Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hamlet
Yediği yerde değil, yenildiği yerde. Politik toprak kurtlarından oluşan bir kurul şu anda tepesinde bulunuyor. Yiyecek işlerinde tek imparator kurttur. Tüm yaratıkları bizi semirtsinler diye semirtiriz; kendimizi de kurtlar için semirtiriz. Şişman kralla sıska dilenci iki ayrı kap yemektir, o kadar; ikisi de aynı sofraya gider. İşte size son. ... İnsan pekala, kral eti yemiş bir kurdu yem takıp balık avlayabileceği gibi, o kurtla beslenmiş balığı da yiyebilir. ... Hiç. Size yalnızca nasıl, kralların dilenci bağırsağında geziye çıkabileceğini göstermek istedim.
1805 senesi kanunuevvelinin 2 inci gününde Fransız İmparatoru Napolyon, Austerlitz meydan muharebesinde, Rusya İmparatoru Aleksandr ile Alman İmparatoru Frants'ı mağlup etmişti. Garip bir tesadüf olarak büyük Fransız zaferinin haberi, İstanbula, Osmanlı Rus ittifak muahedesinin tasdiknameleri mübadele olunduğunun ertesi günü (30 kanunuevvel 1805) vâsıl oldu. Osmanlı vükelası, Rusya ve Fransanın her ikisinden korkuyorlardı; fakat meyilleri Fransaya daha ziyade idi. Eğer Austerlitz zaferinin haberi, bir iki gün evvel alınmış olsaydı, Rusya muahedesinin tasdiki tehir edilmiş olmak ihtimali vardı. Rusyanın Sırbistanda. Karadağda ve Yunanistanda bulunan hıristiyan tebaayı isyana teşvikten hali kalmaması, ve Elçilerinin Babıâli ricaline çok yüksekten muamele etmesi, başta Padişah olmak üzere, Osmanlı ricali ve vükelâsının hepsini dilgir etmişti. Austerlitz muzafferiyetini müteakıp, İmparator Napolyon'un Sultan Selime yazdığı mektubu da gelip yetişmekte gecikmedi. Padişah tarafından derhal cevap yazıldı ve bu cevapta Napolyona "İmparator" diye hitap edilerek o zamana kadar muhtelefünfih kalan unvan meselesi de halledilmiş oldu.
Sayfa 109Kitabı okudu
Reklam
General Bonapart, Konsül bulunduğu zamanlarda ve İmparator olduktan sonra, Selim Ill. le ettiği muhaberatta kendisinin Osmanlı Sultanlığına dost ve hayırhah olduğunu mütemadiyen ifade ettiği gibi, Pariste bulunan Osmanlı ve İstanbulda ikamet eden Fransız Elçileri vasıtalarile de ayni hususu tekrar eder dururdu; hatta, Osmanlı Devletinin tamamiyeti mülkiyesinin muhafazasına ve kaybettiği eyaletlerinin istirdadına taraftar olduğunu bile söylemekten çekinmezdi; lakin Napolyon Bonapart, yazdıklarında ve söylediklerinde samimî değildi: münasebet düştükçe, "Hissemizi alalım, yani Türkiyeyi taksim edelim!" fikrini Rus ve Nemçe İmparatorlarına açmaktan geri durmamıştır. Sultan Selim Ill. e gelince, onun Bonaparta samimi muhabbeti vardı: harpten anlıyan ve harpte muvaffakiyetleri en büyük meziyet sayan bir Türk olmak itibarile, Bonapartın askeri kudret ve muvaffakiyetlerini takdir ediyor, yenilenlerin kadim ve tarihi Osmanlı düşmanları olan Nemçe ve Rusya olması da bu takdir hissine, intikam zevklerini ekliyordu; Bonapartın mektuplarında sarfettiği dostluk sözlerinin, sırf siyasi maksatla kullanıldığını, hakkile anlıyamıyor, Bonapartı cidden Osmanlı Devletine muhip telâkki ediyordu. İşte bu muhtelif sebepler, İngilizlerin ısrarına rağmen, Osmanlı saltanatının Üçüncü İttifakta bitaraf kalmasını intaç etmiştir.
Sayfa 105Kitabı okudu
İyi kalpli olduğu için mi?
İyi kalpli imparator büyük üzüntüler içinde.
Nilüfer yayıncılık
13 sayısı!..Nasıl da yutuyoruz bir batı safsatasını!..
13. cuma sembolü peygamberimizin anlattığı sistemi ve bizlerin idraklerindeki uyanışı temsil eden bir anlatım. Bizlerse bunu korku filmlerinden bilir ve başımıza gelmiş en güzel şeyin bize en kötü şey olarak “yutturulmasını” izler ve sorgusuz sualsiz kabul ederiz. Dini anlatımlara tepkisi olan insanlar hep dinen bize sunulanların sorgusuz sualsiz
Sayfa 467Kitabı okudu
Kore savasi
15 Agustos 1945 gunu, Imparator Hirohito, Japonya'nin teslim oldugunu radyodan duyurdu. Isgal sona ermisti. Japon imparator, bildirisini radyo uzerinden dunyaya okurken Washington, DC'de iki genc ordu subayi bir hisimla dunya haritasinin basina gecip Kore meselesi hakkinda ne yapilmasi gerektigine kafa yordular. Washington'daki hic
Reklam
"Hiç kimse ekip biçmiyor, çalışmıyor, üretmiyor, imparator parayı nereden buluyor?" " Tarihi eserleri satar, toprak satar, siz yabancılar bizim ulusal hazinelerimizi ve topraklarımızı satın almaya bayılıyorsunuz ve o yüzden para konusunda kaygımız yok."
Sayfa 159 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Ne yapılırsa yapılsın, kaç yıl geçerse geçsin, ne kadar medeniyet peşinde koşulursa koşulsun, Türkiye, şark usulü sultan siyasetine saplanıp kalacaktı. Mustafa Kemal’in bunu görememiş olmasına imkân yoktu. Mutlaka o da biliyordu. Kendisinden sonra, büyük bir çöküşün başlayacağını ve tek nesilde bilinçlenmenin mümkün olamayacağını anlamış olmalıydı. Ama Mustafa Kemal için de dönüş yoktu. Girdiği yolu gazetelerden takip edebiliyordum. Her gün yeni bir kavramla ortaya çıkıyor, insanların gözlerini açmaya çalışıyordu. Oysa her şey başlamadan bitmişti. Yıktığı saltanat, cumhuriyet adıyla boğazını sıkmaya başlamış, insanların kendisine bir imparator gibi davranmalarını engelleyemez olmuştu. Ne yaparsa yapsın, olmuyordu. Herkes evine bir Mustafa Kemal istiyordu. Binlerce, yüz binlerce, milyonlarca Mustafa Kemal. O ise pozitif bilimden bahsediyordu. Araştırmaktan, kişisel keşiflerden. Ama kimse duymuyordu.
Sayfa 208Kitabı okudu
28 ocak: "Daha henüz matbaa yokken, imparator Şarlman, Aachen şehrinde Avrupa'nın en iyi kütüphanesini yaratan çok sayıda metin kopyalayıcı ekipler oluşturdu. Okumaya bu kadar katkı sağlayan Şarlman, okumayı bilmiyordu ve 814 yılının başlarında bir okuma yazma bilmez olarak öldü."
Sel yayınlarıKitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.