7.cilt
1763. Ebû Hureyre radıyallâhu anh'den rivayet edildiğine göre Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Namaz için kâmet getirilince, artık farzdan başka bir namaz kılmak yoktur." Müslim, Müsâfirîn 63, 64. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tatavvu‘ 5; Tirmizî, Salât 195; Nesâî, İmâmet 60; İbni Mâce, İkâme 103. Açıklamalar Kâmet,
7.cilt
1761. Ebû Mersed Kennâz İbni Husayn radıyallâhu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Kabirlere doğru namaz kılmayınız ve kabirler üzerine oturmayınız." Müslim, Cenâiz 97, 98. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cenâiz 73; Tirmizî, Cenâiz 57; Nesâî, Kıble 11. ... Müslümanların namaz kılarken yönelecekleri ve kıble edinecekleri tek yön Kâbe'dir. Bunun dışında bir yeri ve yönü kıble edinmek câiz değildir. Herhangi bir kabri kıble edinerek ona karşı namaz kılmak ise yasaklanmıştır. Çünkü bir kimsenin kabrini kıble edinmek o kabirde medfun bulunanı veya onun kabrini tâzim ve o kişiyi veya kabri ibadete lâyık görmek anlamına gelir. Eğer durum gerçekten böyle ise bu bir nevi küfürdür ve asla affedilmez. Kıble edinme gibi bir niyeti olmaksızın herhangi bir kabre karşı namaz kılmak da mekruhtur. Hanefîlerin ve diğer birçok ulemânın bu husustaki görüşleri kabre karşı namaz kılmanın mekruh olduğu yönündedir. İmam Şâfiî bu konuda şöyle der: "Yaratılmışlardan birinin kabrinin mescit edinilecek derecede tâzim olunmasını ben kerih görürüm. Bunun hem o kişiye hem de ondan sonra gelecek insanlara fitne olacağından korkarım." Şayet kabir ile namaz kılan kimse arasında duvar veya tahta bir bölme ya da herhangi bir engel varsa o takdirde böyle bir mekanda namaz kılmakta sakınca yoktur. Yasaklık, arada bir engel olmaksızın doğrudan doğruya kabre karşı namaz kılınmasıyla ilgilidir.
Reklam
İsnadıyla Salih ibn Ahmed ibn Hanbel'den dedi ki: Babamı (İmam Ahmed'i) işittim, Şâfiî rahimehullah'ı zikretti ve şöyle dedi: "Şâfiî, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den veya sahâbeden bir hadis geldiğinde ondan başkasına yönelmezdi. Allah teâla'nın kendisinde ilmi, fıkhı, Kur'an kıraatini ve hudû'yu (teslimiyet) toplamış olduğu bir adamdı."
Fıkhi mezhep olarak Şâfiiliği ve itikadî mezhep olarak da Eş'arîliği öğreten nizâmiyeler bu sahanın en önde gelen şahsiyetlerini yetiştirmişlerdir. Ebû İshak eş-Şîrâzî, Cüveynî, Gazâlî gibi şahsiyetler Nizâmiye'nin büyük müderrisleridir. Bunlar hem Şâfiî mezhebinin hem de Eş'arî kelâmının büyükleridirler. Eş'arîlik, Mu'tezile'ye karşı çıkmış bir mezhep olarak teorilerini Mu'tezile'ye ve felsefecilere karşı geliştirmiştir. Eş'arî doktrininin en büyük takipçisi İmam Eş'arî den sonra Bâkıllânî olmuştur. Bâkıllâní'nin görüşleri de İmâmü'l-Haremeyn el-Cüveynî tarafindan geliştirilmiştir. Cüveyni den sonra bayrağı Gazâlî devralmıştır. Gazâlî sadece Eş'arî kelâmını devam ettirmekle kalmamış, Eş'arîliğin nihaî zaferini de temin etmiştir.
Sayfa 289Kitabı okudu
Ben gördüm ve bildim ki, İmam Şâmil'den, Bediüzzaman Said Nursi'ye, İmâm'ı Azam'dan İmam-ı Şafii'ye, Buhârî'den İmam Hanbelî'ye dek olan bu şahsiyetleri biz dinî bilgilerinden dolayı tanımıyoruz. Tarihe kazınmalarının sebebi bilgilerinin zeminindeki güçlü karakterleri. İmam Buhârînin Buhara padişahının çocuklarına özel ders vermeyi reddettiği için sürgün edilmesi, İmâm'ı Azam ve Hanbeli'nin Emevî halifesinin halka dayattığı Mutezile itikadını onaylamamaları, bu sebepten zindana atılmaları... Nice eğip bükenler silinip gitti ama tarih onları bize taşıdı. "Ne istiyorsa onu deseydin, değdi mi bütün kariyerini harcadığına? Şimdi bir de zindan hükmü giydiğin için apoletlerin de sökülecek üç kuruşa muhtaç kalacaksın. Herkes arkandan atıp tutacak, itibarını kaybedeceksin." demiş midir anneleri? Kıymetli anneleri öyle günü kurtarma derdinde "aman elimi suya sabuna değdirmeyeyim" eğitimi vermiş olsalardı, hiç yaşanmamış beş bin olayın içtihadını yapan, sabahlara kadar uzun teravih namazları kılan bir İmâm'ı Azam yetişir miydi?
Said Nursi'nin her suale cevabı varmış(mış).
HER SUALE CEVAP VERMEK, HİÇ KİMSEYE SORU SORMAMAK Sormaz ki bilsin, sorsa bilirdi. Bilmez ki sorsun, bilse sorardı. Atasözü "Herhangi ilme sorulan suale bila-tereddüd derhal cevap verirdi."(1) "Sorulacak suallere cevap vermeye hazır bulunduğu gibi kimseye sual sormayacağını da beyan ederek bu kararda yirmi sene sebat
Sayfa 56 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
Reklam
SAHABE'NİN İCMASINDA HİLAFETİN FARZİYETİ
Sahabe RadiyAllahu Anhum Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in vefatından hemen sonra bir halifenin seçilmesinin gereği üzerine icma etmişlerdir. Sahabe icması Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali RadiyAllahu Anhum'a yapılan biatlarla da tekerrür etmiştir. Nitekim Sahabe'nin bu icmasındaki kesinlik şu olayla da teyit edilmiştir:
Sayfa 47 - Köklü değişim yayıncılıkKitabı okudu
Hårünürreşid'den sonra hilafete geçen oğlu Memün zamanında Kudüs'te yaşanan depremde Mescid-i Aksa'da bulunan dini yapılar tekrar zarar gördü. Halife Memûn bizzat ilgilenerek Kubbetü's-sahre dâhil olmak üzere birçok yapıyı onardı Kudüs'te gerçekleştirilen bu tamir faaliyetleri sayesinde aralarında Şafii mezhebinin kurucusu İmam Muhammed b. İdris eş-Şafii'nin de bulunduğu birçok âlim Mescid-i Aksa'ya ziyarette bulundular
155-“Sizi kesinlikle sınayacağız” size hallerinizi deneyen, belaya sabrediyor musunuz ve kazaya razı oluyor musunuz diye sizi imtihan eden biri gibi sınayacağız. “Biraz korkudan biraz da açlıktan” yani bunlardan az bir miktar demektir, bunun azlığı; onlara hafiflik vermek ve rahmetinin onlardan ayrılmayacağını göstermek için esirgediği şeye nisbetle az olmasındandır, ya da kendilerine inat edenlerin ahirette başlarına geleceklere nispetle az olmasındandır. Bunu haber vermesi de kendilerini bunlara hazırlamaları içindir. “Ve naksın minel emval (biraz da mallardan, canlardan ve mahsullerden eksiltme ile)” bu da şey'e ya da havfe atıftır. İmam Şafii radıyallahu teala anh'ten şöyle dediği rivayet edilmiştir: Korku Allah korkusudur, açlık ramazan orucudur, mallardan eksiltme de sadakalar ve zekatlardır. Canlardan eksiltme de hastalıklardır, mahsullerden de evlatların ölümüdür. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den de şöyle dediği rivayet edilmiştir: Bir kulun çocuğu öldüğü zaman Allah Teala meleklere: Kulumun çocuğunun ruhunu mu aldınız, der? Onlar da: Evet, derler. Onun ciğer paresini mi aldınız, der? Onlar da: Evet, derler. Allah Teala: Kulum ne dedi, der? Onlar da: Sana hamd etti ve inna lillah okudu, derler. Allah Teala da: Kulum için cennette bir ev yapın ve ona hamd evi adını koyun, der. “Sabredenleri müjdele”.
Sayfa 222 - Bakara/155.ayet tefsiri
192 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.