Yine çok güzel ve etkileyici bir deneme kitabı okumanın mutluluğuyla gelmiş bulunuyorum. Henüz yolun başındayım, çok kitabını okumadım güzel adamın ama okuduğum her kitabıyla aradığımı bulmuş gibi hissetmem yok mu? Gerçekten çok iyi geliyor. Düşündüren, hissettiren ve bakışımı geliştiren bir yazar Rasim Özdenören. Tüm müslümanlara okutmak istediğim nadide eserleri var.
Yeniden İnanmak, Asr-ı Saadet bilincinde bir iman için ne gerekiyor, ne yapmalıyız biraz onun üzerinde duruyor ve sorunlarımızı hissettiriyor. Hele de böylesine ahir zamanın fitneleriyle iç içe yaşadığımız bir dönemde... Beni en çok etkileyen yanlarından birisi eserin 1987 yılında yazılmış olması ama bugün de aynı hata, problem ve bahanelerin dillere nasıl pelesenk olduğunu görmek oldu.
Sözün özü, hep tavsiyemdir.
Yeniden İnanmakRasim Özdenören · İz Yayıncılık · 2015902 okunma
geçen gün tanrı ile konuştum.
ne düşündüğünüzü biliyorum. konuştuğun kişinin tanrı olduğunu nereden biliyorsun?
açıklayacağım, ama şunu söyleyeyim, sorduğum bütün sorulara –yani hepsine- cevap vererek beni ikna etti. bütün sorularıma makul ve tatmin edici cevaplar verdi. sonunda, onun tanrıdan başka birisi olmadığını kabul etmek zor
Siz de benim gibi kimmiş bu geyşalar, diye merak edip haklarında biraz bilgi edinmeye kalktıysanız muhakkak bu kitapla karşılaşmışsınızdır. Ve kitabın kapağını açtığınızda, " Bir zamanlar Kyoto'nun en ünlü geyşalarından birinin anılarından uyarlanmış gerçek bir hikaye." yazısını -kelime kelime aktaramamış olabilirim- görmüşsünüzdür. İşte
Türk Romanının Sorunu kişiliktir. İnsanımızın kişilik kazanma savaşının önemini henüz kavramamış olmasıdır. Kendisiyle hesaplaşma diye bir kavramın varlığından habersiz oluşundandır. Bunun için romanımız düzmecedir. Diyalektik gibi gerçekten büyük kavramların gerisine sığınan cüceler ordusu oluşundandır. Köylünün sefil yaşayışı olgusu büyük roman
"Hayata katlanmak bir şey değil, bir biçimde katlanırsın, n'olucak! Asıl korkutucu olan ölümden sonraki hayata katlanmaktır. Bilinmezliğe katlanmaktır. Ölümden sonra bir hayat yoksa, mesele de yok! En azından benim için bir mesele yok, çünkü istediğim bu. Ama varsa, o zaman biz de varız demektir. Asıl katlanılmaz olan bence budur. Düsün, gene biz olacagız. Biz! Biz kendimize katlanamazken gene biz! Sonra gene òtekiler olacak, hani şu bildiğin òtekiler. Bana ötekilere katlanabilecek birini gòster! Ardından gene olaylar, hikayeler ve bunları konuşma, yazma, anlatma isteği olacak. Uçucu ruhların kelimelerinin ağırlığı olacak mı, olmayacak mı?
Yaşamaktan değil katlanmaktan yorulmuşken bunca yıl, dönüp yeniden yeniden katlanmak! İçimi sıkıntı basıyor bunları düsündükçe!
Hiçliğe inanmak istiyorum, hiçliğin varlığına. Benim için cennet o. Artık hiçbir şeyin olmaması. Hikayesizlik... "
^Mart 2010^
'Masalla Gerçeği Ayırt Edebilecek Okurlara...'
Belki de biz Dünyayı, dünyalı olmayı, insanlığı, insan gibi görünmek dışında- insan olabilmeyi çok yanlış anlamış bir toplumuzdur, ne dersiniz??? ( Belki de belkisi fazla ) Hakkını veremiyoruzdur. Hakkını verebilmek isteyenler yazıyı okumaya devam edebilir...
Çünkü diğerlerine biraz uzun gelebilir,