Kitap gayet akıcı bir dille yazılmış ve yaşanan olaylar da kitabı bir o kadar akıcı hale getirmiş. Paşazade Kâmil Bey’in “gerçek” hayatla tanışması ve kendini keşfetmesi genel konu olarak gözükürken olay örgüsü onunla gelişiyor. Kahramanımızla beraber aslında aydın takımıyla ilgili çıkarımlar da yapılmış. Kurtuluş savaşının ilk zamanlarının esir şehirdeki izlenimi, şehirde yaşananlar, duygular ile güzelce aktarılmış. Aslında kitabın çoğu kısmını da esir şehir özelinde şu alıntıyla özetlemek de bence mümkün: “Muharebede düşman karşıdadır. Üniformalıdır. Az da olsa, çok da olsa bir zaman sonra önemi kalmaz. Kaçarsın , kovalarsın... Anında ölen, yaralananlar olur. Ama hep ileriye bakmanın bir rahatlığı vardır. Oysa esir bir şehirde dost kim, düşman kim, bilinmez!”