1921 Türk - Afgan Antlaşması'nın 8. maddesi şöyleydi: ''Türkiye Afganistan'a kültür alanında yardım etmeyi, öğretmen ve subay göndermeyi ve bu öğretmen ve subayların en az beş yıl görevde kalmasını ve bu sürenin sonunda, Afganistan isterse yeniden eğiticiler göndermeyi yükümlenir.''
Atatürk, ilk olarak 1922 yazında Afganistan'a bir grup subay ve doktor gönderdi.
Genç Türkiye Cumhuriyeti, 1926'da Kabil'de açılan İhtiyatı Zabitan Mektebi'ne 5 subay daha gönderdi.
1927'de Beşinci Kolordu Komutanı Ferik Naci Eldeniz Paşa, Afganistan Hükümeti Harbiye Vezareti Müsteşarlığına getirildi. Ayrıca Afganistan Genelkurmayında görev almak üzere Kazım Orbay Paşa'nın başkanlığında bir askeri heyet 21 Ekim 192'de gönderildi.
Zaman içerisinde gönderilen heyetlerin Afganistan'da kurdukları bazı kurumlar: (Detayları kitap da mevcut)
*Kabil Siyasal Bilgiler Fakültesi
*Kabil Hukuk Fakültesi
*Kabil Muallim Mektebi için heyet
*Kabil'de bir gece üniversitesi
*Kabil Tıp Fakültesi
Bunlar kısa bir özettir. Detayları, isimler vs. kitap da mevcuttur.
1917 ekim devriminin önderi Vladimir İliç Ulyanov, 22 Nisan 1870'te Simbirsk kentinde doğdu. Orta halli bir öğretmen ailesinin altı çocuğundan ikincisidir. Ağabeyi Aleksandr'ın çara karşı suikast girişimine katıldığı için kurşuna dizildiği yıl, 1887'de, liseyi bitirerek Kazan Üniversitesi Hukuk Fakültesine girdi ve üç ay sonra
Okula ilk başladığımız yıllardan şunları hatırlayorum. Öğretmenlerimizden
biri:
- Tanrı o kadar büyük, o kadar büyüktür ki, insan göremez.. demişdi.
Başka bir öğretmen de:
- Mikrop o kadar küçük, o kadar küçüktür ki, insan göremez.. demişdi.
Öğretmenin yüzünün asık olması gerekir ki , çocuklar 'çocukluk' yapmasın ve ondan korksun. Bunu gerçekleştirmek için okulun ilk günlerinde birkaç çocuğu döver ya da azarlarsa, bunun diğerlerine de bir ders olacağını bilir. Soru sormak, öğrendikleri üstünde düşünmek ve sorgulamak öğrenciden istenmeyen davranışlardır. Öğrenciden beklenen, sınıfta put gibi oturmak, daha sonra öğretmenin söylediklerini papağan gibi tekrar etmektir.
Böyle bir öğretmen, öğrencilerin gözünde bir pırıltı, içinde bir öğrenme şevki olup olmadığına dikkat etmez; daha da acısı, bilinci potansiyel farkındalığıyla donanmadığı için, bu pırıltının olabileceğinin dahi farkında değildir.
“İşiniz hayatınızın büyük bir bölümünü dolduracak. Dolayısıyla gerçekten tatmin olmanın tek yolu harika bir iş olduğuna inandığınız şeyi yapmaktır. Harika işler yapmanın tek yolu da yaptıklarınızı sevmekten geçer.” Steve Jobs
Her yeni kitabı okumaya başladığımda -kendi kendime- ne kadar az şey biliyorum, diye düşünürdüm. Bu kitap
23 Kasım Perşembe günü Tüyap'ta her yıl düzenlenen Plast Eurasia 2023' e katıldım.
📍Çalışmakta olduğum şirketim ile ilgili problemleri çözmeye ve yeni teknoloji sistemleri görmeye enerjimi harcasam da kalan son iki saatimi bazı sorularıma cevap bulmaya ayırdım.
•
Dört farklı ülkeden firma ziyaret ettim. Hindistan, Almanya, Kore ve Çin.
Yaşamının ilk demlerinde olan bir insanı aşagılayıp sindirip megolaman tavırlar gösteren akabinde toy olan o insan ile kendi birikimini sürekli kıyaslayan yüksek egoya sahip hiçbir öğretmen kutsal değildir. kutsal olan ahlakın süzgecinden geçen saygı duyulacak kadar kendisini öğrencilerine sevdiren öğretmendir.