Akıcı bir kitap, insanın merakını uyandırıyor. Kitap da dikkatimi çeken iki kısım vardı. Bunlardan söz etmek istiyorum;
Birincisi anne ve babaların çocuklarını kendi egolarına hizmet etmesini tatmin verici bulmalarıydı. Dış görünüşleri, zekaları, düşünceleri, güçleri vb yönleri onları sevme düzeylerini etkiliyordu. Çocuklarını tüm yönleriyle kabul etmiyorlar. Kendi mükemmellik ölçülerine uymayan bir çocuk kusurlu görüp, dışlama eğilimi gösteriliyor. Sanki bir kusurmuş gibi ve içten içe bu kendi kusuruymuş gibi düşünülüyor.
Her insan ayrı bir mükemmelliyetle doğmuştur. Bir çocuğun anne ve babasının kafasında ki ölçüleri karşılaması veya karşılamaması onun değerinde bir değişiklik meydana getirmemeli.
İkinci kısım kadına verilen değer, Kirke adasında tek olduğun da veya Telegonos ile olduğun da denizcilerin yaklaşımı. Bir kadını tek başına olduğun da aciz görmeleri. Yanında bir erkek olduğun da ki gözlerinde ki yücelik ve korku. Ne kadar güçlü bir kadın olursa olsun yanında bir erkek olmadığı zaman tamamlanmamış oluyor. Tanrı veya insan. Aslında erkek ve kadın ikisi de ayrı ayrı yüceliklere sahip. Ama güçlerin, saygının, zekanın cinsiyet ile bir bağlantısı yoktur.
Kitap da bu iki konu akıcı bir dil, merak uyandırıcı olay öyküsü ile çok güzel açıklanmış.