Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İmparator bir parça kuru ekmek için dinlense bile hâlâ imparatordur.
Epic­ çok uzun bir süre önce, "insanlar nesnelerden değil, onları gör­me biçimlerinden korkarlar" demiş. Büyük imparator Marcus Aureli­us ise şöyle yazmış: ''Dışınızdaki şeyler size acı veriyorsa, sizi rahatsız eden o şeylerin kendileri değil, onlarla ilgili yargılarınızdır. O yargıyı silip atmak sizin elinizdedir."
Sayfa 25 - E kitapKitabı okuyor
Reklam
“Ne isterdin?” “Ne bileyim… Yirmi dört saat kendi yaşamımın dışına çıkabilmeyi isterdim. Belleğimde taşıdığım geçmişten ve beni bekleyen gelecekten yirmi dört saat için soyutlanmak isterdim. Sevgilimi, beklentilerimi, umutlarımı, acılarımı, alışkanlıklarımı, kısaca bana ait olan her şeyi yirmi dört saat için unutmak isterdim.”
Yaşamın bir köşesinde rastgele karşılaştığımız insanlarla bazen bir ömür geçiyor. Kimi düşlerde kalmış, kimi hayal olmuş, kimi gerçek kişiler... İnsan bir türlü bu döngüden kurtulamıyor, unutamıyor; yazılar, kaderler birbirine karışıyor. Yaşam böylece akıp gidiyor…
-Şans birden gelir değil mi? - Birden gelir, birden gider. -Yani yakalamak zor… -Zordur. Bazen yakalamak istemediğin zaman gelir. -Ne tuhaf şey…
"Tüm bunları neden yapıyorsunuz?" diye fısıldadı Vhalla. Bunun prense duyulan sevgiden öte bir nedeni olmalıydı. Binbaşı Reale, Vhalla'nın kaçmasına yardımcı olduğu için İmparator'un öfkesine maruz kalacağının farkındaydı. "Çünkü nereye gidersek gidelim, Kule kendinden olanı kollar."
Reklam
m.ö. 192 yılında imparator huei tahta çıkınca mo-tu ile evlenmesi için yine bir çinli prensesi gönderdi. bu imparatorun hükümdarlığı esnasında esas güç annesi lü'nün elindeydi. mo-tu bu sefer ona bir mektup yazarak dedi ki: "ben sadıklar arasında doğup sığır ve at topraklarının vahşi bozkırlarında büyütülmüş yalnız bir dul hükümdarım. çin'e seyahat etmek özlemiyle çok defa sınır bölgesine gelmişimdir. zat-ı şahaneleri de yalnız bir yaşam süren dul bir hükümdardır. ikimiz de zevklerden mahrum bir yaşam sürmekte olup kendimizi eğlendirme imkanımız yoktur. ümidim ikimizin birbirimizde olanları olmayan eksikliklerimiz için değiş tokuş etmemizdir"
Sayfa 34 - 35-kronik kitap, 2. basımKitabı okuyor
Bir krallık tüm Almanyayı yönetir
"18 Ocak 1871 sabahı Versay'ın Aynalı Salon'unda, Bismarck ve 1. Wilhelm, gayet somurtkan yüzlerle bütün gece kapalı kapılar ardında süren bir masa başı tartışmasında Wilhelm'e Alman İmparatoru ya da Almanya'nın Imparatoru denip denmeyeceğini konuştular. Sonunda Baden Grand Dük'ü yaşasın Imparator Wilhelm diye bağırarak sorunu çözdü"
“İnsanların bir İmparator'un yönetimine ihtiyaç duymasının sebebinin uzayın sonsuzluğu olduğunu söyleyenler var,” dedi Scytale. “Bütünleştirici bir sembol olmazsa, insanlar kendilerini yalnız hissediyorlar. Kendini yalnız hisseden insanlar için İmparator somut bir şey. Ona bakıp "Bakın, işte İmparator orada. O bizi birleştiriyor; diyebiliyorlar. Belki din de aynı işlevi görüyordur Lordum.”
m.ö. 209 yılında çin'in ilk büyük hanedanı han kurulmuştu. aynı es­nada onların yeni yükselen hanedanına karşı mo-tu'nun gücü orta asya'da hızla yayılıyordu. hun saldırılarına karşı durabil­mek maksadıyla imparator kao-tsu, bazı önlemlere başvurmak zorunda kaldı. savunma tedbiri almak için faaliyetlere başladı­ğında, ilk önce m.ö. 201 yılında han bölgesi kralı hsin'i, ma-i bölgesi'nde sınırlarını hunlara karşı korumak, savunma yapmak ve onları durdurmak maksadıyla gönderdi. ama durum tersine gelişti. aynı yılın sonbaharında uzun süre mo-tu'nun güçle­ri tarafından kuşatma altına alınan hsin, barış için birkaç defa hunlara elçi gönderdi. onun sık sık hunlarla ilişki kurması, han hanedanı imparatoru tarafından hain olarak suçlanmasına yol açtı. aleyhine gelişen durumu kavrayan hsin öldürüleceğin­den korkarak ma-i şehrini hunlara teslim etti. hatta t'ai-yüan şehrini ele geçirmelerine yardım etti
Sayfa 33 - kronik kitap, 2. basımKitabı okuyor
Reklam
…düşlerinde kalmış, yüreğin bir köşesinde sıkışmış, dudaklarda fısıltıya dönüşmüş, geçmişin derinliklerinde bir yerde yok olmuş, delicesine sevilmiş, kavuşulmuş ya da ulaşılamamış kadınlar. Hayal kadınlar işte.
Korkarım ben. Zamandan korkarım. Zaman unutturur…
Korkunç bir bekleyişti bu. Gelmeyeceğini biliyordum ama yine de bekledim. Belki bir gün gelir, dedim. Her ilkbahar bekledim, karlı havalarda bekledim, gelmedi…
Uzun zaman önce yaşlı bir adam dağda bir kız bebek buldu ve adını Kaguya-hime koydu. Kız büyüyünce o kadar güzel oldu ki Japon imparatoru onunla evlendi. Yedi yıl sonra bu kız ölümsüz olduğunu ve gökyüzüne geri dönmesi gerektiğini beyan etti. Imparatoru avutmak için ona kendisini her zaman görebileceği bir ayna verdi. Imparator aynayı kullanarak Kaguya-hime'yi Fuji Dağı'nın tepesine kadar takip etti. Ancak dağa vardığında daha fazla ilerleyemeyeceğini fark etti. Içinde kalan arzusu yüzünden ayna bir anda alev aldı, bu yüzden dağın tepesinden her zaman görülen bir duman yükselir.
Sayfa 366Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.