Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Nalıncı Baba Padişahın İşi Ne! Murad Han (III. Murad) o gün bir hoştur. Telaşlı görünür. Sanki bir şeyler söylemek ister, sonra vazgeçer. Neşeli deseniz değil, üzüntülü deseniz hiç değil. Veziriazam Siyavuş Paşa sorar: - Hayrola efendim, canınızı sıkan bir şey mi var? - Akşam garip bir rüya gördüm. - Hayırdır inşallah. - Hayır mı şer mi
Ne kadar acıyorum kendime; bu yüzden başkalarına acımaya fırsat bulamıyorum. Bütün acımamı kendime harcadım. Dilencilerden kaçıyorum. Biri yüzüme bakıp acıklı şeyler anlatacak diye titriyorum. Insanlık dışı oldum. Yüzümü yerden kaldıramıyorum. İşim gücüm başkalarına haksızlık etmek. Bu yüzden tutunamayanların arasında hakkım olan yeri alamıyorum.
Sayfa 671Kitabı okudu
Reklam
"Buralar," dedi, "bu havalinin yani eski adı lonya'dır, sizin büyük şehirlere göçüp şuralıyım buralıyım demeyi forsuna yediremeyenleriniz, 'Biz lonyalıyız,' derler. Nerelisin, diyene şimdi buna da nasıl anlatılır ama neyse ne, yine de diyelim, lonyalıyız, derler. Şimdi Tevhide kızımız da Allah'ın izni keremiyle Istanbul'a gelecek, bir de gelecek ki, buranın altınları orda pul, bakacak ki öyle değil, böyle, bakacak ki bir yalana paha biçilemiyor, bir de şişinmeye. Ne Manisa'nın kebabı para ediyor, ne en güzel mahallesi, ne kimlerden olduğun, al sana göç, al sana sıfırdan başlama, al sana sıfırı arayıp da bulamamak. Neyse işte bu hal içinde Tevhide ben ne bulayım da bir şişme bota, şişme simide yapışayım da batmayayım derken aklına bu anlattığım lonya gelecek, kendiliğinden gelmez de işte gelsin diye söylüyorum lonya gelecek, hem de yalan mı, hâşâ, işte kurtuldun, lonyalı Tevhide," deyip, fazla da uzatmayayım der gibi durdu ve en olağan hal ile, "Aziz iyi bir çocuktur, lâhmüke lâhmi, iyi damat, iyi eş, iyi baba olacağına şek şüphe yoktur. Sizler de temiz ve iyi bir ailesiniz, şeref duyduk, kusurlarımızı bağışlayın, lütfen görmezden gelin, çünkü ihtiyacımız çoktur. Ben Aziz'in büyüğüm dediği bir abisiyim, Allah daim etsin, baki kılsın, inşallah güzel kızımız ile bizim aklımızdan geçen sizce de muvafıktır, kızımızı Aziz'e babası, büyüğü namına istiyorum, lütfen olur deyin," diye bir uzun söyledi.
_Kanatsız uçmaya kalkışma! _Ham, pişkinin halinden anlamaz; öyle ise söz kısa kesilmelidir vesselâm. _O, kırmızı güldür, sen ona kan deme. O, akıl sarhoşudur, sen ona deli adı takma! _Hakiki olan vaadleri gönül kabul eder; içten gelmeyen vaadler ise insanı ıstıraba sokar. Kerem ehlinin vaadleri görünen hazinedir; ehil olmayanların vaadleri ise
Ya Fâtıma, Allah'tan kork ve Allah'a karşı vazifende kusur etme! Allah'ın omuzlarına yüklediği farzları hakkıyla yerine getir. Kocana da daima sâdık ve itaatkar ol! Onun hakkını da gözet! (Yani, senin iki vazifen var: Allah'a karşı kulluk etmek ve sonra da kocana itaatte bulunmak.) Sana istediğinden daha hayırlı bir şey
Sayfa 187Kitabı okudu
I also want to graduate from the University of Disconnectus Erectus.
Artık tek başınıza üzülmeyin, ne olur? Birlikte üzülelim. Her şeyi yeniden yaşayalım. Üçümüz birlikte dolaşalım. Onu adada görmek isterdim. Birlikte çiçek toplamıştık yıllar önce. Öyle olsaydı. Siz elele tutuşmuş gidiyorsunuz. Bana da gösterseydi manastırı. Ahşap bir manastır mıydı? Ne düşüneceğimi bilemiyorum. Düşünebildiğim gün yazsam mı
Sayfa 451 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Uzun ama güzel bir anı, Bir doktordan tespitler, Sakıp Ağa'nın vefatı
"Dinle beni Malkoçoğlu, doktorun iyisi az ilaç yazar ve şartlar ne olursa olsun, kolay kolay ameliyat demez. Bizim bir sözümüz var biliyorsun... Ameliyat olunacaksa, en az üç doktora soracaksın derler. Peki neden biliyor musun? Doktorun ben bile olsam, başka doktorlara da soracaksın. Şimdi... Doktor çok iyi... Kolay kolay ameliyat demiyor, az ilaç yazıyor, ya da yazmıyor diyelim... Kendini iyi hissetmedin, güvendiğin doktora gittin. Sorunun basit, ne derdin olduğu belli; nezlesin yahu... Derdin bu. O çok güvendiğin doktor, seni bir anda ikna edip burun ameliyatına sokabilir. Çünkü kızını ya da oğlunu Avrupa'da, Amerika'da okutuyordur. Ya da bilmem ne konaklarından aldığı evin iki taksitini ödeyememiştir. Adam babası gelse masaya yatıracak, seni hiç affeder mi?" Şimdi bu yazıyı okuyan doktorlar belki biraz kızacaklar ama bunu neredeyse yüz yaşına merdiven dayamış bir büyük doktor söylüyorsa, ben ciddiye alırım arkadaş Uzun yıllar önce rahmetli Sakıp Sabancı'yı muayene ettiğinde karaciğerinin üstünde küçücük bir tümör fark etmiş, ömrünün sonuna kadar senle yaşar, yeter ki kimse dokunmasın, demiş. Sonunda bir gün Sakıp Ağa'yı apar topar ameliyata aldıklarında "İnşallah vücuda sıçramaz" demişti. Ama o ameliyattan sonra ne yazık ki vefat etmişti Sakıp Ağa....
Vecdi Enişte gelince dedemlerin iç avluya getirdiler tabutu. Herkes sus pus. "Baktınız mı?" dedi dedem, “ne var tabutun içinde?" Hepsi kafa salladı almaya gidenlerin. Dedem "Bismillahirrahmanirrahim” deyip araladı tabutu. “Ölü gibi” dedi dedem, "inşallah öyledir." Herkes cümleten “İnşallah” dedi. Refiye Teyzem tabutu
Müzik
İnsanın kelimelerle anlatamadığını notalarla anlatma santıdır bence müzik.Hele ki kelimelerin muhtevasının bu denli boşaltıldığı zamanımızda neler anlatmaz ki notalar gönlü güzel kalanlara. Sizin de mutlaka kalbinize düşmüştür; bir sevdiğiniz vardır, ona karşı hissettikleriniz öyle derin öyle müstesnadır ki, tüm sözcüklerini tarasanız evrenin,
17 ~ 23
Gönül Mevsimi Değerlendirme
Öncelikle yazarımızı da kitabı da bu platform sayesinde öğrendim. Yorumlar sayesinde merak edip kitabı satın aldım. İyi ki de almışım ve ve bu çok değerli hanımefendi yazarımızı tanıma fırsatına müşerref olmuşum. İlk kitabı olmasına rağmen naif hassas detaylara önem veren ve kaleminin gücü ile adeta yaşatan bir anlatım ile dile getirilmiş
https://dionysosyayingroup.com/Kitabı okudu
Reklam
Nihayet bir öğleden sonra polisler bizim evi de bastılar. Ben mektepteydim. Evde sadece annem varmış. Her tarafı aramışlar, dolaplarımı başaşağı çevirip, içindekileri yerlere döküp saçmışlar ve birkaç kitap alıp gitmişler. Evin dışarısı sarılmış, merdiven başlarında tedbir alınmış, arama bir hayli sürmüş. İki-üç gün sonra bir sabah erken saatte
nefes
Yanımda Alexandergille tek göz odalık evine daldığımda dalgın dalgın burnunu karıştırıyordu.Ümit Necati. Kapısını yaz kış kilitlemez, hava sıcaksa örtmezdi bile. Şöyle bir baktı. Benim ben olduğum da belliydi turistlerin turist olduğu da. Hayrola? derken az önce burnunu karıştırdığı eliyle uzanıp "Hoşgeldiniz." dedi Hollandalılara. Ben
Sayfa 49 - April Yayınları 1.baskı
Dördüncü Bölüm - Selim'in günlüğü
...Ben de darıldım onlara işte. Yolda, onlardan birini görünce, sıkılarak gülümsüyorum. İçimden geçenleri saklamak istiyorum. Onların içinden ne geçtiğini anlayamıyorum; yüzlerinden belli olmaz ki duyguları. Bu nedenle, yüzlerini görmek içime sıkıntı veriyor. Sıkıntıma onlar sebep oldu sanki. Hepsi de sanki hiçbir şey olmamış gibi rahatça yürüyor
38 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.