Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

buse

buse
@imrbd
15 okur puanı
Ocak 2019 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
kederden uzaklaşıp neşeli olmak için gereken o ince ve zarif dokunuşla buluşmak için beklerken geçen şeyin adıdır belki de yaşamak.
Reklam
buse tekrar paylaştı.
.. insanlar ne kadar büyürlerse büyüsünler, ne kadar ihtiyar olurlarsa olsunlar yine bazı dakikalar vardır ki annelerine sokularak çocuk olmak isterler.
Sayfa 248Kitabı okudu
buse tekrar paylaştı.
Mutluluk bir seyahat şekli olması gerekirken, bir türlü ulaşılamayan hayalı istasyonlar hâline geliyor. Yüzlerimiz, hüznün yüzlerce elbisesinden hangisini seçeceğine bir türlü karar veremiyor. Aynı hava sıcaklığında bir gün üşürken, bir başka gün terleyebiliyoruz. Bir gün kahkahalarla güldüğümüz bir espriye, bir başka gün tebessüm etmekte zorlanıyoruz. Su bazen sıfır derecede donmuyor, bazen kaynamıyor yüz derecede. O halde, "Bizi mutlu kılan şey şartlardan çok, ruhumuzdur. "(2) İstemekle değil, istememekle hür olan ruhumuz.
Sayfa 17 - (2) VoltaireKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"İnsan zekası düşünün ne kadar kısa sürmüş olduğunu düşününce kederlendim. İnsanoğlu intihar etmişti. Kendine hedef olarak kararlılıkla rahat ve kolayı, düstur olarak da güvenli ve istikrarlı dengeli bir toplumu seçmiş ve muradına ermişti ama sonunda gele gele bu duruma gelmişti işte. Hayat ve mülkiyet bir zamanlar nerdeyse tam bir güvenliğe erişmiş olsa gerekti. Zenginlerin serveti ve rahatı, emekçilerin de hayatı ve işi güven altına alınmıştı. Bu kusursuz dünyada hiç kuşku yok ki işsizlik diye bir sorun olmadığı gibi çözülmemiş hiçbir toplumsal sorun da kalmamıştı. Ardından büyük bir huzur gelmişti. Değişimin, tehlikenin ve güçlüklerin altından zihinsel çokyönlülükle kalkılması görmezden geldiğimiz bir doğa yasasıdır. Çevresiyle tam bir uyum sağlamış bir hayvan, kusursuz bir düzenektir. Alışkanlık ve içgüdü işe yaramaz hale gelmedikçe, doğa zekaya hiçbir zaman başvurmaz. Değişimin ve değişim gereksiniminin olmadığı yerde zeka da olmaz. Ancak çok çeşitli gereksinimleri ve tehlikeleri gidermek zorunda kalan hayvanlar zekadan yararlanırlar."
Sayfa 85
Kalbimi kalın bir kitabın arasında kuruttum Onu orada Beş parmaklı bir çınar yaprağı gibi unuttum Kalbim!
Reklam
buse tekrar paylaştı.
Kitapyurdu'ndan Büyük Kitap Çekilişi
Hediye çekilişimiz sonuçlandı. Katılan herkese teşekkür ederiz. #160132435 🎉Sen de Türk ve dünya edebiyatının en seçkin eserlerinden oluşan "Kapra Edebiyat Seti” kazanacak 20 şanslı kişiden biri olmak için; 1. Hesabımızı takip et, 2. Yorumlarda bir kitap tavsiye et ve 3. Gönderiyi “Tekrar Paylaş” 📣Kazananlar 14 Mart'ta duyurulacaktır. 📚Tüm Kitapkurtlarına bol şanslar🍀 Seti incelemek için: kitapyurdu.com/avantajli-set/k...
"Rendekâr yanılıyor: Düşünüyorum ama sadece ben var değilim. Düşündüğüm için asıl sizler varsınız; sizler ve içinde yaşadığınız dünya."
"İnsanların Dünya karşısındaki kayıtsızlığını da işte tam bu anda kendi zihninde yakaladı ve babasının sözlerine bir anlam vermeyi başardı: Bu dünyada insanların korktuğu tek şey öğrenmekti. Acıyı, susuzluğu, açlığı ve üzüntüyü öğrenmek onların uykularını kaçırıyor, bu yüzden daha rahat döşeklere, daha leziz yemeklere ve daha neşeli dostlara sığınıyorlardı. Dünyaya olan kayıtsızlıkları bazan o kerteye varıyordu ki kendilerine altın ve gümüşten, zevk ve safadan, lezzet ve şehvetten bir alem kurup, keder ve ızdırap fikirlerinin kafalarına girmesine izin vermiyorlardı. Oysa Uzun İhsan Efendi, Dünya'nın şahidi olmanın gerçek bir ibadet olduğunu sık sık söylerdi. Her insan şu ya da bu şekilde dünyayı" okumalıydı... Yaşanılanlar, görülenler ve öğrenilenler ne kadar acı olursa olsun, macera insanoğlu için büyük bir nimetti. Çünkü dünyadaki en büyük mutluluk, bu dünyanın şahidi olmaktı.
"Ne yapacaktı? Ufacık kollarını üzgüyle göğsüne bastırdı. Yalnız kalışını, karanlık, sınırsız, onu kudurtacak değin büyük bir adaletsizlik ve kötülük gibi görüyordu. Hiç bu değin kötü şey görmemişti. Her şey yok olacak, hiçbir şey geri gelmeyecek sanıyordu."
insan, herkesin sürdüğü yaşamın dışına çıkınca zararını görürdü.
Reklam
"Hélène bir an acıyla çırpındı. 'Hiçbir şeyim yok, yemin ederim. Sizden hiçbir şey gizlemiyorum... Yok yere ağlıyorum çünkü tıkanıyorum, gözyaşlarım kendi kendine akıyor... Yaşamımı biliyorsunuz. Şu anda yaşamda arasam ne bir üzgü ne bir suç ne bir yürek ezinci bulurum... Anlayamıyorum, anlayamıyorum... Sustu, o zaman rahip ağır ağır şu sözleri söyledi: 'Seviyorsunuz kızım!' Hélène ürperdi, karşı çıkmayı göze alamadı. Sessizlik gene başladı. Karşılarında uyuyan karanlıklar okyanusunda bir kıvılcım parıldamıştı. Ayakları dibinde, boşluğun bir yanında, kesin olarak bilemeyecekleri bir yerdeydi. Sonra birer birer daha başka kıvılcımlar gözüktü. Karanlıkta ansızın bir atılımla birdenbire doğuyorlar, yıldızlar gibi ışıltılı sabit kalıyorlardı."
"Karanlıklarda kendinden geçerek hıçkıra hıçkıra ağlayabilmiş, yüreğini kabartan üzgünün kaynağı kurusun diye beklemişti... Birdenbire görkemli bir acının yakıcı etkisini duyar gibi, hiç dolduramayacağı ulaşılmaz derecede derin bir boşluğa düşer gibi, bütün sevdikleriyle birlikte içine yuvarlanacağı sınırsız bir üzgüye kapılır gibi bir izlenim içindeydi. Kendisini böylece hangi felaketin tehdit ettiğini sorsalar söyleyemezdi; umutsuzdu, onun için ağlıyordu."
~karanlıkların sonunda alanı genişleyen gece, içinde bütün bir uzayın varlığı sezilen bir sonsuzluk, bir ummandı bu.~
"İşte o sabah aşk uyanıyordu, ne ad vereceğini bilemediği, karşısında kendini hiç sarsılmaz sandığı, pek pek bir ürpertiyle sınırlı aşk uyanıyordu. Bugün aynı yerdeydi ama karşısında batan güneş kenti tutuştururken üstün gelen sevda onu kemiriyordu. Öyle sanıyordu ki bir gün yetmişti, bu akşam o duru sabahın kızıllara bürünmüş akşamıydı ve Hélène, bütün bu alevlerin kendi yüreğinde yandığını duyumsuyordu."
*bir kucaklaşma içinde yitse, yaşamadığı bütün yaşamı bir dakika içinde olduğu gibi yaşasa*
192 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.