İlkay

Sabitlenmiş gönderi
özgürsün artık tek yükümlülüğün düşlerin, tek sorumluluğun elinde kalan zamandır
Reklam
Artık kendi içindeki yaşamdan başka gerçek ve diri bir şey kalmamıştı Goldmund için...
Bekliyor, yağmura yakalanıp rastgele bir çatı ya da ağaç altına sığınan kararsız bir yolcu gibi bekliyordu. Salt beklemek için, salt bir konuk kimliğiyle, salt çıkacağı gurbetin hoyratlık ve haşinliğinden korkup çekindiği için bekliyordu.

Reader Follow Recommendations

See All
İlkay
@ilkaaayy·Thinking of reading a book
Karıncaların Günbatımı
Karıncaların GünbatımıZaven Biberyan
8.5/10 · 238 reads
Adeta suda yüzen birinin devininleriyle, doludizgin çıktı odadan, farkında olmaksızın manastırın en kuytu yerine seğirtti, koridorlardan geçti, merdivenlerden indi, dışarı attı kendini, açık havaya çıktı.
Reklam
Yine o her zamanki acınacak duruma düşmüştü; hatta şimdi biraz daha berbattı durum, yine içinden bir elin boğazına sarıldığını duyuyor, korkunç bir şeyle, düpedüz katlanılmaz bir şeyle çaresiz göz göze geleceğini seziyordu. Ne var ki, bu kez düştüğü acınacak durumda hiçbir hıçkırık imdadına yetişmedi, esenliğe çıkaramadı onu. Bu nasıl şeydi Tanrım? Ne olmuştu? Canına mı kıymışlardı? Yoksa kendisi mi birinin kanına girmişti? Neydi işittiği o korkunç sözler?
Beni güneş, seni ay ve yıldızlar aydınlatıyor.
Bana göre uyanık kişi, usunun ve bilincinin yardımıyla kendini, kendi özvarlığının en derin köşelerinde saklı usdışı güçleri, içgüdüleri ve güçsüzlükleri tanır, bunlarla nasıl başa çıkacağını bilir. Benimle karşılaşmanın senin için taşıdığı bir anlam varsa, o da budur. Sende, Goldmund, us ve doğa, bilinç ve düş dünyası fersah fersah ayrılıyor birbirinden. Sen unutmuşsun çocukluğunu; şimdi bu çocukluk seni istiyor, senin çevrende dönüp dolanıyor. Arzularına kulak vermediğin sürece seni üzecek, acılı anlar yaşatacak sana...
Sen sanıyorsun ki, benim için yeterince bilgin, yeterince mantıktan anlayan, yeterince dindar biri değilsin. Ama yanılıyorsun, benim için yeterince kendin değilsin, o kadar.
Güneşle ay, denizle kara gibi, biz de birbirimize yaklaşmakla görevlendirilmiş değiliz. Bizler, sevgili dostum, güneş ve ay gibiyiz, deniz ve kara gibi. Amacımız iç içe geçmek, birbirimize dönüşmek değil, birbirimizi tanımak, birbirimizi gerçekte nasılsak öyle görüp buna saygı duymak, yani birimizin ötekinin karşıt ve bütünleyici parçası olduğunu bilmektir.
Reklam
...bir insanı başkalarından ayıran özellikleri belirlemek, o insanı tanımaktır.
Yaradılışlarındaki derin farklılığa karşın her ikisi de birbirinden çok şey öğrenmişti...
Sana bir şey açıklayacağım ve ileride bir gün gelecek, bunu anımsayacaksın. Dinle: Aramızdaki dostluğun tek bir amacı ve tek bir nedeni var, o da senin bana hiç, ama hiç benzemediğini kanıtlamaktır.
İyi'nin ne olduğunu biliriz hep, Tanrı buyruklarında yazar. Ama Tanrı buyruklarda değildir yalnız, Tanrı buyrukları Tanrı'nın ancak küçük bir parçasıdır. İnsan buyruklardan hiç ayrılmaz, ama yine de Tanrı'dan fersah fersah uzakta bulunabilir.
Mariabronn manastırının girişindeki zarif çift sütunların sırtında taşıdığı yarım daire biçimindeki kemerin önünde, yolun hemen üstünde bir kestane ağacı vardı; kardeşlerinden ayrı düşmüş, güneyin bir çocuğu; çok zaman önce Roma'ya yaptığı hac ziyaretinden dönen bir hacı tarafından alınıp getirilmiş buraya, koca gövdesiyle soylu bir ağaç.
İnsanın yazgısını ve bu dünyadaki görevini yalnızca istekler belirlemez sanırım. Başka şeyler, önceden takdir edilmiş kimi şeyler de rol oynar bu konuda.
3,832 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.