Birisi bizim için gerçekten çok değerliyse, bunu ondan sanki bir suçmuş gibi gizlemeliyiz. Bu elbette pek sevindirici değildir, ama doğrudur. Bırakın insanları, köpekler bile büyük dostluklara katlanamazlar.
Ağlayacak zannettim
Ağlasaydı ben de ağlayacaktım
Ama o gülmeye başladı
Kahkahalarla gülmeye
‘Umutsuzluğunu’ güldü önce,
‘Korkularını’ güldü,
sonra ‘benimle ne yapacağını bilmediğini’ güldü.
Ben de ‘bilmediğimi’ sustum bir süre.
Peşinden de ‘seni seviyorum’ u sustum.
Gözleriyle, ne yapıyoruz biz, diye yazdı gözlerime,
Sıkıca yumdum gözlerimi.
Açtığımda ayaktaydı.
Ben de kalktım.
Konuşmadan yan yana yürüdük.
Yolun sonuna geldiğimizde, “Kahven var mı?” Dedim. Varmış. İçtik. Huzurla baktık ara sıra birbirimize, sıklıkla da bardaklara. Uzun süredir ilk kez canım bu kadar az yanıyordu. Kahve hiç bitmesin isterdim. Ama bitti. Az önce yakaladığım huzura sarılarak usulca doğruldum. Kapıda bir kez daha “Seni seviyorum,” dedim.
O da “Hoşça kal” dedı. Ya da güle güle. En çok o an aşıktım ona. O kadar aşıktım ki giderken ne dediğini bile tam olarak duyamadım.
Bitmiyor, sadece bazen belki güneşli bir günde veya kalabalık bir gecede geçtiğini sanıyorsun ama geçmiyor esasında. Alışıyorsun zamanla. Asla bitmiyor.