostların yanında süstür. Allah, milletleri onunla yükseltir. Onları hayırda lider ve önder yapar. Onların eserlerinden alınır, onların davranışlarına uyulur, ilim sahiplerinin görüşlerine başvurulur. Melekler bile onlara gıpta ederler. Kanatlarıyla onları bürürler. Bütün yaratıklar, balıklar, kuşlar, sürüngenler, kuru-yaş her şey onlar için istiğfar ederler. Çünkü ilim kalpleri cehaletten, gözleri karanlıktan kurtarır. İlimle iyilerin derecesine, dünya ve ahirette en yüksek mevkiye ulaşılır. İlim vasıtasıyla yakîne ulaşılır, helal ve haram birbirinden ayırt edilir. İlim, amel edenlerin önderidir, amel ona uyar. Mutlu olanlar ondan ilham alırlar; mutsuzlar da ondan yoksun kalırlar"
Reklam
Kurtuluşa ermek, ancak amel ve ilim tahsîli ile olur.
Bütün huylar, ancak ilim ve amel macunuyla tedavi edilir.
Bilmelisin ki ilim seni bugün günahlardan uzaklaştırmaz, ibadete sevk etmez ve yarın cehennem ateşinden uzaklaştırmaz. Bugün amel etmezsen ve geçmiş günleri telafi etmezsen, yarın kıyamet günü 'Beni geri gönderin iyi amel işleyeyim! dersin, ama sana 'Ey ahmak, sen zaten oradan geldin!
Allah Teala bir kulun helâkini istediği zaman onu 3 şeyle cezalandırır :
1- Ona ilim verir,fakat o ilimle amel etmeyi nasip etmez. 2- Ona salihlerin sohbetinde bulunmak gibi bir rızk ihsan eder, fakat onların hukukunu muhafaza etmeyi nasip etmez. 3-Ona itaat kapılarını açar,ancak ihlas kapısını kapatır. Fakih Ebü'l-Leys (ra) der ki: Bunun böyle olmasının sebebi, kişinin niyetinin bozuk ve iç aleminin kötü olmasıdır.Eğer niyet sahih ve sağlam olursa,Allah ona ilmin menfaatini,ihlas ile amel etmeyi ve salihlerin sohbetlerinde bereketlenmeyi nasip eder.
Hamid el-LeffafKitabı okuyor
Reklam
Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve sellem) menfaat vermeyen ilimden Allah'a sığındı. Menfaat vermeyen ilim hangi ilimdir? Kendisiyle amel edilmeyen ilimdir.
Amelsiz ilimden muhafaza eyle Yarabbim!
Hanımlar hocalık yapmaya meraklılar. Öğrensek de vaaz etsek diyorlar. Lakin, öğrenelim de amel edelim demiyorlar . Bir insan doktor olsa da hastalara tedavi etmesi olur mu? Olmaz. Yani illa ilim, amel ve ihlas bu üçü de lazımdır.
Niyetin Hakikati Bil ki, niyet, irâde ve kasd, aynı mânaya gelen ibareler- dir. Bu da kalbin bir hâli ve vasfıdır. Bunu iki şey sarmak- tadır: İlim ve amel.
Fetva alimlerinin aldanması
Bir grup ise, ilimlerin en önemlisini terkedip tamamen dáva ve mahkemelerle ilgili fetva bilgisine ve geçim maslahatları hususunda insanlar arasında geçerli olan dünya işleri ile alakalı uygulamaların ayrıntılarına yönelir. Kendilerine 'fakih (fıkıhçı) ve bu işe 'fıkıh ve mezheb ilmi' adını vermişlerdir. Belki de bununla beraber,
Resim