"Herkes kötüydü," dedim inkâr etmeden, gözyaşlarımın ardından onun gölgede kalan yüzünü izleyerek. "Kimse çıkıp kol kanat germedi." Dudağım hüzünle kıvrıldı. "Daha çok kanatlarımı kırdılar." "Ama ben sana baktığımda hâlâ bir melek görüyorum," dedi halsiz bir adım atarak. "Koşuyorsun, uçuyorsun, dans edip süzülüyorsun... Yaşamayı seviyorsun." Elimi kaldırıp bir çırpıda gözyaşlarımı sildiğimde ıslak görüşüm temizlendiği için yüzünü daha net görebildim. "Çünkü yaşamım kanatlarımı kıran o insanlar sayesinde başlamadı, onlar istedi diye de bitecek değil."
Safir Mila&Hazer Han
Yerin üstündeki bir avuç haris politikacı varsın bizi inkâr etsin! Yerin altı bizi tasdik ediyor!
Sayfa 110 - TEDEV YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Bütün kitaplarımdaki ana tema, çocuklukta yaşadığımız acıların inkar edilmesidir.
Felsefenin bölümleri bölüm 4
4– İLAHİYAT Felsefecilerin en çok yanıldıkları meseleler, bu sahada'dır. Mantık ilminde burhan, yani kesin delil için kabul ettikleri şartlara uymadılar. Bu sebeple, felsefeciler arasında bu sahada, pek çok ayrılıklar çıktı. İbni Sina ve Farabi'nin nakletiklerine göre, ilahiyyat mevzularında Aristo kendi ekolünü İslam mezheplerine
Felsefenin bölümleri bölüm 3
3– TABİAT İLİMLERİ Bu ilimde, âlemin varlıklarından, yani göklerden ve göklerdeki yıldızlardan, yerdeki su, hava, ateş, toprak gibi basit cisimlerden, hayvan, bitki ve madenler gibi birleşik cisimlerden, bunların değişme, birleşme, bir hâlden bir hâle geçme sebeplerinden bahsedilir. Bu durum bir tabibin insan vücudunun, uzuvlarının ve mizacının değişme sebeplerini araştırmasına benzer. Din, tıp ilmini inkar etmediği gibi, tabiat ilimlerini de reddetmez. Ancak, (Tehâfüt-ül felâsife) kitabımda açıkladığım bazı meseleler vardır ki, tabiat ilminin bu belirli birkaç meselesini reddetmek, dinin gereğidir. Bu meseleler dışında dine uymadığı görülen meseleler iyi incelendiğinde, anlattığım meselelere dahil oldukları anlaşılır. Hepsinde esas olan nokta şudur: Tabiat, Allahü teâlânın emrindedir. Kendiliğinden bir şey yapamaz. Onu yaratan yapar. Güneş, ay, yıldızlar ve diğer eşyalar, Allahü teâlânın emrine tabidirler. Hiçbiri kendiliğinden bir iş yapacak hâlde değildir.
Bakara 83-86
Bir zamanlar biz İsrâiloğulları’ndan, “Yalnız Allah’a kulluk edeceksiniz; ana babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz. İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin” diyerek söz almıştık. Sonra, içinizden küçük bir kesim dışında, sözünüzden döndünüz; hâlâ da sırt çevirmektesiniz. Vaktiyle sizden, birbirinizin kanlarını dökmeyeceğinize, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacağınıza dair de söz almıştık. Siz de kabullene geldiniz. Hâlâ da (buna) şahitlik ediyorsunuz. Sonra işte şimdi sizler birbirinizi öldürüyorsunuz; içinizden bir kesimi yurtlarından sürüyor, onlara karşı kötülük ve düşmanlıkta birbirinize arka çıkıyorsunuz. Esirler olarak size geldiklerinde de fidye verip kendilerini kurtarıyorsunuz. Hâlbuki onları sürgün etmek size haram kılınmıştı. Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? İçinizden bu şekilde davranan birinin dünya hayatındaki cezası ancak rezil rüsvâ olmaktır; kıyamet gününde ise onlar azabın en şiddetlisine itilirler. Allah sizin yapmakta olduğunuzdan habersiz değildir. İşte onlar, âhiret karşılığında dünya hayatını satın alan kimselerdir. Bu yüzden ne azapları hafifletilecek ne de kendilerine yardım edilecektir.
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.