Taslaman bu çalışmasında birçok felsefi konulara, bilimsel konulara, Tanrı bakış açısıyla bakıp yorumlayıp, teist görüşleri ile yorumluyor. Birçok bilim adamının bilimsel teorilerinin aslında Tanrı ve din ile ne kadar çok uyuştuğunu belirtiyor. Burada şu şekil bir itiraz gelebilir, falanca filanca din adamı böyle demiyor, şu din kaynağında tam
Özgür irade olmadan ahlak olmaz. Özgür irade, ahlakın önkoşuludur. Özgür irade olmadan eylem ve seçimden söz edilemez. Özgür iradenin olmadığı yerde, eylem ve seçim değil, sadece davranış söz konusudur. Sadece davranışın olduğu yerde insan Pavlov’un köpeğine dönüşür. Yani insan, belli bir etki sonucunda belli bir tepki veren ve kendi yolunu
75 yıl önce bugün dedesinin ölüm gününde doğan bir insan, 75 yıl sonra bugün bu yazının yazılmasına sebep oldu.
Şuan okuduğum bu kitabı, (
Rüzgarlar Hep Gençtir ) okumak için ne zamandır erteliyordum; belki de bir yılı aşkındır diğer kardeşlerinin yanında tozlanıyordu diyebilirim. Aslında önceden okumayı planladığım farklı yazarlardan birkaç kitap
İslam dünyasında da, felsefi ilimlere yabancı ilimler gözüyle bakarak onlar tenkit eden birçok düşünür vardır. Mesela
bir Gazali ve ondan daha da aşını tenkitler yapan Ibn Teymiyye bunlardandır. Gazali, filozoflar tenkit ederken, özellikle ontoloji
sahasında öyle görüşler ileri sürmüştür ki, bunlar Okazyonalizm, İndeterminizm , Konvansiyonalizm gibi modern felsefede işlenen görüşlerden başka bir şey değildir, Ibn Teymiyye'nin Aristo ve ona bağlı Müslüman filozofların manuk anlayışına reddiyesi, bir totoloji görmesi, bugünkü anti-Aristocu mantıkçılarla, özellikle Viyana Ekolü'nün mantık anlayışıyla benzerlik arz etmektedir.
İşte kuantum ile çıkan gümbürtü buydu! Newton'dan beri tıkır tıkır çalışan evren saati kırıldı. Artık indeterminizm vardı ve evren bazen kafasına göre davranıyordu. Haydi espri yapalım, Tanrı zar atıyordu!