Geçenlerde Diyanet görevlisi bir hocamız sohbet esnasında şöyle bir anısını anlattı: "Dine mesafeli olan, inançla ilgili farklı sorular soran ve bir türlü ikna olmayan bir öğrencim vardı. Ben elimden geldiğince onun şüphelerini gidermek üzere ilmî cevaplar vermeye çalışıyordum. Sonra bir hayır kermesinde kendisine görev verdim. O kermeste
Kendi ülkesini müslaman ülke olarak görmek istemeyenler, kemalistim laikim şuyum buyum sıfatlandırması adı altında dinini öcü gibi görenler. Unutmasın ki ister müslüman ol ister hristiyan, filmin finalinde ilke ve ınkılaplarla değil, Allah ın koyduğu kanun ve kurallar çerçevesinde yargılanacaksınız.. Onun için saçma sapan dünyalık ideolojiler yüzünden, ebedi hayat olan ahiretinizide yakmayın. Keza ne Atatürk ne anneniz ne babanız kimsenin kimseye faydası olmayacağı bir mahkemeden geçeceğiz. Ve sadece ve sadece benimsemek istemediğiniz dinin peygamberi Hz.Muhammed s.a.v bizler için şefaat edecek, arşın altında Allah dan affı mafuret dileyecek..Aslınıza tarihinize sahip çıkın. İnkar günahtır ve hiç bir gerçeği değiştirmez..
Reklam
"şayet her bir şeyin ilk ilke ve nedenlerinin bilgisine ta ki öğelerine kadar erişmiş isek o şeyi bildiğimizi addederiz" —
Aristoteles
Aristoteles
. [
Fizik
Fizik
, 184a12-14]
EY YAPTIĞIMIZ EN UFAK ŞEYİ DAHİ ON KATIYLA ÖDÜLLENDİRECEĞİNİ SÖYLEYEN, MERHAMETİ İLKE EDİNEN RABBİM. SENİ ÇOK SEVİYORUM!
Geçiyor Karanlığın içinden zaman Sokak lambasının altında Uzayan gölgeler Ömrümüz kısalıyor bu çağda Yenik düştüğümüz her ilke Uzuyor Salkım söğüt toprağa doğru Yaşarken karanlığın içinde zaman Geçiyor Işıklı sokağından kalbimin..
Hiçbir şeyin ortasındaki şey
Yürüyorum bir yerlere doğru... Upuzun tükenmeyen dağlardan aşağıya yuvarlanan minik bir taş parçası gibi oraya buraya istemsizce boyun eğiyorum. Niteliksiz duygularımın içindeki sarsıcı hayallerime tutunarak her güne bir lanet okuyorum. O hayaller bu yozlaşmış çevreye nasıl tutunsun! Gözyaşlarım içime aktıkça fikirlerim zincire vuruluyor. Tüketiyorum kendimi ve diğer her şeyi. Planlar ve arzular zamanın bir ucuna takılıp yitip giderken kaybolanların farkına bile varamayacak kadar yitiriyorum kendimi her defasında. İlkel dürtülerimi modern kalıplara tıka basa doldurdukça kusuyorum içimdeki bilincini yitirmiş düşlerimi. Her gün kendimi İsa gibi çarmıha gerilmiş gibi hissetmeden var olamıyorum. Retoriklerimi ilke haline getirdikçe kuş bakışı izliyorum kendimi. Neydi bu yaşadıklarımın tümü? Ölüm yatağına olan merak duygusu ölüme gidenlerdeki pişmanlıkla eş değilse eğer yaşayanlardaki bu kırılmış düşlerden geriye tanrı kalmaz mıydı?
Reklam
Dünyada bir ilke adım atalım, ve hepimiz saygı çerçevesinde konuşalım... Dedi Nietzsche 'yi savunan Ahmet çavviuş
Franz kara
Franz kara
“ "Kolay ulaşma" çağın vebalarından biri. Flört kılıfına bürüyüp, sözde modern olmayı kalkan misali kullanıp saçma ilişkiler yaşanıyor. Bir süre eğlenip hemen başkasına geçmeyi ilke edinen insanlar, tüketim çağının hakkını duygusal anlamda da layıkıyla yerine getiriyorlar. ”
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.