Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ben hayatta asla pişmanlık duyup vah vahlanmamayı ve de asla geriye dönüp bakmamayı ilke edindim.
Ancak doğru olursan kazanırsın ;rüzgara göre eğilerek yön değiştiren, kalıba göre şekil alan, ilke ve çizgi tanımayan, ahlak ve edep dışına çıkan hiçbir mücadele ve gayret, zafer kazanamaz ve asla başarıya da ulaşamaz!
Reklam
Designori'nin bir an susup düşüncelere daldığını gören Knecht, temkinli bir edayla şöyle konuştu: "İnsanların birbirini anlayamaması sanırım pek kötü bir şey değil. Doğru, iki ayrı ulus ve dilden olanlar aynı ulustan olup aynı dili konuşan iki kişi kadar birbirine derdini anlatamayacak asla, aralarında onlar kadar sıkı bir iletişim kuramayacaklardır. Ama bu, anlaşma ve iletişimden el çekmek için yeterli neden değil. Aynı halktan olup aynı dili konuşan kişiler arasında da eksiksiz bir iletişim ve birbirini anlamayı önleyen engeller vardır, kültürden, eğitimden, yetenekten ve kişilikten kaynaklanan engeller. Yeryüzünde herkesin ilke olarak herkesle diyalog kurabileceği ileri sürülebilir ve yine ileri sürülebileceğine göre dünyada asla iki insan yoktur ki, aralarında gerçek, eksiksiz, sıkı bir iletişim ve anlaşma kurulabilsin; biri ne kadar doğruysa öbürü de o kadar doğrudur bunların, Yin ile Yang senin anlayacağın, gündüz ve gece, biri ötekisi gibi haklı; zaman zaman her ikisini de anımsamak gerekiyor ve sana şu bakımdan hak veriyorum, bizim ikimizin birbirimize yüzde yüz, hiç eksiksiz olarak derdimizi anlatacağımıza kuşkusuz asla inanıyor değilim. Ama istersen sen bir Batılı ol, ben bir Çinli, değişik diller konuşalım ikimiz de, öyleyken birbirimize pek çok şey söyleyebilir, açık seçik iletilebilecek nesneler dışında da birbirimize ilişkin pek çok şey keşfedip sezebiliriz, yeter ki iyi niyetle davranalım. En azından denemekte yarar var."
Sayfa 293 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
"Temel ilke, Türk ulusunun onurlu ve şerefli bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu, ancak tam bağımsız olmakla sağlanabilir. Ne denli zengin ve gönençli olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak durumunda kalmaktan kendini kurtaramaz." Mustafa Kemal Atatürk
Çınar yayınlarıKitabı okudu
Bırak gitsin beyhudee duaları Boş yere akıtma gözyaşlarını Ve içip yâd edelim en güzel anıları Unutalım bütün kaygıları Bizi korkularla, dehşetlerle tehdit edenler Kendi hayal ettikleri günahlardan korkarlar Gece gündüz diken üstündeler Ölülerin intikamından sakınırlar Daha dün gece karnım şarapla doluydu, kalbim neşeyle Sabah olunca karşılaştım
Çevre, yalnızca insanları yöneten yabancı bir güç olarak değil, aynı zamanda, onların yargıcı olarak da egemendir. İnsandan ayrılan toplumsal güç, onu şimdi anonim yargı gücü olarak yakalamaktadır, çevredeki insanlar, bu gücün tehditkâr temsilcileri durumundadır. Sartre şöyle diyor: "Ilke olarak, başkası, bana bakan kimsedir... imkânlarımın saklı ölümü... görülmüşlüğüm, beni böylece, benim olmayan bir özgürlüğe karşı koyamayacak bir varlık olarak oluşturur." Üstün durumdaki başkasının yargılayan bakışlarında, insan kendi bağımsızlığını kaybetmektedir.
Reklam
Yabancılardan insaf ve iyilik dilenmek gibi bir ilke yoktur. Türk ulusu, Türk ilinin gelecek çocukları bunu bir an olsun akıllarından çıkamamalıdır.
ÖZGÜRLÜK HER İKLİMDE YETİŞMEZ
Özgürlük, her iklimde yetişen bir meyve değildir, her halkın ona erişmesine imkân yoktur. Montesquieu tarafından oluşturulan bu ilke üzerine ne kadar düşünülürse o kadar doğru olduğu anlaşılır. Tartışılmaya başlandığındaysa ona yeni kanıtlarla daha fazla doğrulanma şansı verilir.
İnsanoğlu her zaman ütopyacı bir varlık olmuştur!!!
Devrim rüyası görenler, bütün bunların altında bir çırpıda ele geçirilip hepsini dönüştürecek tek bir güç ya da ilke olduğunu sanıyorlardı. Bu, zihnin doğal bir hastalığıydı; bütün bunların altında aslında hiçbir şey bulunmadığını, imparatorun çıplak olduğunu kabullenmek ne kadar zordu! Böylesi bir düşünceyle karşılaşan zihnin başı döner, dengesini korumak için nihai bir temele sarılırdı.
var olmanın tanrısal çeşitliliğini tek bir paydaya bağlamaya kalkışmak, sırf bilek gücüyle dayatılmış bir ilke marifetiyle insanlığı iyi ve kötü diye, Tanrı'dan korkanlar ve sapkınlar diye, devlete itaat edenler ve devlet düşmanları diye, siyah ya da beyaz olarak bölmeye kalkışmak çok bayağı, çok gereksiz bir çabadır!
Sayfa 18 - Can YayınlarıKitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.