Osmanliyla savasan Ingiliz kuvvetleri 1917'de Kudus onlerine kadar geldiginde Ingiliz Disisleri Bakani Arthur Balfour, Yahudilerin Filistin merkezli vatan ozlemine destek olarak yorumlanabilecek bir adim atti. 2 Kasim 1917'de uluslararasi Siyonist hareketin liderlerinden Lord Rothschil'e bir mektup yazarak Ingiliz Hukumetinin Filistin'de Yahudiler icin bir "yurt" kurulmasina sempatiyle baktigini ancak Filistin'de Yahudi olmayan topluluklarin sivil ve dini haklarina saygi gosterilmesi gerektigine isaret etti.
Sonuc olarak kisaca Balfour Deklarasyonu olarak bilinen bu mektubun ardinda, donemin Basbakani Lloyd George basta olmak uzere gelen Ingiliz Siyasetcilerin Siyonizm'e duydugu sempati kadar Itilaf devletleri adina Yahudilerim destegini kazanma arzusu da vardi. Bu baglamda ozellikle Amerika'daki buyuk Yahudi nufusunun ve henuz savasa tum gucuyle asilmayam Abd'nin destegi onemliydi.
Amerika'daki Hristiyan toplumunun en tutucu ve radikal kanadini olusturan "Evanjelikler", Yahudilerin secilmis irk olduguna ve vaadedilmis topraklarda hakimiyet kurmalari gerektigini savunur, bu ugurda Yahudilere yardim edenlerin kurtulusa ereceklerine inanirlar. Zira onlara gore "Isa Mesih, ancak Yahudiler vaadedilmis topraklara hakim oldugunda dunyaya donecek ve insanligi kurtaracak"tir. Evanjelik oldugu bilinen Abd Baskani George W. Bush'un Israil'e kayitsiz sartsiz destek vermesi hala hafizalardaki sicakligini koruyor.
İnsanı insan kılan, ruhunu ziyadeleştiren çabası ve gayretidir. Çabasına rağmen istediği, murat ettiği şey nasibi olmayabilir insanın ama kendisi için daha güzeli yürüdüğü yola muhakkak gizlenmiştir.
İnsan denilen yaratığın zihninde yer etmiş olan; kendi renginin, inancının ve siyasetinin en doğrusu, en iyisi olduğuna ve dünyanın dört bir yanına dağılmış diğer tüm insanların kendisinden daha talihsiz konumlara sahip olduğuna inanmasını sağlayan o yaygın dar görüşlülük, Ruth'da da vardı. Eski çağlarda kadın olarak yaratılmadıkları için Yahudilerin Tanrı'larına şükretmesini sağlayan, modern dönemdeyse başka tanrıların yerine yeni bir tanrı koymak için misyonerleri dünyanın en ücra köşelerine gönderen şey, işte bu dar görüşlülüktü. Ruth'un hayatın farklı bir köşesinden gelmiş bu adama biçim verip, kendi köşesinde yaşayan adamlara benzetme arzusu da yine aynı dar görüşlülükten kaynaklanıyordu.
Sayfa 86 - Martin Eden/Türk İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Əsər Livanelidən oxuduğum ikinci əsərdir. Serenaddan sonra müəllif gözümdə keyfiyyətli yazar olaraq yadımda qalmışdı. Bu əsərdə də haqqını verdi.
Hadisələrin inkişafı, gedişatı və sonlanaması ayrıca möhtəşəmdir. Ancaq mənə maraqlı olan müəllifin əsərin qəhrəmanı ilə qurdurduğu empatiya və onun yaşayışını konkret gözümüzdə canlandırması əsərin uğurudur deyə düşünürəm.
Əsərin əsas süjet xətti Posttravmatik stress pozuntusu nəticəsində formalaşan hadisələr əsasında davam edir. Psixologiya insanı sağaltmaq, ədəbiyyat isə onu anlamaq üçündür. Düşünürəm bu əsər bunu bacarıb.