En beklenmedik anda,en beklenmedik duygularla karşılaşıyoruz. İçimizi alıp götüren bu duygular buz gibi eritiyor en acı veren yerlerimizi.zamansız gelen yağmur çiseleri gibi birden düşüyor sevda,saçlarımızdan tenimizin sıcak yerine.yeşerdi sandığımız ne varsa kökleriyle toprağa karışıp giti. Gözlerimizle gördüğümüz hangi duygu varsa,gözlerimizle yolcu etik en uzak şehirlere, kabullenmek acı veriyor yaşanılan her şeyi, ama beklemek duygu karmaşası, inceden inceye mutluluğa dokunmak gibi. M.SALİH AKSOY
2 Haziran 1991 Saygıyla
Akşam erken iner mahpushaneye.   Ejderha olsan kar etmez.   Ne kavgada ustalığın,   Ne de çatal yürek civan oluşun.   Kar etmez, inceden içine dolan,   Alıp götüren hasrete.   Akşam erken iner mahpushaneye.   İner, yedi kol demiri, Yedi kapıya.   Birden, ağlamaklı olur bahçe.   Karşıda, duvar dibinde,   Üç dal gece sefası,   Üç kök hercai menekşe...   Aynı korkunç sevdadadır   Gökte bulut, dalda kaysı.   Başlar  koymağa hapislik.   Karanlık can sıkıntısı...   "Kürdün Gelini"ni söyler maltada biri,   Bense volta'dayım ranza dibinde   Ve hep olmayacak şeyler kurarım,   Gülünç, acemi, çocuksu...   Vurulsam kaybolsam derim,   Çırılçıplak, bir kavgada,   Erkekçe olsun isterim,   Dostluk da, düşmanlık da.   Hiçbiri olmaz halbuki,   Geçer süngüler namluya.   Başlar gece devriyesi jandarmaların...   Hırsla çakarım kibriti,   İlk nefeste yarılanır cıgaram,   Bir duman alırım, dolu,   Bir duman, kendimi öldüresiye,   Biliyorum, "sen de mi?" diyeceksin,   Ama akşam erken  iniyor mahpushaneye.               Ve dışarda delikanlı bir bahar,   Seviyorum seni,   Çıldırasıya...                  
Ahmed Arif
Ahmed Arif
Reklam
OLSAN DA BİR OLMASAN DA
Artık görünmüyor mevsimde hüzün Bulutlar bir garip rüyaya dalmış Ufukta güneşi ağlatan yüzün Bir mültecî gibi tenhâda kalmış Toprak yandı gülüm; çeşmeler zehir Şimdi bilsen de bir, bilmesen de bir Kaç kere çağırdım seni öteden Turnalar uçurdum gittiğin yere Bin parça eyledin kalbimi neden Ruhum bir başına düştü göklere Bana tebessümle bakıyor
RABBİM KORUSUN Millet bedavanın düşmüş peşine Hakkını istersen gelmez işine Servetini versen yetmez dişine Gözü aç, gönlü aç Rabbim korusun! Fikri kara kendi ışığı sönük Her şeyi bilir de kötüye dönük
Onlar, Kur’ân’ı inceden inceye düşünmezler mi? Yoksa, kalplerinde kilitler mi var? Muhammed Sûresi - 24
Denk gelişler...
Ezan okunurken de şiir okunmalı. Allahuekber sesleri fon olmalı bir Turgut Uyara ya da Nazıma. Tamda o sırada inceden bi yağmur bastırmalı. Tanrı olanak kıldıysa buna neden yapmayalım ki. İstemeseydi denk getirmezdi bu şaireni ortama Bu şiire...
Reklam
Severek dinleyebileceğiniz bir şiir
youtu.be/k_KkVSuoOGw?si=... Önümde sokaklar, elde sigara, İnceden bir yağmur, anla despina… Gecenin koynunda kabuksuz yara, Kanayıp da durur; anla despina… Şiirle tutuşup meş’um kavgaya Diz çöktürdün bana gökteki aya. İblis’i kovdurup atan dünyaya, Nefsindeki gurur, anla despina… Şimdiden geçmişe bir yol gider mi? Yüzyıllar buluşup bir an eder mi? Tetiğe dokunup sıktığın mermi Kendini de vurur anla Despina… Bahçeye diktiğim beyaz karanfil Sensiz boynu bükük çaresiz sefil Yalnızca ağaçlar çiçekler değil İnsanlar da kurur anla Despina… MEHMET SÜRÜBAŞI
Göz alıcı insanlar çoğaldı, Gönül alıcı insanlar azaldı, Meydan okuyan insanlar çoğaldı, Gönül okuyan insanlar azaldı, Sözleri inciten insanlar çoğaldı, Özleri inceden insanlar azaldı... Kısası özü sözü bir insan kalmadı....
Cebeci İstasyonunda bir akşam üstü İncecikten bir yağmur yağıyordu yollara Yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi Sıcak bir kara sevda Yüreğimizin başında bağdaş kurup oturmuştu; Acımsı, buruk. mühürlenmişti ağzımız bir sessizlik içinde Sessizliği üstümüzden atamıyorduk Bir saçak altında kararsız, yorgun Saatlerce duruyorduk Kimse görmüyordu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.