Yedi milyarımız, hepimiz farkındayız. Düşüncelerin, duyguların, hislerin ve algıların farkındayız. Tüm insanlar farkında olma deneyimini paylaşır, ancak nispeten az sayıda insan farkında olduğunun farkındadır. Çoğu insanın hayatı, düşüncelerin, görüntülerin, fikirlerin, hislerin, hislerin, görüntülerin, seslerin vb. akışından oluşur. Çok az insan
Bir yudum sevgi uğruna kölesi oldum o adamın.
İnsanlar kölelerini sever mi sence?
Sevmez mi?
Kendilerine iyi bakan bir köleyi sevebilirler belki ama senin istediğin bu muydu? Kaderim böyleymiş benim. Ben ona taptım, taptım...
Belki de bunun için ona hiç eşiti gibi davranmamışsın.
Zaten eşiti değildim ki...
Bak işte buna hiç katılmıyorum. Çocukluğun, ilk gençlik yılların çok zor geçmiş olabilir ama bunu, bütün hayatına, hatta kaderine yayma. İşi kadere bırakırsan, seni nereye götüreceği belli zaten.
İşbu Cumhuriyet dönemi Surnâme'sinin yazarı der ki, hukukun hukuk olduğundan beri ilk ve başlıca amacı, cezaya çarptırılan kişiyi değiştirerek iyi yapmak, düzeltmektir. Oysa bir suçluyu asmaksa, ona doğal hak olan değişme hakkını tanımamaktır. Ama bundan da kötüsü, doğanın ve toplumun değişmez anayasası olan sonsuz değişim yasasına inanmamak, yani ayaklarımızı bastığımız, havasını soluyup suyunu içtiğimiz dünyaya inanmamak ve yine inanmadığımız kendimizi de yadsımaktır.
“İnsanların bir şeylere inanma ve tutunma ihtiyacını anlıyor ve bu şekilde mutlu olabilen herkese saygı duyuyorum.Ama beni aldığım nefesten bile kuşkuya düşüren bu çağ ile,doğrusu ciddi problemler yaşıyorum.”
"Umutsuzluğa düşmek" ise bir devrimciye yasaktır. Cellat elinde işkencede ölüme bir soluk kalmışken bile. Yalnız yasak değil ayıptır da. Çünkü devrimcinin kendisi, insanlığın yarını ve umududur. Bir kural, bir ilkedir bu. Namussuzluğun, alçaklığın egemen olmadığı, soylu, güzel ve onurlu bir dünya, bu temel ilke üzerinde kurulur.
Bu bayrak, yüreğime delikanlıyken çekildi. Şimdi kırkı aştım, her an daha zorlu bir rüzgâr ile atardamarımı doldurmakta:
"... Biz ki, yarınıyız halkın
Umudu, yüzakıyız
Hıncı, namusu...
Şafakları,
Taaa şafakları
Hey canım,
Kalbim, dinamit kuyusu..."