Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
ŞEYHKOLİK
Herhangi bir inanç, ideoloji ya da kişilik, kendini kapsadıklarıyla değil dışladıklarıyla belli eder. Bu konuya ilişkin bir örnek vermek gerekirse, bugün İbrani dinlerin, cinselliğe veya ikili ilişkilere karşı takındığı tutum bellidir. Normal ya da ölçülü bir ilişkiyi dışladıkları için bugün, en ölçüsüz insanlar, bu dinlere mensup insanların
#EnesKara
Bakara suresi 2/256 da şöyle yazar.Dinde zorlama yoktur.Bu yapan anne,baba olsa da böyledir.Patron olsa da böyledir.Padişah olsa da yine aynı.Kılıç zoruyla değil, başka yollarla dahi imana bi kişi zorlanamaz.Dilerse iman eder, dilerse kafir olur.(Kehf 18/29) Dilerse şükreder, dilerse inkar eder.(İnsan 76/3) Peygamberimiz(sav) bu konuda örneklerin
Reklam
Neden pek çok okur 1k’daki varlığını dindarlık veya dinsizlik, inanç veya inançsızlık üzerine kuruyor ki? Tanrıya hakaret eden veya küfreden bir alıntıyı paylaşmak sizi gerçekten mutlu veya tatmin ediyor mu? Ya da düzgün bir üslupla fikir odaklı bir din eleştirisi veya alıntısı yapıldığında neden bir grup hemen onu kaldırtmak için insanüstü bir çaba harcıyor? Tanrıyla küfrü aynı cümle içerisinde kullanmadan (veya kullananları alıntılamadan) Tanrı veya din eleştirisi yapamayacak kadar aciz misiniz? Aynı şekilde kendini Müslüman olarak tanımlayan biri ‘lekûm dinikum veliye dîn’ ayeti gereğine uyamayack kadar da mı din bilgisinden yoksun? En ufak bir toplumsal olay karşısında insan hakkı, eşitlik, fikir özgürlüğü, düşünceye saygı diye bas bas bağıranlar, konu din veya Tanrı olunca neden anında bunu challenge’a bağlayıp ‘liseli’ gibi eğlenmeyi tercih ediyor? (Küfürlü Tanrı alıntısını yayalım muhabbetinden bahsediyorum) Ve son olarak ‘gerçek İslam bu değil’ciler, bu tarz platformlarda ‘gerçek İslam’ın öğretisine ve kazanımlarına örneklik teşkil etmek yerine neden görüşlerine uymayan her iletiyi, alıntıyı, incelemeyi şikayet edip ortadan kaldırarak tam bir geri kafalı imajı çiziyor? Herkesin tercihlerine saygılıyım lakin bir edebiyat platformunun bu tarz saçmalıklara teslim olmasına gerçekten üzülüyorum. Daha fazlasıyla karşılaşmamak için kendimce önlemlerimi alacağım. Bu da benim tercihim olacak neticede... Şu zor zamanlarda, daha güzel şeyler duymak, daha güzel şeyler görmek ve daha güzel şeyler paylaşmak dileğiyle... Sağlıcakla kalın...
“Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı, hem aptallık, hem inanç devriydi, hem de kuşku, Aydınlık mevsimiydi, Karanlık mevsimiydi, hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana."
Kendime Not:
Kalbinde gerçek inanç ve cesareti olan her zaman kazanır.💫 Aamir Khan
Naçizane bir öneri :)
Evlilik görüşmesine gittiğiniz zaman karşınızdaki insanı "Ne kadar maaş alıyorsun?" "Evin var mı?" gibi sorular ile bunaltmak yerine: * Hayatta önem verdiği şeylerin ne olduğunu, * En çok neyin hâyâlini kurduğunu, * Kurallarını ve hassas olduğu konuları, inanç ve ahlâk ile ilgili tavrını, * Farklı fikirleri savunduğunuz anlarda nasıl bir yol izlemeyi tercih edeceğini, * Aile içi iletişimden ne anladığını, * Kadın ile erkek arasındaki iş paylaşımına nasıl baktığını, * Evlilikten ve bir eşten neler beklediğini, * Nasıl bir eş olmayı hâyâl ettiğini, * Üzgün olduğunda, kızgın olduğunda ya da büyük bir kırgınlık yaşadığında nasıl tepkiler verdiğini, * Kendisine dair en sevdiği ve sevmediği özellikleri, * Kıskançlık düzeyini, *Tercih ettiği sosyal aktiviteleri, * Hobilerini, fobilerini ve eşi ile birlikte gerçekleştirmek istediği eylemleri, * Eşinin aktif çalışma hayatında yer almasına nasıl baktığını, * Hâyâlini kurduğu ev ortamını, * Yol arkadaşı olmak tabirinden anladığını, * Endişelerini, çekincelerini ve korkularını sorun. Unutmayın! Evlilik nasip işidir. Karşınızdaki insanı ancak aynı evi ve aynı hayatı paylaştıkça tanırsınız. Dilerim güzel kararlar alır, hayırlı adımlar atarsınız..
Reklam
Sabuklamaya Karşı Abuklama
Kadın da kadın, kadın da kadın. Ne kadınmış be, Virginia Woolf bu kadar ekmeğini yemedi feminizmin. Üç küçük paragrafın kelime popülasyonunun çoğu, 'kadın' ve 'inanç' üzerine inşa edilmiş. Sanırım yazar olmak, anlatılan karakterin canı acıdığında, acıyı yazmak yerine 'ah' diye bağırmak olarak anlaşılıyor. Yoksa bu kadar 'kadın' ve 'inanç' kelimesine maruz kalmak yerine kadını ve inancı anlatan bir derinlikte gark olabilirdik, ki böyle bir şeyin olması için ortada bir fikir olması gerekirdi maalesef dillere pelesenk olmuş sözlerden başka ortada bir şey yok. Bu iletiden sonra kadın düşmanı ilan edilebilirim. Yöntemleri hiç değişmez ama ben istiyorum ki böyle şeylere gerek olmasın. Konuşurken hangi fikrin sancağını taşıdığımızı bilelim. Birileri diyor diye gaza gelmeyelim, başkaları dedi diye onu sorgusuz sûalsiz kabul etmeden önce ilk önce bu ne kadar 'ben'den izler taşıyor diye bakalım. Aksi hâlde olan şey başkalarının yanlışlarından çıkan doğruları, kendi doğrularına yanlış eylemek olacaktır. Günümüz edebiyatının en büyük sorunlarından birisi de herkes 'yazan' ama 'yazar' yok ve maalesef, çoğu kişide yüksek irtifasından göremediğim bir girişimcilik özgüveni var. Keşke bu girişimciliği, edebiyatın içinden geçerek yapmasalar... "Kadın. Kadını bir dilime katık ettiler Markuuuut! Torbanı sarkıt."
SİRYA

SİRYA

@_1_kadin
·
08 Ocak 22:39
Herkes yaptıklarından bahsetti. Ben yaşadıklarımı anlatmak istedim
Ben hayallerimden ve hedeflerimden ilk bahsettiğim de bana söylenen ilk şey "orta okul mezunu bir kadının yazarak başarıya ulaşamayacağı" oldu. Bir kadının istediğinde neleri başarabileceğini, kadının kendi kendine yetebileceğini idealleri ve hedefleri olabileceğini önce kendi çevreme sonra da bu düşüncede olan herkese bu ödülü alarak kanıtladığımı düşünüyorum. Bana inanmayan herkese kısaca bir not düşmek istiyorum. İnanan kadınlardan nefret ediyorsunuz çünkü size göre inanmışlık az gelişmişlik. İnanmayan kadınlardan da nefret ediyorsunuz çünkü inanmamışlık yobazlık. Mini eteklileri acık olduğu için çarşaflı olanları kapalı olduğu için eleştiriyorsunuz. Güçlü ve kendi ayakları üzerinde duran, karakteri ile var olan, kadınları istemiyorsunuz çünkü, korkuyorsunuz. O kadar tutarsız tutumlarınız var ki kadın olarak bizleri artık belli kalıplara koymaya çalışmanızdan bıktık. Ben cesaretimi direnen tüm cesur kadınların cüreti ile kuşattım. Unutmayın her kadının mutlaka anlatılmaya değer bir hikâyesi vardır. Ben bu ödülü yüz yıllardır sesini ve ismini duyuramamış toplum içinde yer edinememiş, dayatmalara ve ötekileştirilmelere maruz kalan tüm
İsimsiz Kadınlar
İsimsiz Kadınlar
adına alıyorum. Teşekkür ederim. gazeteavrasya.com/yilin-en-iyi-ka... instagram.com/reel/C1zA8EUM9q...
Yorulmuşsundur. Bazen boş gün yaratırsın kendine. Bugünkü boş günden hoş bir şey çıktı. Bu başıboşluğa ortak edecek birilerini de buldum. Bakınız, aşağıda:) (Kiminizden bahsetmeyi unutmuş olabilirim, yazım yanlışı yapmış olabilirim; dedim ya boş günüm. Hoş görün.😊) Ece Temelkuran’ın BU DA GEÇER’inden rastgele, şansınıza
İnanç
“Kalbin temizse hikayen mutlu biter.” bu lafa çok inanıyorum.
Her okuyuşta, ilk defa okuyormuşum gibi ... İnanılmaz...🤍🖤💙 ******* Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı, hem aptallık, hem inanç devriydi, hem de kuşku, Aydınlık mevsimiydi, Karanlık mevsimiydi, hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana sözün kısası, şimdikine öylesine yakın bir dönemdi ki...🍁🌿
İki Şehrin Hikâyesi
İki Şehrin Hikâyesi
Charles Dickens
Charles Dickens
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.