96 syf.
·
Not rated
Hacmi küçük olmasına rağmen, çok önemli konuları gündeme getirmektedir. Eser, genelde Dört Halife döneminden sonra meydana gelen tecdid hareketlerinin ve bu hareketleri oluşturan mücedditlerin kısa fakat, özlü bir değerlendirilmesi ve tarihçesi niteliğindedir. Ömer Bin Abdülaziz'den başlıyarak, Ebu Hanife, İmam Şafii, İmam Malik, Ahmed İbni Hanbel, İmam Gazali, İbni Teymiyye ve Şah Veliyullah Dehlevi'ye kadar uzanan bir tecdid hareketinin nasıl oluşturulduğu, bu müceddidlerin hangi güçlüklerle karşılaştıkları ve nasıl bir metod takip ettiklerini en temel noktalarıyla incelemektedir.
Rabbim, Mevdudi ye rahmet etsin…
iyi okumalar…
mezhepler tarihi hakkinda
Kitabın incelemesine geçmeden önce bazı kavramları açıklamakta fayda bulunmaktadır. Öncelikle mezhep nedir? Mezhep lügatte gidilen yol demektir. Tarikat kelimesi de gidilen yol manasına gelir. Mezhep ve tarikatın farkı şudur. Mezhepler şeriatı yani dinin esası olan kaideleri açıklamaktadır. Tarikat ise şeriat temeli üzerine kurulan ancak Allah'a
102 syf.
·
Not rated
Zahirî mezhebinin en büyük alimi İbn Hazm El-Endelüsi'dir. Kurucusu olmadığını biliyorum.
Genel anlamıyla ondan önceki İslam alimleriyle ilgili çok tartışılacak sözler söyleyen birisi... Başlarda Şafii iken sonradan zahirî olmuş. Bilinmesi ve araştırılması gereken bir İslam âlimi olduğunu düşünüyorum.
Benim kitabı okurken anladığım, İslami amel ederken yalnızca Kur'an Kerim ve Peygamberimiz (sav) in hadislerinden faydalanmamiz gerektiğini düşünen birisi...
Diğer âlimlerin ise yanilabildikleri ve bu yüzden de bizlerin yalnızca o yolu izlememiz gerektiğini savunduğunu düşünüyorum. Tabi diğer alimler gibi oda bir İslam âlimi, işte bu noktada İslam'ın ne kadarda geniş ve kapsayıcı bir din olduğu kanıtlanmış oluyor. Birbirinden zıt goruslerin aynı amaca hizmet ettiği bir gerçek...
Sayfa 48'deki bir bölümden alıntı: 61 Ebu Muhammed (İbn Hazm) (Rahimehullah) demiştir ki: Bana ulaştığına göre Ahmed bin Hanbel'e tâbi olan bazı gruplar, Bağdat'ta İmam Ahmed'in evinin önünde bulunan, İmamın oradan geçerken kafasını eğdiği dar bir yoldan geçerek geniş meydana çıkacakları zaman hâlen şöyle diyorlarmış: "kafanızı eğin, çünkü şeyh burada kafasına eğmişti." kendileri ile gökyüzü arasında bir tavan veya bir engel olmadığı halde orada kafalarını eğiyorlarmış."
Ağır bir dil, tam olarak anlamak için kelime kelime araştırmak gerekiyor.
70'den sonra İslam'ın ilk dönemlerinde yaşayan alimlerin ve diğer İslam'la ilişkili Yezid gibilerin biyografisi söyleniyor.
Okumanızı tavsiye ederim.
İyi okumalar.
Öncelikle İmam Gazâlî kimdir?
Evu Nasr el- İsmailî’den ilim tahsil etmek amacıyla Cürcân’a gitti. Beş sene sonra ders notlarıyla Tus şehrine dönmek üzere yoldayken, bir grup eşkiya yollarını kesti ve herkesin malına, parasına el koydu. Haliyle Gazâlî’ninde eşyasına el kondu. Eşyalarıyla birlikte ders notlarıda gitti. Gazali arkalarından gidip kendilerine,
-Ne olur işinize yaramayan ders notlarımı bana verin, dedi. Eşkiya reisi,
-Onlar nedir? Nasıl şeylerdir diye sorunca, Gazali,
-Onları öğrenmek için memleketimi terkettim, gurbetlere düştüm. Filan torbada bulunan kağıtlardır, dedi. Eşkiya reisi gülerek,
-Sen o şeyi bildiğini nasıl iddia ediyorsun biz onları senden alınca ilimsiz kalıyorsun, ve onları geri verdi.
Bu hadiseden sonra Gazali kendi kendine düşündü ve,
Allah teala o yol kesiciyi beni ikaz için o şekilde söyletti, dedi ve bütün notları ezberlemeye karar verdi.
İşte İmam Gazali böyle bir zât idi. Hal böyle iken kitabınının kötü olması ihtimal değil. Kitabımız 4 Cilt bu ilk kitabıydı Müslümanlık bahsi, İbadetler, Namaz,Zekat, Zikir,Kur’an okuma vs kısımları var. Bana çok şey kattı okuyun, okutun.
Yalnız şu ayrıntıları da ekleyeyim, İmam Gazali şafii mezhebinden ve bu sebepten namazla ilgili kısımlarda şafii mezhebine göre okunan dualardan da bahsetmiş ama çoğu şey bu hanefi bu şafii den diye alta not düşülmüş. Son olarak kitabın dili biraz ağır bilmediğimiz kelimeler çıkıyor ama kelime dağarcığımızı geliştirmek için çok güzel bence.
Tebe-i Tabiûn dönemi âlimlerinden olan Haris el- Muhasibi; nefsini çok hesaba çektiği için el-Muhasibi lakabıyla tanınmıştır. İmam Şafii'nin talebelerinden olan el-Muhasibi, Fıkıh, Kelam ve Tasavvuf ilimlerinde derin ve geniş bilgilere sahiptir.
Farz et ki Öldün; isimli kitabının en dikkat çeken özelliği "havf ve reca" yani korku ve ümit arasında bir dengeden bahsetmektedir. Kitapta ilk olarak; Ölüm meleğinin görünüşünden, kabir ve sorgu hayatından bahseder. Kıyamet günün; yürekleri hoplatan, saçları beyazlatan o dehşetinden bahsederek, Hesap, Sırat ve Cehennemliklerin ahvalinin ne olacağı hakkında ayet ve hadisler ışığında bilgi verir. Rabbimiz, Ümmet-i Muhammed'i Cehennem azabından korusun. Allahümme Amin...
Cehennem'den sonra ise Cennet ve Cennetliklerden bahsedilir; "Tertemiz geldiniz. Ebedi kalmak üzere girin buraya" |Zümer 73| denilir.
Son olarak; Allah (azze ve cellenin) Salih kulları için yaratmış olduğu, çeşit çeşit nimetlerinden bahsedilir, ve melekler Cennet halkına şöyle seslenecekleri nakledilir; " Ey Cennet halkı! Allah'ın size verdiği bir söz var ki henüz yerine gelmemiştir. Allah sizden kendisini ziyaret etmenizi istiyor onu ziyaret edin."buyrularak Allah'ın huzurunda kulları ve O'nun arasında perde olmaksızın Cemalini seyretmeyi bizlere ikram edeceğini bildiriyor. Sübhanallah...
Velhasıl; bu kıymetli kitabı tüm okuyuculara tavsiye eder, Kitap ile ilişkilendirdiğim Yunus Emre'nin şu dörtlüğünü sizlere takdim ederim;
"Cennet cennet dedikleri,
Birkaç köşk birkaç huri
İsteyene ver onları
Bana seni gerek seni..."
191 syf.
8/10 puan verdi
Nedir Bu Ehl-i Sünnet?
Muammer Esen'in doktora tezi olan "Ehl-i Sünnet Kavramın Oluşum ve Gelişim Süreci" başlığını taşıyan bu eser başlığının hakkını veren, bana göre başarılı bir kitap.
Esen, çalışmasını giriş ve üç bölüm halinde düzenlemiş. Giriş bölümünde Hz. Peygamber sonrası dönemin siyasi olaylarını, Emevî - Haşimi çekişmesini konu ediniyor. Birinci
