İlk bakışta aşk, mutsuz bir evlilik, iki kadın bir adam konusu gibi görünse de, bu konu temeline inşa edilmiş, üç ayrı bakış açısı, üç ayrı algılayış yaşayış biçimi, üç ayrı psikoloji ile detaylı bir şekilde monolog halinde önümüze serilen üç hikâye. Hatta bazen o kadar detaylı ki bazı gereksiz uzun cümleler yüzünden kopabiliyorsunuz, “aa bi dakika neyden bahsediyordu ya” diye başa sarabiliyorsunuz ne yazık ki ;)
Üç bölüm, üç monolog ve her monolog madalyonun bir başka yüzü.
İlk bölümün de en akıcı, en heyecanlandırıcı olduğunu, diğer bölümlerin bu anlamda gitgide vitesi düşürdüğünü söylemeden geçemeyeceğim.
Kitap bende vaauuvvv! etkisi yaratmadı ama sevme kavramının, sevme şekillerinin, sevebilme yetisinin, hayattaki sıkışmışlıkların, kişilerin mücadelelerinin, arayışların, beklentilerin, hatta savaşı tecrübe etmenin farklı psikolojik ve sosyokültürel perspektiflerde güzel irdelendiği, düşündüren bir kitap olmuş.