İcma Var mı?
Din, demokrasi işletilerek yaşanır ama oluşturulamaz. Din teslimiyet kurumudur ve teslimiyet sadece Allah'adır. İcma teslimiyetin sadece Allah'a olması gerektiği yolundaki temel tevhit ilkesini, hristiyani bir konsil mantığıyla parçalamaktadır.
İcma Var mı?
İcma ile ilgili en esaslı tespiti Mutezile'nin büyük imamlarından en-Nazzam (231/845) yapmıştır diye düşünmekteyiz. Nazzam'a göre, ümmetin icma kanıt değildir. Çünkü ümmetin icmaı da hatadan arınmış olamaz. Ümmet, hata, günah, fasıklık hatta irtidat üzerine de icma yapabilir. İcma, bireylerin fikirlerinin toplamadır. Tek tek hatadan arınmış olmayanların toplu halde hatasız olmaları iddia edilemez.
Reklam
İlhanlı Devleti Tarihine Genel Bir Bakış
Moğolların kalabalık bir kolunun Hülagu öncülüğünde 1256 yılında Ceyhun Nehri'ni aşıp Horasan'a girmesiyle başlayan ilerleyişi, Azerbaycan merkezli olarak İran, Irak ve Anadolu topraklarının da önemli bir kısmını kapsayan bir devletin kurulmasıyla sonuçlanmıştı. İlhanlılar olarak anılan bu devlet Yakın Doğu'nun siyasi, sosyal ve
Kamu Yararının Öne Alınması ve İstihsan
İmam Şafii istihsan hakkında özetle şöyle düşünmektedir: "Din adına fetva verecek olanlar Kur'an, sünnet, icma ve bazı yerlerde de kıyas ile fetva vereceklerdir. İstihsan veya benzeri yollarla fetva veremezler bir insan din adına fetvayı nass ile veriyorsa nassa dayanma emrini yerine getiriyor demektir. Eğer kıyasla veriyorsa içtihat etme emrini yerine getiriyor demektir. Bu iki halde de Allah'ın ve Peygamber'in emrine uymuş olur çünkü peygamberimiz Allah'a ve Resul'e itaat yanında, içtihat yapmayı da emretmiştir..."
R'ey Ehli Ne Demektir?
'Güvenilir hadis' meselesinde bir noktaya daha dikkat çekmeliyiz: Hadisçilerin 'sahih hadis' dedikleri rivayetçiler zinciri bakımından güvenilir hadistir. Ne yazık ki bu zincir konusunda da ortak bir kanaat oluşturulmamıştır. Bir hadisçinin 'çok güvenilir' bulduğu bir raviye, bir başka hadisçinin 'güvenilmez' hatta 'yalancı' dediğine sıkça rastlayabilmekteyiz. Hadisçiler lûgatindeki 'muttefekun aleyh' (üzerinde ittifak edilen) hadis tabiri ise Buhari ile Müslim'in kabul ettiği hadis anlamındadır. Buradaki ittifakın, hadisin akla ve Kur'an'a uygunluğu ile hiçbir ilgisi yoktur. Halk kitleleri bunları bilmediği için, siz, 'sahih' diye tanıtılan bir hadisi eleştirdiğinizde bu, akla ve Kur'an'a uygun bir hadise karşı çıkıyormuşsunuz gibi algılanıyor. İmamı Âzam'a ve onu izleyenlere getirilen tenkitlerin arka planında böyle bir cehalet ve istismar yatmaktadır.
R'ey Ehli Ne Demektir?
Daha çok, 'kişisel görüş' anlamında kullanılan r'ey, geleneksel kabullerin dışına çıkmak, bu kabullere ters ama yaşanan günün ihtiyaçlarına uygun görüş veya fetva demektir. Bu şekilde görüş bildirip fetva verenlere ehlü'r-rey denmiştir. R'ey ehlinin karşı çıktığı varsayılan temel kategorik değer 'güvenilmez hâdis'tir. Ancak buradaki 'güvenilmez' tabirini Ebu Hanife'nin kıstasları ile belirlemek gerekir. Geleneksel anlayışın hadisin sağlamlığını belirlemede esas aldığı 'sened' (rivayetçiler zinciri) sağlamlığı, İmamı Âzam için yeterli değildir. Büyük imam'ın belirgin niteliklerinden biri de, önüne gelen hadisin sened sağlamlığına ilaveten, hatta ondan da önce metnin yani içeriğin de sağlamlığını aramasıdır. İçerik (metin) sağlamlığının mihengi akıl ve Kur'an'dır. Senedi ne kadar sağlam olursa olsun, Ebu Hanife bir hadise itibar etmek için onun anlamının Kur'an'a ve akla aykırı olmamasını şart koşmaktadır.
Reklam
99 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.