İman, itaat edildiğinde artar, isyan edildiğinde eksilir, bilgi ile güçlenir ve bilgisizlikle zayıflar.
• İman, Allâh’ın muvaffak kılması sûretiyle gerçekleşir.
Süfyân b. Uyeyne:
“İman, söz ve ameldir” dedi. Kendisine: “Artıp eksilir mi?” diye sorulunca: “Evet!” dedi ve yerden bir şey alarak ekledi: “Şunun kadar bir şey dahi kalmayıncaya kadar eksilebilir!” Sonra şu âyeti okudu İnananların ise imanını artırmıştır“.”
• Kişi gönül rızası ile, "Filan şey filan adamdadır, eğer yoksa kâfir olayım, inkârcı olayım" diye yemin etmiş olsa, o şey bahsettiği kişide ister olsun ister olmasın bu küfre riza anlamına gelir. (O kimsenin) İmanını ve nikâhını yenilemesi lazımdır.
• (Bir kimse), "Keşke zina ve livâta helâl olsaydı da ben de işlese idim"
- " (...) İlk önce "irfan kıvamına" gelmek, bilmeyi bilici duruma gelmek yeterliliğini gerektiren durum, ilk şart hâlinde görünüyor; gerisi kar topunun yuvarlanışı gibi gider. İmân da böyle değil mi?
Tamamlanacak kader belirliliği bakımından artıp eksilmez kabul edilen kader, insanda amel mevzuu içinde ele alınınca, artıp eksilir. Netice olarak ikisi bir olsa da, hedefinin artıp eksilici olmaması bakımından giderek "imân birdir", bu "birliğin birliğe tecellisi" hâlinde "bütün nefslerin tek bir nefs olması" hâdisiyle de sabittir; diğer taraftan her nefsin bir hakikati olması yönünden ve aksiyon anlamıyla ayrı ayrıdır..."
İman,Allah'a yönelme ve O'ndan başkasından kalbi boşaltma derecesinde artar;kalbin dünyaya ve onun âfetlerine yönelme derecesinde zayıflar.Aynı şekil de iman,taat,tefekkür ve ibret ile artar;isyan,gaflet ve boş şeylere dalmakla zayıflar.