Kamusal öğretim ilerlemenin dünyevi koluydu, eşitsizliği aşamalı olarak eşitlemenin yoluydu, yani esitliği belirsiz bir süre için eşitsizleştirmenin. Her şey hep bir ilkenin etrafında döner: zekâların eşitsizliği. Bu ilke kabul edildi mi mantık icabı bundan çıkarılacak bir tek sonuç vardır: Zeki kastın aptallar yığınını yönetmesi.
Dost ve arkadaşlar arasında dört şeyin asillik belirtisi olduğunu kendime ilke edinmişimdir:
Birincisi, musibet ve belalar karşısında ortaklaşa hareket edip onları def etmeye çalışmak.
İkincisi, bir dost, doğru yoldan şaşıp saparsa, ona güzelce nasihatler yaparak, tatlı dille yeniden doğru yola çekmek.
Üçüncüsü, dostlardan birisinden gelecek cefayı vefa ve safa kabul edip, yeni gelen cefadan dolayı eski vefa ve sefayı unutmamak.
Dördüncüsü, bir dostundan gelen hataya kızgınlık anında karşılık vermeyip öfkenin geçmesine kadar onu ertelemek.
Gençlerin unutmaması gereken onemli bir ilke var: Gelecekte istediğimiz bir amaç, bir vizyon uğruna şimdi elde edebileceğimiz rahatlık ve hazdan vazgeçebilmeliyiz. Şimdiki rahatından fedakârlık yapamayanlar anlamlı, coskulu ve güçlü bir gelecek için uğraş veremez.