İlmihal konularına baktıkça bir kez daha Elhamdulillah Müslümanım diyorum. Aklıma dahi gelmeyen onlarca konu hakkında hükümlerin olması, dinimin beni benden çok düşünüp koruma altına alması özel hissettiriyor ..
Bugün Müslümanlar arasında görülen yanlış bir eğilim, ilmihal kitaplarında yazılı temel bilgilerden bi­le mahrum haldeyken derin fıkıh tartışmalarına gir­ mekten çekinmemeleridir. Oysa her gün bir paragrafı­nı okuyacağı bir ilmihal kitabından öğrendiklerini uy­gulamaya aktarmak daha anlamlı bir seçim olurdu. Ama Müslümanların arasında kaç kişi "büyük" işlerini bırakıp küçümsemeden ilmihal okumaya talip acaba?
Reklam
"Sende Allah'ın sevdiği iki haslet vardır; bunlardan biri hilim, diğeri de teennidir." (Müslim) buyurmuştur. İbnü'l Esir'e göre bu hadisteki hilim "akıl", teenni de "kararlılık", "ağır başlılık" anlamına gelir.
6.cilt
1393. Ebû Hureyre radıyallâhu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Bir kimseye bildiği bir konu sorulduğunda cevap vermezse, kıyamet gününde ağzına ateşten bir gem vurulur." Tirmizî, ilim 3. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, İlim 9; İbni Mâce, Mukaddime 24. Açıklamalar İlim bölümünün
Ameli Tavsiye: Dînî meseleleri, inandığı ve bunun neticesi olarak icra ettiği fiillerin doğruluğunu tayin edecek derecede, yani muhtasar bir sûrette elde etmeyi Allah bütün kullarına farz-ı ayn kılmıştır. Bundan dolayı evveliyetle sağlam bir "akaid" ve "ilmihal bilgisi"ne sahip olunmalıdır. Buna ilâveten lisan ve yazı itibariyle "Osmanlıca" öğrenmek de hayati bir zarûrettir. Bozuk Türkçeyle yazılmış kitapları boykot edip, asâletsiz, yabancı moda kelimeleri kullanmamak husûsunda bir hassasiyet ve dirâyet göstermek ise şahsiyetli olmanın belli başlı lâzımelerindendir. Böyle yapılmadığı takdirde fikri muhteva üzerine ârız olan zaaflardan kurtulmak imkânı yoktur.
6.cilt
1380.Abdullah İbni Mes'ûd radıyallâhu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Yalnız şu iki kimseye gıbta edilir: Allah'ın kendisine ihsan ettiği malı hak yolunda harcayıp tüketen kimse; Allah'ın kendisine verdiği ilimle yerli yerince hükmeden ve onu başkalarına da öğreten kimse." Buhârî, İlim 15, Zekât 5, Ahkâm 3, İ'tisâm 13, Tevhîd 45; Müslim, Müsâfirîn 268. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 24; İbni Mâce, Zühd 2. Açıklamalar Hadisimizde geçen “hased” sözü gıpta anlamına geldiği için böyle tercüme ettik. Bu hadis daha önce 545, 572, 573 ve 999 numaralarla geçmiş ve oralarda yeterli açıklamalar yapılmıştı. İlimle olan ilgisi sebebiyle burada bir kere daha getirilmiştir. Çünkü hadiste geçen “hikmet” i âlimlerimiz Kur’an ve Sünnet olarak anlamışlar ve bunların ilmine sahip olmak şeklinde yorumlamışlardır. Zira herkesin bilmesi ve öğrenmesi farz olan bilgiler vardır. Bunlar, öncelikle Kur’an ve Sünnet’ten elde edilen ve mutlaka bilinmesi gereken temel ilmihal bilgileridir. Her Müslüman ferdin bu iki temel kaynağın bütün bilgilerine sahip olması mümkün değildir. Ümmetin âlimleri bu bilgileri öğrenir, hayatlarına uygular ve başkalarına da öğretirler. Bildiklerini hayatlarına uygulamayanlar, onların doğruluğuna başkalarını inandıramaz ve etkili olamazlar. Bilgisini kendine saklayan ve başka insanlara öğretmeyenler ise Allah katında sorumlu olurlar.
Reklam
3. Murat Han, rüyasında bir zatın cenazesini kaldırmak için manevi bir emir alır. Sultan, Veziriazam Siyavuş Paşa'yı da yanına alır ve yine tebdil-i kıyafet dışarı çıkarlar. Hala gör­düğü rüyanın tesirinde olan sultan gideceği yeri iyi bilir. Seri, kararlı adımlarla Beyazıt'a çıkar, döner Vefa' ya, Zeyrek'ten aşa­ğılara
"İlmihal okuyun. Evlerinizi Müslümanlığın öğrenildiği, konuşulduğu ve yaşandığı Müslümanhaneler haline getirin. Kendinizi ve evinizi tepeden tırnağa İslam'a göre yeniden tertip etmediğiniz sürece, İslam tek millettir, diye düşünmenin anlamı kalmaz. Tek bir milletiz, tek bir gövdeyiz de neden Afganistan'da, Filistin'de, Filipinler'de ciğerimizi deştikleri halde acısını duymuyoruz, hiç düşündünüz mü?"
Can vermek acısı dünya acılarının hepsinden daha acıdır.Fakat ahiret azablarının hepsinden daha hafifdir.Mümin ruhunu teslim edeceği vakt rahmet meleklerini cennet hurilerini görüp onların zevki ile can verme acısını duymaz.Ruhu tereyağından kıl çeker gibi kolay çıkar.Nimetlere kavuşur. Her müslüman ölüme hazırlanması lazımdır.Bunun için de tevbe etmelidir.Kul hakkı altında kalmamağa dikkat etmelidir.
Peygamberliği herkese bildirmek lazımdır.Evliyalığı bildirmek vacib değildir.Hatta evliyalığı örtmek gizlemek iyidir.Çünkü peygamberlik insanları Allahu tealaya çağırmaktadır.Evliyalık ise Allahutealaya yaklaşmaktır.İnsanları çağırmak için ortaya çıkmak lazım olduğunu herkes bilir.Yaklaşmak ise gizli olur.Hiç kerameti görülmeyen veli harikalar gösteren evliyadan daha yüksek olabilir.
Reklam
Ezan-ı Muhammedî okundukta İsrafil aleyhis-selâm Sûr'u üfüre(yor) deyü ve abdeste kalkarken kabrimden kalkıyorum deyü, camiye giderken mahşer yerine gidiyorum deyü, müezzin ikamet(kamet) edip cemaat saf saf olurken bu insan(lar) mahşer yerinde yüz yirmi saf olup seksen safı bizim peygamberimizin ve kırk safı sâir peygamberlerin ümmetleri olsa gerektir deyü, imama uyduktan sonra imam Fatiha-yı şerifeyi okurken sağımda Cennet, solumda Cehennem, ensemde Azrail, karşımda Beytullah, önümde kabir, ayağım altında Sırat, acaba benim sualim âsan (kolay) olur mu, ettiğim ibadet ahirette başıma tac ve yanıma yoldaş ve kabrimde çerağ olur mu, yoksa kabul olmayıp eski bez gibi yüzüme vurulur mu deyü tefekkür etmek gerek.
Ve dahi Hazreti Âdem aleyhi's-selâm zürriyetindenim ( ve Hazreti İbrahim aleyhi's-selâm milletindenim) ve âhir zaman peygamberi Muhammed aleyhi's-selâtü ve's-selâm dinindenim ve ümmetindenim. Elhamdülillah, itikatta mezhebim Ehl-i sünnet ve'l-cemaat. Ehl-i sünnet ve'l-cemaat demenin manâsı, Resûlüllah'ın ashabı ve cemaatı her ne itikat üzere oldular ise ben dahi ol itikat üzere oldum demektir. Amelde mezhebim İmam-ı Azam Ebu Hanife; ben İmam-ı Azam'ı imam edindim ve onun Kitabullah'tan ve hadis-i şeriften anlayıp çıkardığı meseleleri kabul ettim ve onun sözüyle ameli ihtiyar ettim. "Lâ ilâhe illallah" demenin mâna-yı şerifi oldur ki ibadete lâyık ve müstahak bir zat yoktur, ancak Allahu azimuş'-şan vardır. Ve birdir, şeriki(ortağı) ve nazîri (benzeri) yoktur, mekândan münezzehtir. Muhammedun resûlüllah" demenin mânası oldur ki âhir zaman peygamberi Muhammed aleyhis'selâm Allahu azimuş'-şan'ın kuludur ve hem resûlüdür. Biz dahi O'nun ümmetiyiz, elhamdülillâh.
...kapitalizmin ilmihâl kitapları olan kişisel gelişim kitaplarını toplamaya başladım.
Her sanat eserinin, onu meydana getiren sanatkârın hayata bakışının izlerini taşıyacağı açıktır ve bu zaten doğaldır. O halde sanat hakkında mutlak olarak iyidir ya da kötüdür denilemez. Yalnızca sanatın türü ve vücuda getirilen sanat eseri hakkında bir yargıya varılabilir.
Hayat sınavlar ile dolu…
Çünkü sıkıntıya göğüs germek, acıya ve kedere karşı sabır göstermek, şartlar ne derece kötü olursa olsun Allah’a olan inanç ve güveni yitirmemek müslümanın temel karakteri ve ilkesi olmalıdır.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.