Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.15
Tanrıların Gazabı: Kaybolan Hegemonya
ABD'nin hem Türkiye'de hem de dünyanın farklı köşelerinde Amerikan çıkarlarına 'hizmet' amacına yönelik her türlü fikri, eylemi desteklediğini; silahlı-silahsız örgütleri nasıl oluşturduğunu ve bunları gün gelip 'eğitim' adı altında nasıl koruyup kolladığını artık görmeyen kalmamıştır diye düşünüyorum. Ama sadece düşünüyorum. Hala bu oyunu
Ziyaüddin Serdar 1980’li yılların ikinci yarısında daha çok Inquiry dergisi vesilesiyle tanıdığım bir yazardı. Bu yüzden otobiyografisini, haberdar olur olmaz, okudum. Ziyaüddin Serdar’ın hareketli entelektüel hayatı Şeyh Nazım, Abdülkadir es-Sufi, İsmail Raci Faruki, Ekmeleddin İhsanoğlu, Enver İbrahim ile kesişmiş, yazar Malik bin Nebi, Mevdudi, Malcolm X, Burhaneddin Rabbani, Gulbettin Hikmetyar, Ahmet Şah Mesut, Ziya ül Hak, hatta Usame bin Ladin ile tanışmış. Serdar yaklaşık otuz yıllık dönemde İslam coğrafyasındaki fikri akımları (bazen birinci elden olmak üzere) derinlemesine anlatıyor. Anlatımı bıraktığı noktada günümüz müslümanlarından maalesef ümidini kestiği ise açık. Müslümanların yaklaşımlarının daha yumuşak, şiddetten uzak, sanata ve insanı insan yapan değerlere açık olması gerektiğini güzelce anlatıyor. Peki bunları bu kitapta ve sayısı elli civarında olan diğer kitaplarında anlatmış olmasının faydası olmuş mu? Maalesef hayır. Kitap on yedi yıl öncede kalmış ama bu yıllardaki gidişat da gerek müslümanlar gerekse tüm insanlık için ne yazık ki, iyiye doğru değil. Kitabı bu hislerle ve bir gün bir müslüman entelektüelin çok daha güzel şeylerden bahsedeceği bir otobiyografi yazacağı ümidiyle okudum.
Öncelikle Fuat Sezgin hocaya ve çalışmalarına çok hürmet ettiğimi ve kendisini gerçek bir İslâm Âlimi olarak gördüğümü söylerek incelememe başlıyorum. Allah rahmet eylesin.
Kitapta yaptığı çalışmaları,hayat hikayesiyle birlikte öğreniyoruz. Âlimlerin hayatlarını ve çektiği sıkıntıları anlamadan yazdıkları kitapların kıymetinin bilinmediği ve
Herkese merhaba. Sizleri sevgili Gülce Kitap yayınları tarafından dilimize kazandırılan Planet Ömer serisi ile tanıştırmak, kahramanımız Ömer'in hayallerle dolu eğlenceli ve şahane alemine davet ediyorum. Aynı zamanda bol ödüllü bir kitap.
Kahramanımız Ömer, Pakistan'lı olup İngiltere'de yaşayan, anne babası bilim insanı olan müslüman bir ailenin ortanca çocuğu :) Yeni bir eve taşıdıkları için yeni bir okula başlayacaktır Ömer ama bu durumdan oldukça endişelidir. Çünkü yabancı bir ülkede Müslüman oldukları için maalesef bazen dışlanıp, hiç hoşlanmadığı davranışlara maruz kalabiliyorlar... Ama haylaz Ömer'in en korktugu ve tedirgin olduğu zamanlarda onu güldüren H₂O kod adlı hayâli ejderhası vardır. En umulmadık anda karşısına çıkar onu kahkahalara boğar :) Ve Ömer'in korktuğu başına gelir. Okulundaki Daniel adlı arkadaşı ondan hiç hoşlanmaz. Türlü zorbalıklar yaparak devamlı Ömer'i mutsuz etmeye çalışır. Bir de Müslümanlara karşı ön yargılı olan yan komşuları Rogers teyze vardır. Ama içinde bulundukları Ramazan ayının maneviyatı, huzuru o kadar güzel sarıp sarmalıyor ki bu insan ilişkilerini. Hayatın içinden, bizden, hepimizden...
Sade ve esprili diliyle, eğlenceli çizimleriyle 8 yaş ve üzeri çocukların cok seveceğine emin olduğum bir seri #planetömer
Hem bir eğitimci hem de anne olarak gönülden tavsiye ederim. Serinin diger kitaplarını çok merak ediyorum. Bakalım macera nasıl devam edecek
·
Puan vermedi
Merhaba arkadaşlar;
uzun zaman önce okuduğum ve hala aklımın bir köşesinde derin izler bırakan bir kitapla geldim.
1992-1995 yıllarında Bosna'da Sırplar'ın Boşnak müslümanlara yaptığı soykırım ve zulmü anlatıyor Sinan Akyüz. O dönemdeki vahşeti görmesem bile iliklerime kadar hissettim. Bir kez daha anladım ki, masum olanlar her zaman, zulme uğramaya mahkum. Ve buna sesini çıkarmayanlar da o zulmün bir parçası.
Kitaba ilk başlarken olayların bu denli şekil alacağını hiç tahmin etmemiştim. O
nca zulmün işkencenin içinde iki gencin aşkını da konu alıyor kitap.
Ah canım Suada ne acılar çektin öyle.Okurken içim parçalandı.Gozlyaşlarıma hakim olamadım. Bunca şeyin gerçekten yaşanmış olması gerçekten çok üzücü.
Kısaca kitaptan bahsedersek(spoi vermek istemiyorum pek)
Konservatuvarda okuyan Suada, öğretmeninin oğlu Tarık'a aşık olur, fakat başka bir sınıf arkadaşı da kendisine aşkını itiraf eder, karşılık alamayan genç maalesef bir General'in oğludur ve Suada'yı esir alarak zaten kuşatma ile başlamış olan kötü günlerin ardı arkası kesilmez olur.
Kitabın ilk satırları:Hızla daldım nehrin sularına. Suyun berraklığında kayboldum adeta. Utanç verici günlerin lekesini bedenimden silip atmak istercesine başımı bir süre sudan çıkarmadım.
İncir kuşları benim için en özel kitaplardan biri.Herkesin okumasını tavsiye ederim
Merhaba Sevgili Okurlar ;
Tarihin pek çok döneminde din, politik emeller için kullanılmıştır. 11. yüzyıl İran’ında geçen olaylar derin araştırmalar sonucu oluşturulmuş birtakım kurgu harmanı olarak bunun bir örneği niteliğinde karşımıza çıkmaktadır. Olaylar, kendini peygamber ilan eden Seyduna (Hasan Sabbah) tarafından zeki ve ilmek ilmek dokunan
