_Kanatsız uçmaya kalkışma! _Ham, pişkinin halinden anlamaz; öyle ise söz kısa kesilmelidir vesselâm. _O, kırmızı güldür, sen ona kan deme. O, akıl sarhoşudur, sen ona deli adı takma! _Hakiki olan vaadleri gönül kabul eder; içten gelmeyen vaadler ise insanı ıstıraba sokar. Kerem ehlinin vaadleri görünen hazinedir; ehil olmayanların vaadleri ise
_Estetik: Güzel Sanatlar Felsefesi’dir. _Sanat: Kendisini nesne olarak alan Tin’dir. Yaratıcı Ruh’un nesneleşmesidir. İnsanın doğaya öykünmesi ve gereksinmesi olup tinsel ve duyusal olanın uyuşmasıdır. _Sanat, bizleri felsefi düşünmeye çağırır; felsefi düşünme ile de o, sanatta bir yenilenmeyi, yeniliği sağlamayı değil, ama sanatın temelinde
Reklam
Federal Almanya, Hitler şokunun en çok terbiye ettiği ülkedir ama vize ve muhacirlik yasaları kan farkı gözetir. Ülkenin etnik kompozisyonunu korumaya yönelik eski ABD kanunlarını andırır. Vatandaşlık kanunları toprağa değil (jus soli - toprak hakkı) kana göre (jus sanguinis - kan hakkı) düzenlenmiştir.
Sayfa 86 - Panama YayıncılıkKitabı okudu
İmdi, akla gelebilir ve denebilir ki, insan akıl sahibi bir varlık olarak, kendi ihtiyaçlarını aklına dayanarak telâfi ve tatmin etmenin yolunu kendiliğinden bulamaz mı? Akıl, ona rehberlik edemez mi? Burada, aklın mahiyeti üzerinde bir anlaşmaya varmamız gerekiyor. Aklın yolunu bulabilmesi için bazı ilkelerden ve önkabullerden hareket etmesi gerekir. Hiç bir ilkeye ve hiç bir önkabule istinad etmeden yola çıkan bir aklın kendiliğinden varabileceği hiç bir gerçeklik bulunamaz. Akıl, muhakeme yapabilmesi için elinde kıyas unsurlarını bulundurabilmelidir. Eğer ortada kıyas birimi bulunmuyorsa neyin neye kıyas edilebileceği ve neyin ne'den çıkartılabileceği meçhul kalır. Bu demektir ki, akıl, bu durumunda ve bir başına kötürüm bir âlettir. Onun iş görebilmesi ve çıkarımlarda bulunabilmesi için ona bazı önbilgilerin verilmiş olması gerekir. Akıl kendi başına bu önbilgileri elde edebilecek bir yetenekle donatılmış değildir. Onun donatılmış olduğu yetenek (istidat) yalnızca kendisine verilen bilgiyi kabul etmeye matuftur; yoksa bu bilgiyi icat (veya keşf) etmeye değil..
Ayetlerle bilimin ilişkisi
“Bir Müslüman için Allah’ın emirlerini yerine getirmek ve Allah’ı daha iyi tanımaya çalışmak, olabilecek en üst seviyede bir motivasyon kaynağıdır. Bu rasyonel temelli motivasyon para, şöhret, unvan gibi dünyevi hiçbir çıkar olmadan da evreni inceleme faaliyetinin gerçekleşme-sini destekler. Kuran’ın yüzlerce ayetindeki bu teşviğini birçok
İnsan kültürleri sürekli değişim halindedir. Peki bu değişim rastgele midir yoksa uzun vadede belli bir örüntüsü mü vardır? Başka bir deyişle, tarihin bir akış yönü var mıdır? Cevap evettir... Tarihin yönünü tanımlamak aslında bir bakış açısı meselesidir. Tarihe kuşbakışı göz attığımızda, ki bu tarihsel gelişmeleri on yıllar veya yüzyıllar bazında ele almak demektir, yönünün birlik mi yoksa çokluk mu olduğunu tespit etmek kolay değildir. Öte yandan, bu uzun dönemli gelişmeleri kuşbakışıyla anlamaya çalışmak miyopluk etkisi yaratır. Bunun yerine, gelişmeleri bir kuşun değil bir uzay uydusunun durduğu yerden incelemek ve yüzyıllar yerine bin yıllara bakmak gerekir. Böyle bir bakış açısından, tarihin durmak bilmeden birlik yönünde ilerlediği çok net olarak görülür.
Sayfa 172