ilkel insana dünya tutarsız gelmiyordu. Onun dünyasında herhangi bir uyumsuzluk yoktu; fikirler çatışmıyordu; iyilikle kötülük arasında bir düşmanlık yoktu. Yalnızca kalbinde evet veya hayır diyen bir duygu vardı. İlkel insan dürtüleriyle hareket ediyordu. O aklına geleni yapıyor, kasları elverdiğince düşündüklerini gerçekleştirmeye çalışıyor, hiç yargılamıyor ve dürtülerini neredeyse hiç denetim altına almıyordu. Dolayısıyla tanrılar da dürtüleriyle hareket eden varlıklardı. İndra gelir ve iblisleri darmadağın ederdi. Yehova kimsenin bilmediği ve sormadığı nedenlerden ötürü birinden hoşlanırken öbüründen hoşlanmazdı.
Sevgi bu şekilde ve bu ilk safhada (örgensel evrede) objeye karşı alınan tavırda, nefretten zor ayırt edilir. Sevginin nefretin karşıtı haline gelmesi, ancak üreme organının organizasyonu sağlandıktan sonra olur. Nefret, objelerle bağıntısı bakımından sevgiden daha eskidir. Nefret, karşı konulmaz uyarıcısıyla birlikte, narsistik egonun dış dünyanın ilkel yadsınmasından kaynaklanır. Objelerin neden olduğu hazsızlığa verilen tepkinin bir ifadesi olarak, kendini korumacı içgüdülerle her zaman yakın bir ilişki içindedir; öyle ki cinsel ve ego içgüdüler sevgi ve nefret olarak tekrarlanan bir antitez geliştirebilir rahatlıkla. Sadist-anal organizasyon aşamasında olduğu gibi, ego içgüdüleri cinsel fonksiyona hükmettiğinde, nefret niteliklerini içgüdüselliği hedef alarak açığa vurur.
Reklam
Freud saldırganlığın “ölüm içgüdüsü” denilen şeyin dış dünyaya doğru yeniden yönlendirilmesinden kaynaklandığını düşünüyordu. Freud'un “ölüm içgüdüsü” kavramını, Melanie Klein haricinde çok az analist kabul etmiştir, ancak Freud insan güdüsüyle alakalı herhangi bir değerlendirmenin merkezinde yer alacak kadar önemli olduğundan, konuyla alakalı ne demek istediğini kısaca açıklamak gerekir.Freud saldırganlığı aslında, cinsel içgüdünün sadistçe bir yönü, cinsel objeye hükmetmenin veya hâkim olmanın ilkel bir yolu olarak görüyordu.
Ben de ilkel olabilirim
Samimiyetsizlik ilkel toplumların bilmediği bir davranış biçimidir.
"Geçici düzenler köpükler gibi uçar gider," "Aynen öyle, köpükler gibi, geçici. İnsanın bu dünyadaki bütün çalışması köpükten öte bir şey değil. İnsan kendine faydası olacak hayvanları evcilleştirip düşmanca davrananları yok etti, toprağın yabani bitki örtüsünü temizledi. Ama sorıra insan yok oldu ve ilkel hayat geri dönüp onun elleriyle yaptığı her şeyi sildi süpürdü. Arazileri orman oldu, tarlaları yabani otlarla doldu, sürülerini yırtıcı hayvanlar yedi. Baksanıza Cliff House sahilini bile kurtlar basıyor."
Sayfa 10 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Ortakyaşam İlişkisi
Herkes kendi benliğinin ulaştığı olgunluk derecesine eşit olgunlukta birini bulur. Gerçi bazen görünürde kişilerden biri çocuksu ve ilkel davranışlarda bulunurken diğeri sağduyuyu temsil eder, ama sağduyuyu temsil eden kişi aslında kendi içindeki çocuğa yabancılaşmıştır ve onu karşısındaki insanda sever. Bir başka deyişle, aslında kendini sever. Çocuksu davranan taraf ise vaktiyle ana-babasından alamadıklarını şimdi alma çabasındadır. Bunu gerçekleştiremediği gibi, kendisine saygısını da yitirir. Üstelik, kendisine karşı ana ya da baba rolünü üstlenen kişinin egemenliğine teslim olur. Gerçekte onun da baba ya da ana rolü oynayan bir çocuk olduğunu ve kendi bağımlılığına dolaylı yoldan doyum aramakta olduğunu göremez.
Reklam
200 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Pazartesi hapşırmayın, çarşamba doğmayın, öldürdüğünüze dokunmayın!
“Bir korkuya neden sığınır insan, neden onu içinde besler ve büyütür?” Batıl inançlarınız var mı? Çoğumuzun cevabı evet olsa da, “hadi canım, öyle şey olur mu,” diyenlerin sesini de duyar gibiyim. Ama şu bir gerçek ki gün içerisinde batıl olup olmadığına dikkat etmeksizin birçoğunu uygularken buluyoruz kendimizi. “Doğum gününde mum üflemek
Orta Çağ Avrupa’sında Batıl İnançlar
Orta Çağ Avrupa’sında Batıl İnançlarGülnur Özer · Selenge Yayınları · 20238 okunma
Geç kaldığımız bir zamanda bunu tam olarak anlayacağız
İnsanlık bence canlılar arasında gerisin geri gitmeyi becerebilen tek tür. İmkan ve teknoloji bu kadar gelişsin ama insan hala yaşadığı şu tek alanı -en azından şimdilik böyle olduğunu biliyoruz ki bunun bir önemi yok- böylesine bozmaktan çekinmesin. Yahu hayvanlar bile -ne yazık ki 'bile' demek zorundayım- bu konuda insanlardan daha önde. En azından yaşadıkları alanları, ekolojik sisteme zarar vermeden bir denge ile sürdürebiliyorlar. Aslında aşağı gördüğümüz türlerden maalesef 21. Yüzyılda daha ilkel bir durumdayız.
Pueblo Yerlileri gerçekçi bir havayla benim Ayı Totemine ait olduğumu -bir başka deyişle, ayı olduğumu- söylemişlerdi, çünkü ben merdivenden inerken bir insan gibi vücudum öne dönük inmiyordum, bir ayı gibi merdiveni ellerimle tutarak iniyordum. Eğer bir Avrupalı benim bir ayının mizacına sahip olduğumu söylese aynı kapıya çıkar, ama anlamı biraz değişiktir. İlkel topluluklarda karşılaştığımızda çok yadırgadığımız yaban ruhu kavramı, bizde, diğer bir çok şeyde de olduğu gibi, mecaza dönüşmüştür. Eğer benzetmelerimizi somut biçimleriyle ele alırsak ilkel bakış açısına geri döneriz.
Mucizeler araçların ilkel olduğu devirlerde olurdu. Bugün ise insan için uçmak bile mucize değil!
Reklam
Kızılgöz o kış, son karısını taciz ve sürekli dayakla öldürdü. Uzak atalarının zamanından ileri gidememiş, ilkel biri olduğunu söyleyip duruyorum ya, aslında bu olay daha da beterdi, çünkü daha aşağı seviyede olan hayvanlar bile dişilerine böyle kötü davranmaz, onları öldürmez. Bu açıdan baktığımda atalarının zamanından beri ilerleme kaydedememiş olmasına rağmen Kızılgöz'ü insanoğlunun habercisi olarak görüyorum çünkü sadece insan türünün erkeği dişisini öldürür.
İlkellerin narsisizminin bir kanıtı olarak ele alırsak, insanların dünyayı anlayışlarının çeşitli gelişme evrelerini bireylerin libidosunun gelişme evreleriyle karşılaştırmaya girişebiliriz. O zaman animistik evrenin, gerek zaman gerekse içerik açısından, narsisizme denk düştüğünü görürüz; dinsel evre, baba ve anneye baş eğmenin anlattığı nesne bulma evresine denk düşer; bilimsel evreyse, zevk ilkesiyle ilişkisini keserek ve kendini gerçekliğe uyumlulaştırarak nesnesini dış dünyada arayan bireyin olgunluk durumuna tümüyle denk düşer. ... O halde, insanlığın kurmayı başardığı ilk dünya görüşü olan animizm psikolojik bir anlayıştı. Onu kurmak için herhangi bir bilime gerek yoktu; çünkü bilim, dünyayı bilmediğimizi ve onu bilmemiz için gerekli olan araçları aramamız gerektiğini anladıktan sonra ortaya çıkar. Halbuki animizm ilkel insana doğal ve açık geliyordu; dünyayı oluşturan şeylerin tümüyle insan gibi davrandığını, kendi özel deneyimiyle anlıyordu. O halde ilkel insanın kendi ruhunun kuruluşundaki ilişkileri dış dünyaya aktarmış olması kolayca açıklanabilir.
Sayfa 112
194 syf.
10/10 puan verdi
Kılıç, büyü, fantezi yazıları
Bu seriyi okurken kapılıp gidiyorum her defasında. İçine çekiyor. Unutulmuş zamanlarda, teknolojinin ne olduğu bile bilinmeyen, ilkel ama kaliteli insanların olduğu, büyücüsünden şeytanına, hilkat garibelerinden adını sanını bile duymadığınız yaratıklara her şeyin karşınıza çıkabileceği bir dünya burası! Conan hayatına Belit olmadan devam etmek
Samimiyetsizlik uygarlıkla gelişmiştir. Çünkü uygarlıkla birlikte diplomasi de gelişmiş, çalınacak şeylerin sayısı da artmıştır. İlkel insanlarda mülkiyet geliştikçe hırsızlık ve yalan da başlar.
Yaşamın ve Kozmik Resmin Grafiği
Varoluş mücadelesinde vereceği tepkide çocuk hayata kendiyle birlikte gelen tüm ruhsal olanakları kullanacaktır; çocukluğun ilk günlerinde üzerinde hissettiği baskı, yaşama karşı tavrın şekillendirecek ve ilkel bir düzeyde dünya görüşünü ve kozmik felsefesini belirleyecektir.
Sayfa 93 - Lilith YayıneviKitabı okuyor
Resim