"Hayatımız, gören gözlere göre planlanmış. En temel ihtiyaçlarımızı bile gözlerimiz olmadan karşılamakta zorlanırız. Çevremizde kimsenin göremediği, ihtiyaçlarını karşılayamadığı, birbirine yardım edemediği ve hayatta kalmak için her türlü kaosun olduğu bir dünya düşünebilir miyiz? İşte bu kitap, böyle bir dünyayı gözler önüne
En içten isteklerimi oluşturan bir şeyi, yani ahlak açısından iyi bir insan olmak istediğimi ne zaman göstermeye çalışsam küçümsemelerle, alaylarla karşılaşıyordum; oysa ne zaman iğrenç tutkulara kapılsam beni övüyor, teşvik ediyorlardı. Mevki ve makam düşkünlüğü, iktidar hırsı, çıkarcılık, şehvet düşkünlüğü, kibir, öfke, intikam... Bunların hepsi saygı görüyordu. Kendimi bu tutkulara kaptırdığımda yetişkin birine benziyordum ve takdir edildiğimi hissediyordum.
İçimden bir ses bu kitabın yarısından fazlasını babasının değil de kendisinin yazdığını söylüyor. Çünkü Evie hariç kitapta kafa karıştıran hiçbir şey yok. Kadınlar uyuyor ve sonunda ne olacak? Bu iş nasıl sona erecek diye aşama aşama kitabı okuyorsunuz. Tabii ki heyecanla ve merakla okuyorsunuz ama sonu o kadar basit ki 'lan bunu mu'
Yaşam, bir çok kavramdan oluşan olgular bütünü. Yani etrafımız anladığımız veya anlamadığımız bir sürü kavramla çevrili. İçi boşaltılmış anlamından kopartılmış kavramları da düşünürsek bu “yaşam” denilen durum içinden çıkılamaz bir karmaşadır. Bu kaosu ortadan kaldırmaya yönelik bulunan tüm tanımlamalar onu daha da karmaşık hale getirdiği gibi
26.05.2024
Yargı modumu zor bela kapalı tutuyorum bugün. Hayat bir ÖNCELİKLER silsilesidir ve ben bazen belki de BENCİLce başkalarının önceliklerine tahammül edemiyorum. Beni rahatlatan tek şey bir zamanlar bazı önemsizlik'leri önemseyecek kadar aptal bir hayatım olması. Neyse.
Ya sabır diyerek incelememe başlıyorum, inşallah ona buna
Murat Uyurkulak'ın "Har" romanı, okuyucusunu fantastik ve distopik bir dünyaya davet ediyor. Yazarın kendine has üslubu ve derin hayal gücü, "Har"da bir kez daha ön plana çıkıyor.
Özet ve Temalar
"Har"ın hikayesi, kıyamet teması etrafında dönüyor. Gökyüzünde melekler, cinler, "ben"ler ve şeytan gibi
Türk okuyucu bu konulara gizli bir çekimle bağlı. Çok okuyoruz bu tarz kitapları, okuduktan sonra da aman şöyle ayıp aman böyle sapıklık diye dert yanıyoruz.
-mümkün olduğunca ne olduğunu anlatmasam da bence spoilerlı bir inceleme oldu hafiften.-
Böyle bir türe göre bence olabildiği kadar normal bir kitap. Evet, oğlunun tanıştığı kız arkadaşına
Beni Hasan İzzettin Dinamo ile tanıştıran bu değerli eseri okurken çaresizliği iliklerime kadar hissettim. Daha önceleri ister Türk edebiyatından olsun ister dünya edebiyatından pek çok savaş temalı kitap okumuşluğum var. Aynı Savaş ve Açlar'da olduğu gibi savaşın yalnızca cephelerde değil geride kalanlar arasından da yaşandığını anlatan