Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"İnançlarımız dünyayı değiştirebilir. Ve inançların dünyayı şekillendirecek gücü vardır."
"Zor olanı başarmak mühimdir." ya da "Çok emek verilen değerlidir." benzeri inançların varsa bu meydan okumalar biter mi? Bitmez. Hem tükenir hem yenilerini yaratır hem tükettiğin her parçan için de ödül beklersin etrafından. Oysa kendi kendine yarattığın bu döngü için o neden sana ödül versin ki?
Reklam
Fikirlerin ve inançların teknolojik tacizle inkâr edildiği ve değiştirildiği döneme girdik.
1 milyon kişi yaşadığı şehri etkileyebilmek için sadece 100 kişi yeterlidir. Yaklaşık 6 milyar kişilik dünya nüfusunu etkileyebilmek için 8000 kişi yeterlidir. Nüfusun yalnızca küçük bir kısmı içinde huzuru oluşturduğunda, bu huzur çevremize gözle görülecek şekilde yansır. Kuantum fiziği ve biyoenerjiye göre, bu tam anlamıyla açıklanabilir bir konudur. Bu bilim dallarına göre sonuçlar, zaten uzun zamandır bu tahmin edilenleri göstermektedir. Başka bir deyişle, içimizdeki inançların gücü, bir grup insan bu inancı kabul edip etrafa yaydığında gerçekleşir.
Sayfa 180 - Koridor yayıncılıkKitabı okudu
İsteklerinizle Aynı Rezonansa Girmenin Etkili Yolları lerde bile devam edildi. Olayların sayısı meditasyon saatlerin- de azalıyordu. Sonuçlar o kadar açık ve netti ki, bu alandaki bilim insanları iç huzurun dışarıya yansıması için en az kaç kişinin meditasyon yapması gerektiğini bile hesapladılar. Bu konuda şaşırtıcı olan, düşündüğümüzden çok daha az insanın bu etkiyi yaratmak için yeterli olmasıydı. Etki etmek istediğimiz nüfusun yüzde birinin kare kökü bunun için yeter- liydi. Karmaşık görünse de durum aslında çok basit. 1 milyon- luk nüfusu etkileyebilmek için 100 kişi gerekir. 1 milyon kişinin yaşadığı bir şehri etkileyebilmek için sa- dece 100 kişi yeterlidir. Yaklaşık 6 milyar kişilik dünya nüfusunu etkileyebilmek için 8000 kişi yeterli olacaktır. Nüfusun yalnızca küçük bir kısmı içinde huzuru oluştur- duğunda, bu huzur çevremize gözle görülecek şekilde yansır. Kuantum fiziği ve biyoenerjiye göre, bu tam anlamıyla açıklanabilir bir konudur. Bu bilim dallarına göre sonuçlar, za- ten uzun zamandır tahmin edilenleri göstermektedir. Başka bir deyişle, içimizdeki inançların gücü, bir grup insan bu inancı kabul edip etrafa yaydığında gerçekleşir. İnançlarımız dünyayı değiştirebilir.
→ Asla, "Yapamam," demeyin. Bu korkuyu şunu söyleyerek yenmenin: "Bilinçaltımın gücüyle her şeyi yapabilirim." →Korkunun, cehaletin ve batıl inançların değil, hayatın sonsuz gerçeklerinin ve ilkelerinin bakış açısından düşünmeye başla- yın. Başkalarının sizin için düşünmesine izin vermeyin. Ken- di düşüncelerinizi seçin ve kendi kararlarınızı kendiniz alın. → Kendi ruhunuzun (bilinçaltınızın) kaptanı ve kaderinizin efendisi sizsiniz. Unutmayın, seçme özgürlüğüne sahipsiniz. Hayatı seçin! Sevgiyi seçin! Sağlığı seçin! Mutluluğu seçin! → Bilinçli zihniniz neyin gerçek olduğunu varsayar ve inanırsa, bilinçaltınız da buna inanır ve bunu gerçekleştirir
Reklam
Toplumsal çalkantıların yaşandığı zamanlarda olayları göğüsleyecek gücü kendinde bulamayan insanlar felaketlerin nedenlerini ve işaretlerini tüm batıl inançların yanı sıra gökyüzünde arıyorlar.
Yani eş seçimimizi ve ilişkimizin içeriğini kişilik özelliklerimiz belirler. İlişkilerimizde olumlu ya da olumsuz yönlerimize en fazla benzerlik gösteren partnerleri buluruz. Örneğin geçmişimiz bize, fazla bağlanmadan yaşanan fiziksel yakınlaşmaların bizim için en doğrusu olduğunu öğrettiyse, tam bu kalıba uygun birilerini kendimize çekeriz.
Biatçılara yaldızlı alıntı*
Güç'ün felce uğratıcı etkisi yalnızca yaratmış oldu­ğu korkudan değil, aynı zamanda, üstü-kapalı bir vaatten ileri gelmektedir: Gücü ellerinde tutan kişilerin kendilerine boyun eğen "zayıfları" koruyabilecekleri, onlara ilgi gösterebilecekleri, insanı güvensizliğin ve kendi sorumluluğunu kendi üzerine almanın yükünden kurtarabilecekleri, bunu da gereken düzeni sağlayarak ve bireye bu düzen içerisinde kendini güvenli hisse­debileceği bir yer vererek yapabilecekleri gibi bir vaatten...İnsanın bu tehdit ve vaat karşısında boyun eğmesi, gerçek "düşüşüdür". Güç'e, yani başkasının egemenliğine boyun eğmekle kendi gücünü, yani etkinliğini yitirmektedir...kendisine egemen olan kimselerin "gerçek" olarak nitelediği şeylerin gerçek olduğunu sanır. Sevme gücünü yitirir, çünkü duyguları bağımlı olduğu kişilere sıkı sıkıya bağlıdır. Ahlâk duygusunu yitirir, çünkü güç sahibi olanları tartışma konusu etme ve eleştirme yeteneksizliği yüzünden, herhangi bir insan ya da olay hakkında ahlâkî bir yargıda bulunamaz hale gelir. Ön-yargılara ve boş-inançlara kapılmaya yatkındır, çünkü bu gibi yanlış inançların dayanmış olduğu öncüllerin geçerliğini araştıracak durumda değildir. Kendi sesi, ona kendine gelmesi için çağrıda bulunamaz, çünkü kendisi üzerinde güç sahibi olan kişilerin sesini dinlemekten kendi sesine kulak vermeyi beceremez. Gerçekten de özgürlük, mutluluğun olduğu kadar erdemin de zorunlu şartıdır...
Sayfa 280 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
396 syf.
10/10 puan verdi
·
28 günde okudu
Yüzyıllar geçse de çocukların ve kadınların kaderi malesef ki değişmiyordu. Çünkü var olan şiddet alışılmış bir şekilde sürdürülmeye devam ediyordu. Oysa ki kadın toplumun kilit taşıydı. Doğuran, eğiten, öğreten hatta yöneten... Kadınları bu kadar pasifleştiren, erkekleri ise değerli kılan neydi? Normlar, sınıfsal sömürü, toplum kökleri salt
Kilit Taşı
Kilit TaşıSema Soykan · Alfa Yayınları · 2022261 okunma
Reklam
NOSEBOLAR:NEGATİF İNANÇLARIN GÜCÜ
Mahatma Gandi'nin deyimiyle: İnançlarınıza dikkat edin, düşünceleriniz olurlar Düşüncelerinize dikkat edin, sözleriniz olurlar Sözlerinize dikkat edin, eylemleriniz olurlar Eylemlerinize dikkat edin, eylemleriniz olurlar Alışkanlıklarınıza dikkat edin, değerleriniz olurlar Değerlerinize dikkat edin, karakteriniz olurlar.
Sayfa 150 - KURALDIŞI
Gücü baskı ve zorlamayla ilişkilendirme eğiliminde olsak da bu her zaman doğru değildir. Evet, toplum içi ve toplumlar arası bitmek bilmeyen sürtüşmeler, işgaller ve boyun eğdirmeler şiddeti insanlık tarihinin değişmez parçası haline getirmiştir. Barış zamanlarında bile savaş ve şiddet tehdidi hep var olmuştur. Üzerinizden atlılar geçerken somun üzerinde hak iddia etme veya fikrinizi belirtme şansınız olmaz. Fakat modern toplumda asıl geçer akçe olan güç fiziksel güç değil, ikna gücüdür. Her başkan, general veya şef askerlerini savaşmaya zorlayamaz. Yasaları değiştirmeye her siyasi liderin buyruğu yetmez. Bu güce sahip olan liderlerin sözlerini geçirebilmeleri, kurumların, normların ve inançların onlara bahşettiği yüksek itibar ve prestij sayesindedir. İnsanlar onların peşlerinden gider, çünkü peşlerinden gitmeye ikna edilmişlerdir.
Nüfusun yalnızca küçük bir kısmı içinde huzuru oluşturduğunda, bu huzur çevremize gözle görülecek şekilde yansır. Kuantum fiziği ve biyoenerjiye göre, bu tam anlamıyla açıklanabilir bir konudur. Bu bilim dallarına göre sonuçlar, zaten uzun zamandır tahmin edilenleri göstermektedir. Başka bir deyişle, içimizdeki inançların gücü, bir grup insan bu inancı kabul edip etrafa yaydığında gerçekleşir.
Sayfa 180
319 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.