Bir gün bir kitap yazacak olsam,-ki inanıyorum bir gün kesin yazacağım- ismi kesinlikle 'pazartesi' olurdu☺️
Başkalarının yaptığı hataları biz onlara yapsaydık affetmezlerdi. Biliyorum ama biz peygamberin sünnetinden giderek, kötülük yapana da iyilikle ve hoşgörüyle yaklaşmak gerektiğine inanıyorum. Kişiler kendinin aynasıdır, ne konuştuysa karşı tarafa içindeki renkleri aktarır. Bundan dolayıdır ki ruhumuzdaki mavilikleri ve bahar çiçeklerinden seslenerek insanlara yaklaşalım
Reklam
Biliyorum, içimdeki hikâyelere yol açmak, kendilerini benim kalemimden anlatmalarını sağlamak için yazıya geliyorum. Kendilerini anlatmalarını diyorum çünkü bence bu süreçte ne zaman kendimi önemsediysem o zaman yazamadım. Ama ne zaman bir hikayenin ateşine, duygusuna, beni dürten bir şeye kapıldım, o zaman yazmadan duramadım. Ne yazık ki yola bu ateşle çıkmayı öğrenmiş olsam da, yazmadan duramasamda bir yer geliyor ve yine kendimi önemsediğimi, yayınlanmayı hayal ettiğimi fark ediyorum. İşte o zaman dikkatim kayıyor. Hikâyemden, onu bana getiren ateşten uzaklaşıyor, bunlardan ne olur acaba, bu yayınlanacak kadar iyi mi? sorularına dikkatimi vermeye başlıyorum. Hiç bir yere varmıyor bu yazdıklarım dediğimde ateşim sönmeye başlıyor. Aslında o anda yayınlanmak değil meselem. O anda hikâyem benimle konuşmaya başlıyor, tamamlayabilirsin beni şimdi, toparla bu yazıyı diyor. Amerikalı şair Roethke öğrencilerine “Yayınlanmayı düşünme. O önemsiz.” dermiş. Ben bunu “Önemli olan tek şey yazma eylemidir.” olarak alıyorum. Hikâyeler bize anlatır ne zaman bitmek, nasıl anlatılmak istediklerini. Yazmaya çabalayan, hikâyelerin belirsizliğini bilen bizler için önemli olan tek şey yazma eylemi olsun istiyorum. Yazarsak, yazıda kalır, hikâyeleri duymayı kabul eder, yazmamız gerektiğine inandığımız her neyse ondan uzaklaşıp, dinlemeyi kabul edersek işte o zaman gerçekten güzel hikâyeler bizim üzerimizden kendilerini anlatmaya başlarlar. Bir kitabın içinde, bir blog sayfasında, bir dergide, ya da odamızda bir çekmecede…nerede var olmak istediklerini onlar bize söyler, buna inanıyorum.
Filistin +11
Günümüz hayr olsun sevgili okurlar 💐 Sizi yeni bir *yleme davet ediyorum. Benimle beraber omuz omuza vericek kardeşlerden Allah ebeden razı olsun. Boykot ürünlerini kullanan takipleştiğimiz sosyal medya hesapları, tanıdıklarımız veyahut yakınlarımız arasından böyle insanlar varsa, Onları da boykot etmeye davet ediyorum sizleri... Sadece kınamakla lanet okumakla olmaz. Gerçek savaşı üreterek açacağız. Yerli ürünleri ön plana çıkaracağız. Bunu sadece filistin için değil kendimiz içinde yapacağız. Milliyetçilik duygularımız bu yönde olursa biz kazanacağız. Biz boykotta daim kalırsak bazı zincirler kopacak inanıyorum. Misal ben aldım yiyebilirsin sen almadın ki tarzında teklifler geliyor çevremizden (korkunç ya nasıl alırsın korkunç ) ee o zaman seni de boykot ediyorum arkadaş!
Sadeliği seviyorum . Sadelikte ki ihtişamı . Bu durum insanlara karşı olan hissiyatım içinde geçerli. Sade insanları seviyorum, gösterişsiz ,kendi halinde ,oldugu gibi olan insanları. Ve ben inanıyorum ki bu çağa rağmen sade , öz, naif , çağa mağlup olmamış hayatlar var...
Bu arda aşı iyi fikir kahkaha( attım kusura bakma)
Öncelikle, yaşanan olaylardan duyduğunuz öfke ve üzüntüyü anlıyorum. Toplumda saygı ve hoşgörünün hakim olması gerektiğine inanıyorum. Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Sana saygısızlık etseler bile, herkese nezaket ve saygıyla davran." Herkesin inancına ve yaşam tarzına saygı gösterilmesi esastır. Ancak, sorunların çözümü şiddet ve öfkeyle değil, anlayış ve iletişimle sağlanmalıdır. (Bu arada, böyle insanlara köpek demek doğru değil, çünkü köpeklere haksızlık olur. En azından köpeğe "hoşt" diyince susuyor, bunlar susmaz. 😂) Unutmayalım ki, Allah’ın nurunu tamamlayacağına olan inancımız, sevgi ve hoşgörüyü yaymamız için bize güç versin.
Post out of use
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.