Osman Hamdi Bey; Ressam, müze müdürü, arkeolog, Osmanlı’da ilk güzel sanatlar akademisini kuran ve müdürlüğünü yapan, çok yönlü ve dönemine göre son derece donanımlı bir
Osmanlı aydını portresi. Tabii böyle bir elmasın, çöküş sürecinde, cahil ve geri kalmış Osmanlı toplumunda nasıl parladığı ve nasıl bir rol model olduğu da kitabın en önemli yanlarından biri. Böyle cahil ve baskıcı bir toplumda, sorgulayan, özgür düşünebilen, kültürlü, donanımlı, güzelin ve gerçeğin peşinden giden bir aydın, bir entelektüel.
Arkeolojinin bu topraklarda hayat bulup gelişmesine katkıda bulunmuş belki de en önemli kişi.
Ancak öte yandan da Berlin’e bir çok tarihi eserimizi gönderen, karşılıksız veren bir “aydın” !Tabii o eserler Türkiye’de kalsaydı ne halde olurlardı, insan bunu da sorguluyor. Çok tartışmalı bir konu…
Kitapta İttihat terakki, Osmanlı döneminin toplumsal ve siyasal gelişmeleri de, Osman hamdinin yaşamına arka planda eşlik ediyor. Kitap boyunca batının ilerleyişi ve Osmanlı’nın gerileyişini‘de nedenleri ile fark edebiliyorsunuz.
Roman tadında ancak aslında tarih, sanat ve biyografi türlerinin sentezi bir kitap. Tavsiye ederim.