·
Not rated
Eserini okumadığımız, pek popüler olmayan yazar ve şairleri AYT sınav gruplarında anlatırken genel olarak “şöyle bir anlatıp geçme” tutumunu sergiliyoruz. Bunu zoraki olarak konu yetiştirme ve gereksiz bilgiye boğmama adına yapsak da birçoğumuzun içine sinmiyor bu tutum. Bahaeddin Özkişi’nin de bizim derslerde kaderi böyle maalesef. .
Son zamanlarda çokça merak ettiğim yazarın, Sokakta kitabını ince olmasından ötürü bir iki günde okuyayım demiştim. Ancak daha ilk sayfalarda çok derin meselelere ustaca eğildiğini fark ettim. .
Başlangıçta klasik bir Doğu-Batı çatışması gibi başlayan eser ilerleyen sayfalarda ONLAR diye isimlendirdiği cin taifesi ve şeytanın da işin içine girmesiyle bambaşka bir hal alıyor. Aslında bu noktada çatışma unsurları biraz karışıyor. Biz kime karşıyız? Yani değerlerimizi Batı’ya karşı mı savunmalıyız yoksa Allah’ı inkar eden tüm canlılara karşı mı? Ancak özetle, bir sokak imgesi, metaforu üzerinden toplumsal değişimi merkeze alıyor. Bu hususta pozitivizmden beslenen Batı’yı ruhu inkar etmekle, basite kaçmakla suçluyor. .
Yazar, belirli karakterler üzerinden onları biraz daha simgeleştirerek bizi kendi fikrine yaklaşılmaya çalışıyor. Bunu yaparken de yer yer estetiği zedelemek pahasına olsa da fikrini ayan beyan söylemekten çekinmiyor. .
Eseri okurken bir Tanpınar havası sezmiştim ki Tanpınar’ın Bahaeddin Özkişi’ye “Yaz evladım yaz, sen on tane Sait Faik edersin.” sözünü anımsadım. .
Biraz ürkütücü olsa da mutlaka olunmalı. Sevgiyle. .
Sokakta. 
Bahaeddin Özkişi
