Diderot kendisinin ateist olduğunu yadsımıştı. Yalnızca Tanrı varmış veya yokmuş onu ilgilendirmediğini söyledi. Voltaire kitabına karşı çıktığı zaman, şöyle yanıt verdi; "Ben Tanrı'ya inanıyorum, yine de ateistlerle pekâla yaşarım... maydanozla baldıran otunu karıştırmamak çok önemlidir ama Tanrı'ya inanıp inanmamak zaten önemli değildir". Yanılmaz bir dikkatle, Diderot asıl noktaya parmak basmıştı. Bir kez 'Tanrı' tutkuyla öznel bir deneyim olmayı bitirdiğinde, 'o' varolmaz. Diderot'un aynı mektupta vurguladığı gibi, dünya işlerine asla karışmayan filozofların Tanrı'sına inanmak anlamsızdı. Gizli Tanrı Deus Otiosus olmuştu: "Tanrı olsun ya da olmasın, O en yüce ve yararsız doğrular arasında sıralamaya girer.
Çıkardığım sonuç çok basit: inanmak veya inanma­mak, ikisi de birdir. Şu anda bana Tanrı'nın aydınlatıcı varlığını kanıtlasalar bile, tutumumda bir farklılık olmazdı.
Reklam
İnanmak veya inanmamak kişinin elindedir kuşkusuz. Ancak Hristiyanlıktaki paradoksları ve dogmaları İslamiyet’te görmemekteyiz. Bu noktada Hristiyanlığın daha gizemli olduğu, İslamiyetin daha açık olduğu da söylenilebilir. Ancak bu İslamiyetin özünde tamamen akli bir din, Hristiyanlığın ise tamamen akıl dışı bir din olduğu anlamına da gelmez.
Sayfa 67 - Diyanet İşleri BaşkanlığıKitabı okudu
Bergman, Luteryen bir papazın oğlu olmasının getirdiği disiplinli ve katı bir aile ortamında büyümenin etkilerini filmlerinin çoğunda gösterir. Buna bir de dinin derinlikli sorgulanması eklenince filmleri bir başyapıta dönüşmüştür. Örneğin ‘Yedinci Mühür’ (1957) filminde “Benim tüm hayatım manasız bir arayışmış.” diyen şövalyenin sorgulayışı, gerçek hayatta Bergman’ın hakikatte söylemek istediğidir. Hayatı boyunca Tanrı’ya inanmak veya inanmamak arasında gelgitler yaşayan sanatçının bu iç çatışması, içine girdiği dini bunalımdan kaynaklanır. Nitekim filmlerindeki kahramanlar, bir türlü teslim olmayı başaramazlar. Onun “Winter Light / Kış ışığı” (1962) adı verilen filmi böylesi dini bunalımların melankolilerin ve Tanrı temasının derinlemesine işlendiği bir başyapıttır.
Sayfa 24
Düşünce ve ifade özgürlüğü olmayan yerde beyin nefes alamaz müdür bey!Düşünmek,hayal etmek,tartışmak hattâ,inanmak veya inanmamak bile sınırlandırıldığı için beyinler ya gidiyor,gidemeyenler de…
Sayfa 507Kitabı okudu
SOKRATES’İN SAVUNMASI
••• Atinalılar! Beni suçlayanların üzerinizdeki tesirini bilemiyorum; fakat sözleri o kadar kandırıcı idi ki ben kendi hesabıma onları dinlerken az daha kim olduğumu unutuyordum. Böyle olmakla beraber, inanın ki doğru tek söz bile söylememişlerdir. Ancak, uydurdukları birçok yalanlar arasında, beni usta bir hatip diye göstererek sözlerimin
Reklam
154 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.