Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yedi Kollu Şamdanın İzinde, #Arkeoloji,Polisiye Romanı# 2.Çekiliş
2.Çekiliş ile merhaba. Saygıdeğer okur! Dan Brown tadında bir kitap okumaya var mısın? Kitabımı hediye ediyorum ancak lütfen aşağıdaki yönergeleri yerine getir.
Yedi Kollu Şamdanın İzinde
Yedi Kollu Şamdanın İzinde
Yapman gerekenler, Sayfamı takibe almak, bu iletiyi paylaşmak ve kitabı okuyacağım diye işaretlemek. 5 hediye kitaptan birini kazan 🤗 Her ay 5 kitap hediye. Gizemli Keşifler ve
İzmir Agora Antik Kentine Gittim! 2000 Yıllık Bir Kent!
Video yayında bağlantıya tıklayarak ulaşabilirsiniz; youtu.be/AUtzTcQaL_w Grekçe bir kelime olan Agora, “toplanılan yer, kent meydanı, çarşı, pazar yeri” gibi anlamlara gelmektedir. Antik Çağ’da agoraların ticari, siyasi ve dini fonksiyonlarının yanı sıra sanatın yoğunlaştığı ve birçok sosyal olayların geçtiği veya gerçekleştirildiği kentin odak noktası olduğunu bilinmektedir. Antik Çağ’da her kentte en az bir agora yer almaktadır. Kimi büyük kentler ise genelde iki agora yer alırdı. Bunlardan biri, devlet işlerinin görüldüğü, etrafında çeşitli kamu binalarının toplandığı devlet agorası, diğeri ise ticari faaliyetlerin yoğunlaştığı ticaret agorasıdır. İzmir agorası, MÖ. 4 yy’da antik Smyrna Kenti’nin taşındığı Pagos (Kadifekale)’un kuzey yamacında kuruludur. Dönemin önemli kamu binalarıyla çevrilmiş olan bu yapı kentin devlet agorasıdır. Hellenistik Dönem’de kurulmuş olan agorada günümüze gelebilmiş kalıntıların çoğu, MS. 178 depreminden sonra İmparator Marcus Aurelius’un destekleriyle yeniden inşa edilen Roma Dönemi agorasına aittir.
Reklam
Ben temizim
BU TOHUMU SİZ EKECEK KADAR TEMİZMİSİNİZ?? Bir zamanlar Çin'de bir adam o kadar aç ve bitkin düşmüştü ki, dayanamayıp bir armut çaldı.. Adamı yakalayıp cezalandırılmak üzere İmparator'un karşısına çıkardılar. Hırsız İmparator'u görünce ona şöyle dedi; "Değerli efendim, çok açtım, dayanamadım çaldım ve yedim. Beni affetmeniz için
İMPARATOR JUSTİNYEN MEZARI İSTANBUL'DA NEREDE?
FATİH CAMİİ ALTINDAKİ 1500 YILLIK GİZEM.
Yedi Kollu Şamdanın İzinde
Yedi Kollu Şamdanın İzinde
arkeoloji ve polisiye romanı yedi kollu şamdanın peşinde olan gizemli eller ve onların işledikleri cinayetlerin bir arkeolog ve bir başkomiseri işbirliği içine sokması ile ilgili. Bugün Fatih Camii altında Doğu Roma İmparatorluğu İmparatorluğu ve imparatoriçelerinin gömülü olduğunu biliyor muydunuz? Kitapta buraya gizemli bir keşif gezisi yapıyoruz. Macera ve aksiyon dolu
Yedi Kollu Şamdanın İzinde
Yedi Kollu Şamdanın İzinde
soluğunu kesecek.
Burak Oral
Burak Oral
İnstagram adresimiz, instagram.com/arkeoloji_polis... #polisiye #kitap #edebiyat #kitaptavsiyesi
Burak Oral
Burak Oral
Günümüzde Çok Anlamlı :d
Japonya'da 4. yüzyılın sonlarına doğru tahta oturan İmparator Nintoku, yüksek bir kuleye çıkar ve ülkesine bakar. Gökyüzüne doğru yükselen tek duman dahi göremeyince, halkının yoksul düştüğüne ve bu yüzden hiç kimsenin evinde pirinç dahi pişiremediğini anlar. Hemen bir ferman çıkaran Nintoku, halkının üç yıl boyunca sadece kendileri için çalışmasını emreder. Sarayda çalışanları bile evlerine gönderir... Sadece kendileri için çalışan halk, üç yılın sonunda bolluğa kavuşur... Nintoku kuleye çıkar, ülkenin her yerinde ocakların tütmekte olduğunu yükselen dumanlardan anlar. Yanındaki eşine sevinç içinde "artık zenginiz" der... İmparatoriçe ise üç yıl boyunca bakımsızlıktan dolayı her yeri eskiyen, çatısı akan, çiçekleri solmuş sarayı göstererek "sen bu halimize zenginlik mi diyorsun" der... Nintoku'nun yanıtı, yüzyıllardır Japonlar'ın aklından çıkmaz; "Halkın fakirliği, bizim fakirliğimizdir, zenginliği de bizim zenginliğimizdir." Alıntı
Napoleon Bonapart ve eşi Joséphine'in 2 Aralık 1804 tarihinde Notre Dame Katedrali'ndeki taç giyme törenini gösteren "Le Sacre de Napoléon" isimli bu meşhur tabloda, bizi, imparator ve imparatoriçeden daha fazla ilgilendiren bir Türk isim var. Tablonun arka taraflarında kimsenin gözüne çarpmayan bu isim, 1803-1806 yılları arasında Napolyon Bonapart'ın konsüllük ve imparatorluk dönemlerinde ortaelçi unvanıyla Paris'te bulunan Halet Efendi. Elçiliği sırasında, Paris’ten gönderdiği mektuplarda Fransa'da bulunmaktan hiç de memnun olmadığı anlaşılan Halet Efendi, herkesin övgüyle söz ettiği gerçek Avrupa’yı burada bulamadığını, bu kâfir diyarından bir an önce kurtulmak istediğini belirttikten sonra Fransa’yı görüp de beğenenleri Frenk taraftarı ve casusu, görmeden beğenenleri de ya Frenkler’in yazdıklarına inanan bir ahmak veya onların dininden biri olarak nitelemiştir. Halet Efendi'nin Paris'teki bu mutsuz ruh hâli, Fransız ressam Jacques Louis David'in Louvre Müzesi'nde sergilenen tablosuna da yansımıştır.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.