İnsan yaşamı sınırlıdır, varlığı akışkandır, eğilimi be­lirsizdir, tüm bedeni çürümeye yatkındır, ruhu girdap gibidir, kaderi anlaşılmaz ve ünü muallaktır.
Modern bilim, harmoniklerin(ana sese katılan sesler), insanlara sadece sağlıklı ve iyileştirici frekanslarla akort olmalarını sağlayarak yardım edebileceğini keşfetmiştir. Başka bir deyişle insan bedeni bir müzik enstrümanına benzetilebilir. O veya bu frekansla akort olan ve bu doğrultuda şekli ile kalıbını değiştiren bir rezonans kutusuna sahibiz.
Reklam
Nefes Alıyorum
Ciğerlerimi boşaltıyor, ardından yeniden havayla dolduruyorum. Nefes al. Nefes ver. Bu bana insan olarak son doğuşumda, ilk defa nefes aldığım anı hatırlatıyor. Hava, vazgeçilmesi mümkün olmayan şu ilk uyuşturucu. Akciğer peteklerim küçük baloncuklar gibi şişiyor. Gözlerimi açıyor ve gökyüzünü görüyorum. Yukarılara, bulutlara doğru uçmak isterdim ama yerçekiminin mahkumu olmayı sürdürüyorum. Ruhumun etrafındaki bedeni hissediyorum ve bu beni ağırlaştırıyor. Kemiklerimin sertliğini, tenimin hassasiyetini hissediyorum ve aklımdan korkunç bir fikir geçiyor. Titriyorum. Artık melek değilim. Yoksa "insan" mı oldum?
Sokrates Alkibiades'te tekrar ahlaksal terapi üstünde durur ve her insanı bedeni ya da beden-ruh karışımıyla değil, ruhuyla özdeşleştirir veya "insan olan ruhtur", he psukhe estin anthropos der.
“Zihnin bedeni nasıl hastalandırabildiğine inanamıyor insan”
Yaşama Arzusu
Her zaman kibirle ruh, mantik, duygu dediğimiz, acı dediğimiz şeylerin aslında ne kadar zayif, zavallı, sıkıntı veren şeyler olduğunu yine korku içinde duyumsuyorum, çünkü bütün bunların hepsi, aşırı olsa bile acı çeken, eziyet çeken bedeni bütünüyle yok edemiyor; böyle zamanlarda ölmemek veya yıldırım düşen bir ağaç gibi yere yığılmamak için, insan güm güm carpan kalbiyle o anlara tahammül gösteriyor. Yalnızca kısa bir süre, bir an için bu acı dizlerimin bağını öyle çözdü ki nefessiz, cansız ve sanki ölecekmiş gibi bir duyguyla o banka yığılıp kaldım. Ama dediğim gibi bütün acılar korkaktır, yaşama karşı duyulan aşırı arzu karşısında acı geriler; çünkü yaşama arzusu, düsüncelerimizde var olan ölüm arzusundan cok daha güçlü sekilde bedenimizin her zerresinde mevcuttur.
Reklam
İster ölüm olsun ister ayrilik İnsan unutur mu var olduğu bedeni. Dünya sözüm, can evim Bir gün ağzından uzak gülerse ağzım Tanrı gökyüzüyle boğsun beni.
Sayfa 46
İster ölüm olsun ister ayrılık İnsan unutur mu var olduğu bedeni. Dünya sözüm, can evim Bir gün ağzından uzak gülerse ağzım Tanrı gökyüzüyle boğsun beni.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.