Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bahriye Nazırı Sir John Fisher, Wilhelm'in ziyaretinden üç hafta sonra 22 Nisan' da, Lansdowne'a şöyle yazdı: "Fransızlarla birlik olup Almanlara kar­şı savaşmak için altın fırsat olabilir, o yüzden bunun gerçekleşmesini sağ­lamanızı içtenlikle umuyorum. Elbette diplomatlık taslayacak değilim; fakat bana öyle geliyor ki, Alman İmparatoru'nun herhangi bir şekilde bu sadece Delcasse'den kurtulmak bile olsa puan kazanmasına mahal verilmesi git￾tikçe gelişen muhteşem İngiliz-Fransız dostluğunda büyük yara açacaktır . Sadece iki haftada Alman filosunu yok edebilir, Kiel Kanalı ve Schleswig Holstein'ı ele geçirebilirdik. Schleswig Holstein diyerek kendini ele vermişti; Fisher ile Kraliçe Aleksandra çok iyi arkadaştı ve ikisi de Almanlardan yürekten nefret ediyordu.
VII. Edward'ın arkadaşlarının en büyük meselesi, donanmada ve Savaş Bakanhğı'nda yapılacak reformlardı. Esher, İngiltere'nin savunma gücünün modernize edilmesiyle alakadardı, böylece gerektiğinde savaşa hazır olacaklardı. Almanya'daki Eulenburg gibi Esher de hem hükümdara gayriresmi tavsiyeler veriyor hem de belli başlı kişilere hükümdarın gözüne nasıl girebileceklerini söylüyordu. Yine Eulenburg gibi Esher de eşcinseldi. Fakat Esher meşruti monarşi sistemi içinde hareket ediyordu ve meclisin denetimine her zaman açıktı. Ayrıca liberal sezgilere sahip ileri görüşlü bir adamdı ve tutucu Eulenburg'dan bin kat daha akıllıydı.
Reklam
İmparator'un despot davranışlarını dizginleme sırası Bülow'daydı. Ama artık çok geçti. Sürekli övgüyle beslenen kurmaca dünyası, çoktan genç Wilhelm'in gerçeklik algısının yerine geçmişti. Dört yaşındayken büyükannesinde kalmaya Osborne'a gittiğinde, Kraliçe Victoria torununu "Sevgili minik William, ne kadar tatlı ve ümit vadeden bir çocuk diye tanımlamıştı. Okul yıllarında hala gelecek vadediyordu. Doğru yönlendirilseydi eğer, aynı şekilde ümit vadeden genç bir adama dönüşebilirdi. En azından aşırılıkları törpü­lenirdi. Ne çare, 1902 yılı geldiğinde Alman İmparatoru Willy hızla felakete doğru sürükleniyordu.
Nicky hesaplarında birçok açıdan yanılmıştı. Çatışmalar başladığında kız kardeşine, "Biliyorsun canım, haddimi bilirim, ama Güney Afrika'daki sava­şın gidişatı hakkında BENİM, sadece BENİM, nihai kararı verecek imkana sahip olduğumu bilmek hoş bir duygu," diye yazıyordu. "Çok basit - Türkistan'daki askeri birliklerin harekete geçmesi ve [Hint] sınırına ilerlemesi için bir telgraf emri yeterli. Dünyadaki en güçlü filo bile bizi İngiltere'yi en zayıf yerinden vurmaktan alıkoyamaz."Fakat Rusya daha kendine ait olanı yönetmey beceremiyordu.
Britanya 12 Ekim 1899'da Güney Afrika Cumhuriyeti ve Özgür Orange Devleti'ndeki Boerlerle savaşa girdi. Belki Salisbury gerçekten Jameson ayaklanması hakkında bir şey bilmiyordu ancak hükümetin bu olayın üstünü örtmesinde kesinlikle rolü olmuştu. Büyük aristokratın korsan bir yanı vardı. Tarzı belki Lord Derby'nin Disraeli hakkındaki "işgal et, sağlama al, yakala ve sürükle" tanımına uymuyordu ama Britanya'nın çıkarları mevzubahis olduğunda Salisbury geri çekilecek bir adam değildi. On yıl önce Fransa'yla yaşanan Mısır ihtilafında, "gayri resml" imparatorluk tercihini anlatmıştı: "Kontrolü sağlayabilmek için elimizdeki tek yol manevi etki denen yoldur; bu da aslında boş laf, azar ve endişenin birleşimidir:' Yaşanan anlaşmazlık üzerine Mısır'ı, İngiliz-Fransız yönetimi altında "paylaşmayı" kabul etmiş, bu sayede savaş ihtimalini savuşturmuştu.
GÇT'ye göre, duygulardaki aşırı değişimler iç organlara zarar verebi- lir. Aşırı öfke karaciğere, aşırı neşe kalbe, aşırı derin düşünce akciğere, aşırı dehşet ve korku böbreklere zarar verir. Duygulardaki aşırı değişim çi'nin hareket düzenini bozar. Qi geleneksel Çin kültüründe felsefi bir kavramdır ve çi yeryüzü ile gökyüzünün özü olarak görülür. Bu gözle görülmez fakat yaşam için son derece önemlidir. Huang Di Nei Jing (Sarı İmparator'un Tıp Kanunları); "bütün hastalıklar, çi'nin düzensizliğin- den kaynaklanır. Aşırı öfke çi'nin yukarı doğru akmasına neden olur, aşırı neşe çi akışını yavaşlatır, aşırı derin düşünme çi'yi tüketir, aşırı dehşet çi'nin aşağı doğru akmasına, aşırı korku ise çi'nin durgunlaş- masına neden olur" der. Duyguların aşırı değişimi, yin ve yang denge- sini de bozar. GÇT normal fizyolojik aktivitenin ön şartının, yin ve yang arasındaki denge olduğuna inanır. Fakat duygulardaki aşırı değişimler bu tür aktiviteleri kaçınılmaz bir şekilde olumsuz etkiler. Örneğin, ani ve aşırı neşe yang'a zarar verirken, ani bir öfke yin'in dengesini bozar. Ani bir öfke patlamasının ardından kan kusmak bu tür sonuçlara tipik bir örnektir.
Reklam
XI. yüzyılda Hristiyanlık büyük bir değişim geçirdi ve Papa, İmparator'un egemenliğinden çıkarak, bütün Hristiyanların lideri olduğunu ilân etti.
Japon Toprakları ilahi olarak yaratılmıştır, imparator kesintisiz bir şekilde güneş tanrıçası Amateraus’tan türetmektedir ve japon halkı ilahi kökenlidir.
1897 yazı Alman içişlerinde dönüm noktasıydı, Eulenburg ile Bülow yıllardır bunun için çalışıyordu. Ekim ayında Bülow Dışişleri Bakanı olarak Marschall'ın yerine geçti, şansölyelik yolundaki sonuncu hamlesiydi bu. Aynı yaz İmparator, Amiral Alfred von Tirpitz'i Deniz Kuvvetleri Bakanı olarak görevlendirdi. Tirpitz, Britanya'nın denizlerdeki asırlık üstünlüğüyle başa çıkabilecek güçte savaş filosu bulunan büyük bir donanma kurma taraftarıydı. Reichstag veya Wilhelm'in deyişiyle "imparatorluğun maymunlar evi", astronomik donanma bütçesi yüzünden kısa sürede ateş püskürmeye başladı. Fakat İmparator ve Tirpitz büyük, görkemli planlarını sürdürdü. Wilhelm bir daha asla Transvaal lideri Kruger'e telgraf yolladığı zamandaki gibi kendini iktidarsız hissetmeyecekti.
Dışişlerinde asıl mesele hala "Doğu Sorunu"ydu. Büyük Güçler dağılmakta olan Osmanlı İmparatorluğu'nu paylaşmakla meşguldü. Herkes Rusya'nın, Akdeniz'e geçiş sağlayabilmek için İstanbul ve Çanakkale Boğazlarını istedi­ğini biliyordu. Süveyş Kanalı ve dolayısıyla Hindistan üzerindeki kontrolünü tehdit edebilecek bu ihtimal Britanya'nın hiç hoşuna gitmiyordu. Habsburg İmparatorluğu ise Balkanlar'ı kontrol etmenin peşindeydi. Bu sırada Willy, sınır boyunca asker yığdığı tespit edilen Fransızlara destek olmaması konusunda Nicky'yi uyardı. "Tanrı biliyor ya Avrupa barışını korumak için elimden geleni yaptım; ama Fransa bu huzurlu günlerde, gizli gizli veya alenen cesaretlendirilerek, bütün uluslararası dostluk kurallarını ve barışı ihlal etmeye devam ederse, günün birinde, sevgili Nicky, ister istemez kendini şimdiye dek Avrupa'nın gördüğü en korkunç savaşın içinde bulursun.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.