Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
BİLGİ FELSEFESİ Felsefenin, insan bilgisinin kaynağını, sınırlarını, geçerliliğini ele alan dalına bilgi felsefesi denir. O, belli bir bilgi türünü değil de, bilen özne ile bilinen obje arasındaki ilişki ile ortaya konulan bilgi sürecini genel olarak ele alır; bu sürece giren tüm öğeleri inceler. İnsanın sahip olduğu akıl, sezgi gibi
Sahip olmak ya da olmak 4
Bir din, insanı doğru yönde davranmaya yöneltebiliyorsa, bir sürü doktrin ve ideoloji yığınından daha yararlıdır. Temel dinsel davranış biçimimiz, karakter yapımızın bir belirişi olarak da de- ğerlendirilebilir. Çünkü biz, yücelttiğimiz değerlere bağlıyızdır ve bizim davranışımıza yön veren, bu yüceltilen şeylerdir. Bi- reyler çoğu kez toplumda
Reklam
Sahip olmak ya da olmak 3
Sahip olmak" şeylere, nesnelere ilişkindir ve bunları görüp, tutmak ve de tanımlamak kolaydır. "Olmak" ise, yaşantılara ve bazı içsel süreçlere dayandığı için, dile gelmesi, tanımlanması- zor ve hatta imkânsızdır. Kişilik dediğimiz, dışa vuran yanları- mızı, yani taşıdığımız maskeleri tanımlamak mümkündür. Çün- kü bu, dışlaşmış bir
Fedakarlık
Gençlerin unutmaması gereken önemli bir ilke var: Gelecekte istediğimiz bir amaç, bir vizyon uğruna şimdi elde edebileceğimiz rahatlık ve hazdan vazgeçebilmeliyiz. Şimdiki rahatından fedakârlık yapamayanlar anlamlı, coşkulu ve güçlü bir gelecek için uğraş veremez. -Doğan Cüceloğlu
Sayfa 180 - Doğan CüceloğluKitabı okuyor
Sahip Olmak yada olmak 2
→"Sahip olmak" kökenli davranış biçimi mülkiyet ve kazanç temellerine bağlı olduğu için, iktidara ulaşmak, hatta ona bağım- lı olmak tutkusundadır. Bir canlının egemenlik altına alınıp, de- netlenebilmesi ise, onun isteklerini kıracak bir şiddet kullanıl- masını gerektirir. Özel mülkiyet de, mallarımızı bizden almak isteyenlere karşı
Yöntemleri bakımından ele alındıklarında da bilimlerle felsefe arasında bazı ortak yönlerin bulunması yanında önemli ayrılıkların olduğu söylenebilir. Bilimler ve felsefe, evrene akılcı ve "refleksif" bir düşünce yöntemiyle yaklaşmak bakımından birbiriyle birleşirler. Bu yöntemde her ikisi de soyutlamalara ve genellemelere dayanan kavramlar kullanırlar ve ilke veya yasalara erişmek isterler. Ancak bu yöntem, bilimlerde özel teknik ve usuller biçiminde kendini gösterdiği halde, felsefede sınırları hayli belirsiz bir akıl yü rütmeler zinciri olarak ortaya çıkar. Başka deyişle, bilimlerde, insanın nasıl bilim yapabileceğinin öğretilebilir bir şey olmasına karşılık, nasıl felsefe yapılabileceğinin el kitaplarında ortaya konabilecek "standart normları" veya yöntemleri yoktur.
Reklam
Efendimizi (Sav) nasıl sevmeliyiz?
Eğer "vusülsüzlüğümüz usülsüzlüğümüzden" kaynaklanıyorsa, yani hedefe varamamamızın en önemli sebebi usûlün olmayışı ya da bu noktadaki eksikliklerimiz ise yapılması lazım olan şey, sevginin usûlünü de belirlemektir. Efendimiz'i (sas) sevmek, hiçbir şeyi O'nun kadar sevmemekle mümkündür. Bu ilke çok önemli olduğu için biz de en başa bunu aldık. Çünkü Efendimiz'i (sas) sadece sevmemiz yetmez, Allah (cc) dışında hiçbir şeyi O'nun kadar sevmemek, tabir-i caizse sevgide O'nu rakipsiz kılmak şarttır.
223 syf.
·
Puan vermedi
“Konuşmak istiyorum” dedi. Konuştu. Onu dileyin. Okuyun. Anlatın. Yaşatın! Bir insanın kelimeleri içinde tutması, nefesini yağlı urgan yerine koyması o kadar zor ki... Boğazınıza bir şey asıllıdır, yumru hissedersiniz ama nefes alamazsınız, boğuluyorum dersiniz ama bunu fiziksel anlatamazsınız. Zordur hem arkada durmak hem de arkada gölge
Konuşmak İstiyorum
Konuşmak İstiyorumDomitila Chúngara · Belge Yayınları · 19861 okunma
Tinin işi, geneli, özsel olanı kavramaktır. Doğrusuna uygun kavranmış genellik tözdür, özlüktür (Wesenheit), doğru olarak varolandır. Örneğin kölenin bu anlamdaki genelliği insanlığıdır: burada tikellik genelliğin içinde erir. Eğer bir halkta düşünceler, örneğin Atmalılarda olduğu gibi tikelliği kaldırmaya yönelirse, düşünce halkın tikel ilkesinin artık önemli olmadığı, özünü yitirdiği sonucuna varırsa, bu durumda o halk artık varolamaz: yeni bir ilke doğmuştur. Dünya-tarihi böylece başka bir halka geçer. Tarihte ilkeler halk-tinleri olarak vardır.
Bilim ve Akıl
Atatürk, tüm yaşam için, her şey için, en gerçek yol gösterici olarak bilimi kabul etmiştir Bilim en gerçek yol gösterici olarak seçilince, pozitivist bir yaklaşım ortaya çıkmaktadır. Bilim temel alınınca, dine dayalı eski devlet düzeni reddediliyor ve akla dayalı bir cumhuriyet rejimi benimseniyordu. Atatürk'ün akılcılığı sadece devlet
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.