Ne kağıt yeter ne kalem ,
Mesut sanmam için kendimi .
Bunların hepsi… hepsi fasafiso .
Ne takayım,ne tekneyim.
Öyle bir yerde olmalıyım,
Öyle bir yerde olmalıyım ki ,
Ne karpuz kabuğu gibi ,
Ne ışık ,ne sis ,ne buğu gibi …
İnsan gibi .
Kadın ne sanat, ne siyaset, ne iş, ne sosyal çevrede barınabilir ve geriye yalnızca bir erkeğin uzantısı olarak ev kadınlığına hapsolmak kalır. Ki bu durumda da yine aşağılanmaktan kurtulamaz. Ve çok acıdır ki şu soru pek az akla gelir: “Peki ama hırsızın hiç mi suçu yok?"
Cinsel kimliği hep beyan halinde olan erkeklerin dünyasına girmeye çalışan kadın, ya cinselliğini pasaport gibi kullanarak yükselecek, ya engellenecek ve her şeye hak ettiğinden daha az, daha geç ulaşacak ya da vazgeçip evine kapanacaktır.
Bugün günlerden başka bir gün .Her şeyin olabileceği ve her türlü “sorunla” karşılaşabileceğim ve bu sorunu içimde büyütüp kolayca sindiremeyeceğim bir gün. Düşünüyorum , lakin mantığımdan ziyade akıl süzgecimden geçiremeyeceğim çapta olaylara tanık oluyorum .Gelinen şu yüzyılda bu tür sorunlara tanık olmak aslında üstüme düşen yükün ve aldığım mesajın çok daha derin ve daha fazla efor istediğini anlıyorum .”Empati” eyleminin insanlığa bahşedilen çok özel bir duyumsama olduğunu anlamanızı isterim…