İmran sevinç

"insanlar ölünce nereye gider anne?" "bir başka ülkeye giderler." "orada gökyüzü var mıdır?" "vardır herhalde, neden soruyorsun?" "peki çocuklar ölünce nereye giderler?" "çocular ölmez ki." çocuklar ölür anne. beyaz bir ay vardır gökyüzünde, soğuk, sessiz bir ay geceleri onu bir çuvala saklamak isteyen iki çocuğun masalını hatırlıyor musun? sen onu anlatırken bir örümceği öldürmüştüm, çocuk örümceği, çocukların öldüğünü ilk o zaman anladım ben
Reklam
-kalbimin sesini duyuyorsun. -evet... ne güzel bir ses.. teşekkür ederim -ne için bir tanem -eve döndüğün için Atlas’ın gözünden bir damla yaş. Maya’nın saçlarına düştü...
Bizim istediğimiz gibi bitmemesi, kötü bittiği anlamına gelmez..
Sayfa 274Kitabı okudu

Reader Follow Recommendations

See All
Tütünümü, anahtarımı aldım, evden tam çıkıyorum, bir şeyin eksik olduğunu, eksik olanın ruhum olduğunu fark ettim..
Yalnızlık ve sensizlik kokuyor üstüm başım. Meğer onca yılın içerisinde yaşadığımız ayrılık bugünün henüzleriymiş. Henüz gerçek bir ayrılık değilmiş senin mahpuslarında geçen hayatın. Henüz acının, hasretin en büyüğünü yaşamamışız o zamanlar. Şimdi o henüzlerin ulaştığı en son noktadayım. Virgüllerim bitti sevgilim.. Bundan öte ne hasret olabilir ne de acı...
Sayfa 163Kitabı okudu
Reklam
İçinde yaşamayı hayal ettiğim bir cennetti seninle olmak. Gel dedin geldim hakikatten.. Fırtına, deprem, tipi ne olursa olsun Kal dedin kaldım.. Her şeye rağmen daima, Gül dedin güldüm.. Şimdi senden çekip gidiyorum.. Çünkü öl dedin öldüm Sevgilim..
Sayfa 172Kitabı okudu
Keşke demeyi sevmezsin ama keşke biraz bencil olup seni de bencillik bataklığına sürüklemeyi becerebilseydim. O zaman da ne anlamı kalırdı Nazım ve Piraye’nin?
Sayfa 116Kitabı okudu
Aynadan çok, sende kendimi görmeyi severdim ben. Senden bakınca çok güzel görünürdüm çünkü. İnsan aşıkken ne kadar güzel görünüyor..
Sensizlik ne demek? Gitsen de gönderemediğimsin.. Sırf bu yüzden , seni özlemek ne demek bilmiyorum..
Sevgilinin yanında yapayalnızdın Hayyam! Şimdi sığınabilirsin ona, artık gitti madem..
Reklam
Ne biçim insanlar bu anneler ? Çok tuhaflar. Hiç kimseye benzemiyorlar. Ama birbirlerini tanıdıklarına eminim. Kendi aralarında konuşup anlaştıkları, bizim bilmediğimiz ortak bir dilleri var muhakkak. Belki de gizlice buluşup haberleşiyorlardır birbirleriyle kim bilir ? Şimdi kime, ne söyleyeyim? Ey zebaniler, ey korku tüccarları, ey kibir heykelleri, vicdan fakirleri, zalimler! Bırakın kuzuların önünü. Geçip gitsinler ırmağın öteki yanına. Anneleri bulur kokusundan onları. Mutlaka bulur ! Bırakın kucaklassinlar...
Sayfa 121Kitabı okudu
Karasevda demek, siyah bir Mühür demektir. Sevdaya düşenlerin kalbinde mutlaka o mühür vardır.
Keşke noktalama işaretleri olmasa Ne güzel anlatırdık Hayatı, Yaşamayı, En çok da seni Anlam yükledim satırlarıma Sözcüklerin dili olsa da Seni anlatsa Sana olan özlemim Dilime düştü yine Hece hece dökülüyorsun
Bir kitap Ne de güzel anlatıyor Uçuşan çığlıkları Silinmeyen anıları Bitmeyen kabusları Bir kitap Ne de güzel besteliyor Mutlu yarınları Dertsiz başları Acısız aşkları..
.. Ertesi hafta yeniden buluşmuşlar aynı çay bahçesinde bizimkiler. Buluştuktan az zaman sonra garson gelmiş. Babamın bir şey demesini beklemeden annem atılmış,”bize bir çay” demiş gülerek. Garson tek çay getirmiş. İlk yudumunu annem almış, sonra bardağı babama uzatmış. Her hafta buluşmuşlar, bi çay söyleyip birlikte içerek açılmışlar birbirlerinin denizine.”dudağımın iz bıraktığı yeri çevirip, oradan içerdi baban” diyor annem. Gördüğün en güzel öpüşme sahnesi...
Sevdiğin adam güldüğünde gözünün kenarında oluşan çizgilerden birini bile sen yapmadıysan, adını onun nefesinde duymadıysan, yeşil erik mevsimi gelmiş gibi bir neşeyle dudaklarını tadamadıysan, gözünün ışığı yüzüne vurmamışsa, susuz, rüzgarsız girdaplardan haberin yoksa... o zaman hiç konuşmayacaksın aşktan...
Sayfa 131Kitabı okudu
Reklam
“Baskalari tarafindan nasil hatirlanacagin, unutacaklarindan daha mi cok acitacak canini”
Derdinin tam adını koymayanlar, onun yerine kullandıkları zamirli duygularla derman bulamazlar. Orhan’ınki de o hesap. Yaşadığı her neyse, ona “ben” diye başlayan cümleleri bile yasaklamıştı. Ama yuvarlak dünya kanunlarını unutmamak lazım; bir şeyden arkana bakmadan hızla uzaklaşırsan, onu yine önünde bulursun.
“Albatroslar” dedi Orhan “...albatroslar açık denizlerde yaşar. Onlar kanatlarını bit kez açtı mı hiç çırpmadan saatlerce su üstünde uçabilir. Sen ve yazdıklarında öyle. Karada değil, açık denizlerdesiniz. Hayatın dinginmiş gibi ama kaleminin ucundan süzülen beynin hiç öyle değil.
Anne olmak kadın olmaktı-her ne kadar anne olmak zorunda kalan babalar da olsa- ve erkekler için annenin yanı toplumdaki kadın algısının ilk tohumunun atıldığı yerdi. Eğer anne çocuğuyla iletişimini sağlıklı kurarsa sağlıklı erkekler yetişiyordu, bundan emindim. Bu bir zincirdi. Annelerin başlattığı kadın algısı zinciriydi. Tüm kadınların kendileri için en mühim, toplum görevi..
Eğer bazı acıları acıtanlar sahiplenseydi, masumlar belki de hiç üzülmezdi... Keşke herkes sır olarak yüreğinde asıl bunu taşısaydı
Sayfa 184Kitabı okudu
Dediler ki sevdigin olunce kalbinde kirk mum yanar, her gun bir mum soner. Kirkinci gun hepsi soner biri bekler. O tek mum ebediyen yanar, acini o tek mum tutar.
Sayfa 166Kitabı okudu
Reklam
Susuyorum. Diego susuyor, ben susuyorum. Biliyorum. Senin gelişine yeteri kadar sevinmedik diye küstün ve beni terk ettin. Diego ve ben annem Frida, pişmanız. Affet.
Sayfa 158Kitabı okudu
Kadın susar çünkü Fırtına öncesi sessizliktir bu susuş aslında. İçinde kopan fırtınaların, İçten bağırıp çağırmaların, kırıp dökmelerin Sesizliği bürünmüş halidir bu durum. Tıkabasa yorulmuştu artık. Ufakta olsa bir sevgi kırıntısını tutunma ümidi, bir çok şeyi görmezden gelme çabası, “belki…“ Diye ümid ettiği her şey olmuştur. Umudunu yitirmiştir. Farkına varmıştır bazı gerçeklerin geçte olsa, uğruna savaş verdiği şeylerin beyhude bir çaba dan ibaret olduğunu anlamıştır. İnancı kalmamıştır. Kırgınlıkları Umursanmamış, ilişkisinin iyiye gideceğine dair İyimser fikirleri katrana bulanmıştır. Paramparça olmasına rağmen yine de sevdiğine, Sevgisine, yaptığı fedakarlıklara kıyamıyordur. Vazgeçmiştir. Dönüşü olmayan bir yola girmiştir artık. O yüzden sarf edecek tek kelimesi bile yoktur. Terk edecektir. Bir kadın gidiyorsa içindeki tüm ateş küllenmiş demektir. Kal desen de kalmayacaktır, kalsa dile ruhu seninle olmayacaktır.
Aşık olmak ile sevmek arasındaki farkı sormuşlar. Şöyle cevaplamış Şems: senin baktığına herkes bakar. Ama senin onda görebildiğini herkes göremez. Herkes aşık olabilir. Ama hiç kimse senin gibi sevemez. Tek fark sensin. Seni özel kılan sevdiğin değil, sevgindir ️
Sayfa 108Kitabı okudu
Biliyor musunuz... dedim, ..ben kötü günleri çok çabuk unuturum. Ama sizin şunu hiç unutmamanızı dilerim. Yurdu yurt yapan, taş toprak değil, orada insanların yaşıyor olmasıdır. O yüzden yurtseverliğin ilk şartının, insanlara, suçlu bile olsalar, insanca davranmak olduğunu sanıyorum...
Sayfa 142Kitabı okudu
Kalp
Öfke zihinde başlar ve kalbe indiği vakit gazaba dönüşür. O yüzden kalbe inen gazap öfkenin en aşırı biçimidir. Bazen kalbimizde acı veren kötü bir davranışın uyandırdığı kızgınlık, intikam alma duygusu ve cezalandırma isteği belirir.
Sayfa 312Kitabı okudu
Acıyarak baktı, “aşk doğal afete benzer kızım.. “ dedi, “..İstemekle gerçekleşmez ki. Kendiliğinden gelir.”