Tammat
Batıniler, korkunç ve batıl inançlarıyla şeriatın sağlam temellerini sarsmaya kalkıştılar. Şeriatın zahir hükümlerini tevil ederek şeriatın tümünü kendi uydurmaları üzerine bina etmeye yeltenmişlerdir ki, bunu biz, "El-Müstehzir adlı kitabımızda belirtmişizdir. Şu ayet-i kerime üzerindeki tevillerini, "Tammat" ehlinden olan Batıni'lerin saçmalarına bir örnek verebiliriz: اذْهَبْ إِلَى فِرْعَوْنَ إِنَّهُ طَغَى. "(Ey Mûsa) Haydi Firavun'a git; çünkü o gerçekten azdı." (Naziat: 17) Bu Batınfler, ayette geçen "Firavun” sözünü, zalim bir kına kabul etmezler; onu, insana saldıran zalim kalb kabul ederles
Perşembe gecesi: Ebû Hüreyre, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'den rivâyet ediyor: مَنْ صَلَّى لَيْلَةَ الْخَمِيسِ مَا بَيْنَ الْمَغْرِبِ وَالْعِشَاءِ رَكْعَتَيْنِ يَقْرَأُ فِي كُلِّ رَكْعَةٍ فَائِحَةَ الْكِتَابِ وَأَيَةَ الْكُرْسِيِّ خَمْسَ مَرَّاتٍ وَقُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ خَمْسَ مَرَّاتٍ وَالْمُعْوَذَتَيْنِ خَمْسَ مَرَّاتٍ فَإِذَا فَرَغَ مِنْ صَلَاتِهِ اسْتَغْفَرَ اللَّهَ تَعَالَى خَمْسَ عَشْرَةَ مَرَّةً وَجَعَلَ ثَوَابَهُ لِوَالِدَيْهِ فَقَدْ أَدْى حَقٌّ وَالِدَيْهِ عَلَيْهِ وَإِنْ كَانَ عَاقًّا لَهُمَا وَأَعْطَاهُ اللَّهُ تَعَالَى مَا يُعْطِي الصَّدِّيقِينَ وَالشُّهَدَاءَ "Perşembe gecesi akşam ile yatsı arası iki rekât namaz kılıp her rekâtında Fâtiha, Ayet-el Kürsi ve Muavvizeteyni beş kere okur ve namazdan sonra on kere istiğfar eder sevabını anne ve babasına bağışlarsa, onlara âsi olsa da haklarını ödemi, sıddîk ve şehîdler mertebesine yükselmiş olur." buyurdu.
Reklam
5-Perşembe: İbn Abbas'dan, Peygamber Efendimiz (s.a.v.): من على يوم الخميسي بين الظهر والعطر ركعتين يقرأ في الأولى فاتحة الكتاب وآية الكرسي مائة مرة، وفي الثانية فاتحة الكتاب F_{3} هُوَ اللهُ أَحَدُ مِائَةَ مَرَّةٍ، وَيُضلي على محمد ساعة مرة، أعطاهُ الله ثَوَابَ مَنْ صَامَ رَجَبٌ وَشَعْبَانَ وَرَمَضَانَ، وَكَانَ لَهُ مِنَ الثَّوابِ مِثْلَ حَاجَ الْبَيْتِ، وَكَتَبَ لَهُ بِعَدَدِ كُلِّ مَنْ أَمَنَ بِاللَّهِ سُبْحَانَهُ وَتَوَكَّلْ عَلَيْهِ حَسَنَةٌ "Perşembe günü öğle ile ikindi arasında birinci rekâtta yüz Fâtiha, yüz Ayet-el Kürsi İkinci rekâtta yüz Fâtiha ve yüz İhlâs okuyarak iki rekât namaz kılan ve bundan sonra yüz salavat getirene Allâhu Teâlâ Recep,Şaban ve Ramazan ayı oruç tutanların sevâbını verir. Ayrıca bir hac sevabıyla Allah'a îmân edenlerin sayısınca sevâb alır." buyurmuştur.
Sad İbni İbrahim El-Zühriye¹¹ soruldu: - Medine'de en büyük fakih kimdir? Cevap verdi: - Allahdan en çok korkandır. Sad bu sözü ile, fikhın semere ve neticelerine işaret etmiş- tir. Takvå, fetva meseleleri ile hükümleri bilmek değil, båtın ilimleri kavrayıp yaşamaktır
Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v.): قَلْبُ الْمُؤْمِنِ بَيْنَ أَصْبُعَيْنِ مِنْ أَصَابِعِ الرَّحْمَنِ» "Mü'minin kalbi, Rahmân olan Allâhu Teâlânın iki parmağı arasındadır." buyurduğu bu hadîsten, gerçek mânâsının murâd olmadığı akıl ile bilinir. Çünkü biz, kalbin etrafında parmak görmüyoruz. Anladık ki bundan gâye parmağın sırrı ve gizli rûhu olan kudrettir. Kudretten el kinâyesi, iktidarı el daha iyi ifade ettiği içindir. Yine bu kabîlden iktidardan kinâye olarak Allâhu Teâlâ: إِنَّمَا قَوْلُنَا لِشَيْءٍ إِذَا أَرَدْنَاهُ أَنْ تَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ "Bir şeyin olmasını dilediğimiz vakit ona ol deriz, o da olur." (Nahl sûresi, 16/40) buyurmuştur ki, bu âyet-i celîlenin zâhir mânâsı mümtenîdir.
Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh r.a. anlatır: “Dedim ki: -Ey Allah’ın Rasûlü! Allah Teâlâ c.c. katında şehitlerin en değerlisi hangisidir? - Zalim bir valinin (yöneticinin) karşısına dikilip iyiliği emrederek kötülüğe engel olmaya çalışan ve bu sebeple öldürülen kişi! Eğer öldürülmezse ne kadar yaşarsa yaşasın, kalem artık onun için günah yazmaz!”
Sayfa 100Kitabı okudu
Reklam
İhya'nın Sahibi
Yıl 1058. Horasan'ın Tus şehrinde, Gazal mahallesinde yaşayan ve iplik eğirip satarak geçinen bir zat vardı. İsmi Muhammed'di. Âlimlerin sohbetinde aydınlanır, dükkânının bir köşesinde sessizce kitap okur, hüsn-i hat ile uğraşırdı. Bir oğlu oldu Muhammed'in. Adını Muhammed koydu. Zamanını bir güneş gibi aydınlatacak, ilmini imanı ile yoğurup yüreğiyle ortaya koyacaktı. O çocuk İmam-ı Gazâlî'ydi. Tam adıyla Ebû Hâmid Muhammed bin Muhammed El-Gazâlî.
العَفُو el'AFUVV Bu, günahları mahveden, masiyetlerden geçiverendir. Bu itibarla bu isim Gafur ismine yakındır. Ancak şu farkla; Gafur'dan çok mana ifade etmektedir. Çünkü Gufran, günahları örtüvermek demektir, Afv ise günahları kökünden kazımaktır.. Bir şeyi kökünden kazımak, o şeyi örtmekten daha iyidir, tabii..
الْمُنتَقِمُ el'MUNTEKİM Asilerin belini kıran, canilerin hakkından gelen, taşkınlık yapan azgınların haddini bildiren şüphesiz Ki, O'dur! Tabii bu ukubet (Ceza) faslı, onları defalarca mazur gördükten, onları uyardıktan, defalarca onlara fırsat verdikten sonradır..
Nitekim padişahlık sarraflıktan her ne kadar hayırlı ise de, sarraflık da çöpçülükten hayırlıdır. Bir kişi padişahlık etmekten aciz olursa, sarraflıktan el çekip çöpçü olmak istemesi akıl kârı değildir.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.