Doktor Andrey Yefimıç, bir taşra hastanesinde hekimlik yapmaktadır. Hastane kurulduğu günden beri - her anlamda - kokuşmuşluğun bir numunesi gibidir. Dolandırıcı doktorlar, şarlatan yardımcı personel, antik çağlardan kalma tedavi yöntemleri, pislik içinde binalar, çaresiz hastalar...
Doktor Yefimıç, önceleri bir fark yaratacağını düşünür ancak düzene teslim olması bir aydan kısa sürmüştür.
Akıl hastalarının konulduğu 6. Koğuş ise çoğunlukla personelin görmezden geldiği bir gayya kuyusu gibidir. Buradaki hastalar buraya kapatılmış ve burada unutulmuş kimselerdir. 6. koğuşta orta sınıfa mensup, oldukça iyi eğitimli bir hasta olan İvan Dimitriç, Doktor Yefimıç'ın dikkatini çeker. Bu adamın hayata dair oldukça sarsıcı ve gerçekçi fikirleri vardır. Doktor, onunla sohbet etmekten kendini alamaz. Hastane çalışanları için doktorun bir deliyle bu tarz bir sohbete girişmesi asla kabul edilebilir bir durum değildir. Bu noktadan sonra doktor Yefimıç'in hayata sonsuza dek değişir.
Kitaptan çok etkilendim, tavsiye ederim.
İLGİNÇ BİLGİLER -1 : Sovyet devrim lideri Lenin, bu kitabı okumuş ve sanki kendisini de altıncı koğuşa kapatmışlar gibi hissettiğini söylemiştir.
İLGİNÇ BİLGİLER -2: Stalin, Stalingrad savunması esnasında Sovyet ordularına yaptığı bir konuşmada öykümüzde geçen şu meşhur cümleyi söyler: ELBET BİZİM SOKAĞIMIZA DA BAYRAM GELECEKTİR.